481

 

 

Şeyh Said ve arkadaşlarının şehadet yıldönümü idrak edilecek bugünlerde. Bu topraklarda yaşayan Müslüman halkların tüm tarihsel ve inançsal birikimlerini yok sayıp Batı modernizmi adına İslam`a ve Müslümanlara, İslam kültür ve medeniyetine, İslami yaşam biçimine savaş açan laik rejime ilk ciddi itiraz ve karşı koyuş, ilk ciddi direniş hiç kuşkusuz Şeyh Said ve arkadaşları tarafından yapılmıştır.

Bu topraklarda yaşayan Müslüman halkların tüm tarihsel ve inançsal birikimlerini yok sayıp Batı modernizmi adına İslam`a ve Müslümanlara, İslam kültür ve medeniyetine, İslami yaşam biçimine savaş açan laik rejime ilk ciddi itiraz ve karşı koyuş, ilk ciddi direniş hiç kuşkusuz Şeyh Said ve arkadaşları tarafından yapılmıştır.  Laik, Kemalist rejimin kurulmasından sonra Türkiye topraklarında yaşanan İslam medeniyeti ile Batı modernizmi arasındaki hesaplaşmada İslam medeniyeti adına ortaya atılıp canını feda eden ilk topluluk Şeyh Said ve arkadaşlarıdır. 

Şeyh Said önderliğindeki kıyam hareketi İmam Hüseyn`in Peygamberi misyonunu taşıyor yani. Nasıl ki İmam Hüseyn ve Peygamberin Ehl-i Beyti, yok olma tehdidi altındaki İslam şeriatını, Peygamberin aziz dinini tekrar ihya için tereddüt etmeden canlarını feda ettiler, mübarek kanlarının ıssız Kerbela çölünde mazlumca dökülmesine rıza gösterdiler; aynı şekilde Şeyh Said ve dava arkadaşları da İslam`ın izzetini korumak için korkusuzca ölüme atıldılar. 

Bu anlamda Şeyh Said, Kürdistan`ın, hatta tüm Türkiye`nin İmam Hüseyni`dir dediğimiz zaman slogan olsun diye söylemiyoruz bunu. Bu gerçekten böyleydi. Türkiye`nin tüm Batıcıları, Kürt ve Türk laikler, Batıcılar bunu bildikleri için asla Şeyh Said`i sevmezler. Ondan nefret ederler. Laik Kürtler, halkın yanında çoğu defa Şeyh Said`i sahiplenmek zorunda kalsalar da gerçekte onu düşman olarak görürler.  

Evet, Şeyh Said buydu işte. İslami mücadelenin, İslami direnişin bir öncüsü, Müslüman Kürt halkı için bir özgürlük rehberi, yolumuzu aydınlatan bir meşale, bir ihya önderiydi. Cihat ve irfanın, silah ve tespihin bir araya gelmesiyle ne harikaların ortaya çıkacağını, nasıl destanların yazılacağını gösteren bir tarikat büyüğüydü. 

Şeyh Said`i ve kıyamını halkımıza, gençliğimize anlatmalıyız. Bu kıyamı tartışmaya açmalıyız. Sebep ve sonuçları üzerinde kafa yormalıyız. Gerçi Müslüman halk her geçen gün Şeyh Said ve kıyamını daha iyi anlıyor. Müslüman halk şimdiye kadar verilen yanlış bilgilere itibar etmiyor ve sorguluyor artık. Şeyh Said kıyamının hedefi ve büyüklüğü her geçen gün daha da aydınlığa çıkıyor. Kıyam esnasında yaşanan destansı direniş, mukaddes hedefler uğruna katlanan fedakârlıklar, rejim güçlerinin vahşi katliamları, kadın çocuk denilmeden Müslüman Kürt halkının toplu kıyımlardan geçirilmesi, yakılan köyler, şehirler, kirletilen ırzlar, ağaların ve sözde bazı Kürt büyüklerinin dünyevi menfaat için yaptıkları ihanetler hepsi gün yüzüne çıkıyor artık. Dökülen mübarek kanlar tüm karanlık yüzleri ifşa etmeye devam ediyor. 

Şeyh Said kesinlikle ümmetçiydi. Onun tek amacı İslam`ın tekrar hayata hâkim olmasıydı. Onun için en büyük namus İslam`dı. Tek derdi, tek amacı İslam`ın hayata hâkimiyetiydi. Kızı perişan bir şekilde zindanda ona şöyle seslenmişti: “Babacığım namuslarımız talan edildi, ırzlarımıza geçildi! Keşke bu kıyama kalkışmasaydın! Belki bunlar başımıza gelmeyecekti.” “ Yavrucuğum!” diye seslenmişti ciğerparesine aziz şehit. “Yavrucuğum! En büyük namus İslam`dır, Şeriat-i Muhammediye`dir! İslam namus-u ekberdir! Şeyh Said`in namusu, İslam`ın namusuna feda olsun!”

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *