482

 

Bugün İslam dünyasında iki tür yönetim var. Batı destekli, Batının yardımlarıyla ayakta duran, varlıklarını Batıya borçlu olan yönetimlerle sırtlarını bir şekilde halklarına dayamış olan yönetimlerdir bunlar.

Batı destekli yönetimlerin halk diye, halkın çıkarları diye bir dertleri yok. Halklarının ve ülkelerinin geleceği onları ilgilendirmiyor. İktidarlarını koruyabilmek için ülkelerinin, halklarının tüm zenginliklerini Batılı efendilerine peşkeş çekmekten çekinmezler. Varlıklarını Batıya borçlu olduklarını bildiklerini için Batılı efendilerinin tüm talimatlarını eksiksiz yerine getirirler. Bu talimatlar ülkeleri ve halkları için yıkım olsa bile…

İslam dünyasının göğsünde birer zehirli yılan gibi çöreklenmiş bu Batıcı yönetimlere iki ülkeyi örnek verebiliriz. Bir asra yakındır ümmetin zenginliğini önce İngiltere, sonra da Amerika’ya akıtan gerici Suud Hanedanı ve askeri darbeyle Mısır’da iktidara gelen Amerikancı Sisi cuntası…

Suud Hanedanı varlığını İngilizlere borçludur. Birinci dünya savaşının galiplerinden olan İngiltere, İslam dünyasını parçalayıp Osmanlıyı çökertmek için Arabistan toraklarında kendisiyle her türlü işbirliğine hazır olan Suud Hanedanını iktidara taşıdı. Osmanlıya karşı Suud Hanedanını destekledi. Osmanlıya bağlı olan Hicaz Eyaletinde isyan bayrağı açan Suud Hanedanı İngiltere’nin sınırsız desteğiyle kısa bir süre içerisinde devletini kurmayı başardı. Bir Batı projesi olan Vahhabiliği resmi mezhebi ilan ederek dini bir renge bürünen Suud Hanedanı o gündür bugündür Batılı efendilerini memnun etmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor.

İsrail ile aynı yerden yönetilen Suud Hanedanı, ümmeti parçalayıp emperyalistlere kolay lokma haline getirmek için tasarlanan projelerin hemen hepsinde başı çeken odaklardan biri.

Diğer bir Batıcı yönetim ise Sisi Cuntası… Amerika, İsrail ve Suud Hanedanının desteğiyle meşru yönetimi devirip halkına savaş açan Sisi Cuntası, bu ülkelerin desteğini kaybettiği anda devrileceğini biliyor. Halkına karşı sırtını bu haydut devletlere dayayan Sisi Cuntası, ülkedeki İslami hareketlere karşı alabildiğine gaddar davranıyor ve en ufak bir muhalefete müsaade etmiyor.

Meşruiyetlerini halklarından alan, halk destekli yönetimlere ise İran İslam Cumhuriyetini ve şimdiki Türkiye yönetimini örnek gösterebiliriz. İran İslam Cumhuriyeti, halkın elleriyle gerçekleşen İslam Devriminden sonra yönetime geldi. Şimdiki Türkiye yönetimi de, Batının tüm ayak oyunlarına rağmen halkın oylarıyla başa geçti. Kim ne derse desin Ak Parti iktidarı varlığını halka borçludur. Halk destekli bir iktidardır şu anki Türkiye iktidarı…

Bugün Batı destekli yönetimlerle halk destekli yönetimler arsında ciddi bir çatışma baş göstermiş durumdadır. Batı, İslam âlemini daha rahat sömürüp zenginliklerini, özellikle de kendisi için hayati önemde olan petrolünü talan etmek için Müslümanların başındaki bütün yönetimlerin kendisine bağımlı olmasını istiyor. Bağımsızlık yanlısı, halklarının çıkarlarını düşünen yönetimleri devirebilmek için en ahlaksız ve iğrenç yöntemlere başvurmaktan, kendisine bağlı uşak yönetimleri paralı asker gibi kullanmaktan çekinmiyor.

Batının bu topyekûn saldırısını püskürtmenin tek bir yolu var. Sırtlarını halklarına dayayan, bağımsızlık yanlısı İran ve Türkiye gibi yönetimler, yüce Allah’tan yardım dileyerek ve halklarından başka hiç kimseye de güvenmeyerek ümmetin kurtuluşu için bir araya gelmeliler. Şii ve Sünni tüm özgürlük yanlısı devletler, İslami hareketler ve cemaatler güçlerini Batıya ve Batı yanlısı hükümetlere karşı birleştirmeliler. Ümmetin kurtuluş ve maslahatını her tür ulusal çıkarın üstünde tutarak topyekûn bir direnişe geçmeliler.

 

Sırtlarını Batıya dayayan, varlıklarını Batıya borçlu olan uşak yönetimleri sağduyu ve vahdete çağırmak beyhude bir çabadır. Tek yol bağımsız ülkelerin vahdet ve topyekün direnişidir.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *