Seksenli yıllarda, ben çocukken babam
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, ücra bir dağ köyünde fahri imamdı. Kızıltepe ile
Mazıdağı arasındaki bu küçük köyün Kürtçe ismi yanılmıyorsam “Bıloka” idi. O
dönem PKK daha yeni yeni faaliyetlerde bulunuyor, güçlenmeye çalışıyordu. Daha
çok köylerde tutunabiliyorlardı PKK’li militanlar. Şehirlerde yoktular.
O dönem iletişim imkânları çok kısıtlı olduğu,
bu dağ köylerinde telefon ve elektrik olmadığı için PKK’liler rahat bir şekilde
gidip gelebiliyorlardı. Daha çok gece saatlerinde, küçük gruplar halinde
gözlerine kestirdikleri evlere baskın düzenleyip yiyecek, giyecek alıyorlar,
propagandalarını yapıp gidiyorlardı.
Zavallı köylüler onlardan nefret etmelerine
rağmen çaresizdiler. Korkudan kapılarını
açıp yiyecek vermek zorunda kalıyorlardı. Bir sivil eli silahlı adamlara karşı
ne yapabilir ki?
Evet, halk onlardan, PKK’li militanlardan
nefret ediyordu. Çünkü halka yabancıydılar, halkın dinine düşmandılar. Kürt
halkının inanç ve imanıyla, namus ve iffet hassasiyetiyle alay ediyorlar,
geleneklerini küçümsüyorlar, onları aşağılıyorlar, fırsatını buldukları an
halkın namusuna göz dikmekten çekinmiyorlardı.
Bizim köyün yakınlarında “Badina” diye başka
bir köy vardı. Köyün muhtarı genç biriydi o zaman. Aradan çok uzun zaman
geçtiği için o muhtarın ismini hatırlamıyorum şu an. Ama dindar biriydi.
Babamla dostlukları da vardı. Çocukluk yıllarımda babamla birlikte birkaç defa
onun evine misafir gittiğimizi hatırlıyorum.
İşte bu muhtarın evine bir gece yarısı bir
grup silahlı PKK’li baskın yapıyor. Bu
olay yaz aylarında geçiyor. Eskiden damlarda tahtlar vardı. Elektrik olmadığı
için karanlık basar basmaz insanlar dama çıkıyor, akşam yemeklerini damda
yiyorlar, gecelerini damda geçiriyorlar, sonra da tahtlar üzerinde
uyuyorlardı. Muhtar da çaresiz
misafirlerini damada kabul etmek zorunda kalıyor. Muhtarın getirdiği
yiyeceklerle zıkkımlanan bu namus düşmanları muhtarın genç ve güzel karısına
göz koyuyorlar. “ Eşin bizimle aşağı gelip su hazırlasın, banyo yapacağız,”
diyorlar ona. Muhtar kendisinin onlara yardımcı olabileceğini söylüyor. Lakin
kabul etmiyorlar, “ Sen yukarıda kal ,” diyorlar. Muhtar onların kötü niyetini
anlayınca yastığının altındaki tabancasına uzanmak istiyor. PKK’liler muhtarı
oracıkta öldürüyorlar.
Buna benzer nice olayın yaşandığını
hatırlıyorum. O yüzden halk bunları sevmiyordu. Ve eğer devletin ırkçı, halka
yönelik kötü muamelesi olmasaydı PKK çok geçmeden yok olup giderdi. Ama ne
yazık ki devlet o dönem halka karşı öyle düşmanca bir pratiğin içindeydi ki bu
uygulamalar PKK için hayat kaynağı oldu, mazlum Kürt halkını PKK gibi ateist,
ırz düşmanı bir örgütün kucağına itti.
PKK’li militanlara yiyecek verdikleri
gerekçesiyle askerler birkaç yıl arayla bizim köyün iki muhtarını döve döve
öldürdüler. Evet, yanlış duymadınız döve döve öldürdüler. Silahlı PKK’liler
gece köye baskın yapıyor, köylülerden zorla yiyecek alıyor, ertesi sabah ise
askerler gelip teröristlere yiyecek verdikleri gerekçesiyle köylülere işkence
ediyor, her tür aşağılayıcı davranışta bulunuyor, insan onurunun
kaldıramayacağı vahşetler sergiliyordu.
0 yorum