482

 

               

               

Muhammed bin Mesleme kılıcını kuşanıp dışarı çıkmaya hazırlanırken ona yardımcı olan hanımı kızgınlıkla:

                ----- Sakın eliniz boş dönmeyin! Dedi. O ırz düşmanı Yahudi’yi mutlaka öldürmelisiniz!

                Medineli Müslümanlardan olan Muhammed bin Mesleme gülümseyerek hanımına baktı. Hiç konuşmadan kapının önündeki eşiğe çıktı. Medine’yi loş bir ışığa boğan mehtabı süzdü bir müddet. Kendinden çok emindi.

                Hanımı tekrar konuştu:

                ----- Resulullah’ı mahcup etmeyin, güzel haberlerle dönün!

                Muhammed bin Mesleme yumuşak bir sesle:

                ----- Korkma! Dedi. Kâ’b’ı tatlı uykusundan öyle bir uyandıracağız ki kimsenin ruhu bile duymayacak.

                ------ O pis Yahudi şimdi uyuyor mu?

                ----- Gece yarısını çoktan geçti. Mutlaka uyuyordur.

                ----- Cezasını çekmeli o!

                ----- Kesinlikle… Öbür İslam düşmanlarına ibret olmalı. Müslümanların kutsallarına saldırmanın, İslam’ı aşağılamanın, aziz Peygambere hakaret etmenin cezasız kalmadığını herkes bilmeli.

                Muhammed bin Mesleme eşiyle vedalaşıp karanlığa daldı. Medine hurmalıklarının altında bekleyen diğer arkadaşlarıyla buluşmaya gidiyordu. Beş kişilik küçük bir müfrezeydiler. Ünlü Yahudi şair Kâ’b bin Eşref için Peygamber Aleyhisselamın çıkardığı vur emrini uygulamakla görevliydiler.

                Kâ’b bin Eşref, kılıçtan daha keskin ve zehirli dilini, sanatını, şiirini İslam düşmanlığının hizmetine sokmuştu. Müslüman kadınlar hakkında ağza alınamayacak iğrençlikte sözler sarf ediyor, Kûr’an’la, Peygamberin şahsiyetiyle alay ediyordu. Diğer suçları için Resulullah sabretmişti. Mekkeli müşrikleri Müslümanlara karşı kışkırtması, Medine’deki münafık ve Yahudileri organize etmeye çalışıp İslam aleyhindeki kampanyalara öncülük etmesi yetmiyormuş gibi şimdi de Müslümanların mukaddesleriyle alay edip çirkin laflar ediyordu. Resulullah bunu affedemezdi. Müslümanların mukaddeslerine saldırmanın cezası ölümdü ve ölüm fermanını bizzat Resulullah imzalamıştı.

                Muhammed bin Mesleme, hurmalıkların altında bekleyen arkadaşlarını yanına alıp saklana saklana Yahudi mahallesine, Kâ’b bin Eşref’in villasına doğru yola koyuldu. Kâ’b’ın oturduğu köşk bir kale görünümündeydi.

                Muhammed bin Mesleme ve arkadaşları köşkün yakınındaki ağaçların arkasında saklandılar. Yahudi şairle görüşmesi için Silkan bin Selame’yi görevlendirdiler. Beş kişilik müfrezenin içinde yer alan Silkan, Yahudi şairin eski dostlarındandı. Cahiliye döneminde yakın arkadaşlıkları olmuştu.

                Silkan, köşkün demirden dış kapısını hançerinin kabzasıyla iki üç kere çaldı. Cevap veren olmadı. Tekrar çaldı. Uzun bir bekleyişten sonra üçündü defa çaldı. Köşkün yüksek duvarlarını kaplayan üst pencerelerden biri açıldı. Uykulu ve ürkek bir ses:

                ----- Kim o! Diye bağırdı.

                Silkan, Yahudi şairin sesini hemen tanıdı. Dost bir tonla:

                ----- Benim Kâ’b! Diye karşılık verdi. Seni gece yarısı rahatsız ettiğim için özür dilerim. Yalnızım ve silahsızım, seninle görüşmek istiyorum.

                ----- Sen misin Silkan?

                ----- Evet… Sana geldiğimi kimse görmesin diye bu saati seçtim.

                Biraz sonra Silkan yukarda, köşkün misafir odasında Yahudi şairin karşısındaki sedirde oturuyor, geliş nedenini anlatıyordu:

                ----- Hiç sorma Kâ’b, Muhammed’in gelişi bizi perişan etti! Herkesle düşman olduk, zenginliğimiz, rahatımız yok oldu gitti. Yoksul düştük! Bize yardım etmek için kapına geldik. Malın mülkün çok, ailelerimizi beslemek için bize yardım et.

Yahudi şair şüpheyle baktı ona:

                ----- Sen Müslüman değil misin?

                ----- Korkudan ve çaresizlikten…

                Zeki bir İnsan olan Silkan, güzel ve ikna edici diliyle uzun uzun konuştu. Sonunda İslam’dan nefret ettiğine ve ondan yardım beklediğine dair şairi ikna etti ve sözünü şöyle bağladı:

                ----- Benim gibi düşünen bir grup insan dışarıda bekliyor ve senin yardımını istiyor.

                Yahudi şair önce gitmek istemedi. Kuşku doluydu. Muhammed bin Mesleme devreye girmek zorunda kaldı. Muhammed bin Mesleme ve Silkan bin Selame el ele verip dışarı çıkması için onu kandırmayı başardılar.

                Yahudi şair üzerine pelerinini giyip ağaçların altında saklanan müfrezenin yanına geldi. Muhammed bin Mesleme gülümseyerek onu kucakladı. Kollarını boynuna doladı. Sonra birden kılıcını çekip böğrüne sapladı. Yahudi şair can havliyle kendini Muhammed bin Mesleme’nin kollarından kurtardı. Ama kaçamadı. Tökezledi ve yere düştü. O esnada İslam’ın beş yiğit fedaisi kılıç darbeleriyle şairin necis bedenini cehenneme gönderdiler.

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *