482

 

Bazı büyük güçler gittikleri her yere kendileriyle birlikte zulüm, karmaşa, fitne, terör ve yıkımı götürürler. Allah’ın yüce kelamı Kur’an’ın deyimiyle bunu da dünyaya iyiliği hâkim kılmak adına yaparlar. Biz ıslah edicileriz derler. Demokrasi, adalet, barış için, mazlum halklara özgürlük götürmek için gittiklerini iddia ederler.

Hâlbuki gittikleri her yerde ekin ve nesilleri imha ederler, zenginlikleri talan edip her türlü bozgunculuğu yaparlar. İşgal ettikleri ülkeleri yakıp yıkar, kadın ve erkeklerini yozlaştırır, ahlaki değerlere savaş açar, halkları her anlamda köleleştirirler.

Bir asra yakındır dünyanın başına bela olmuş, yapmadığı kötülük ve çirkinlik kalmamış olan büyük şeytan Amerika böyle güçlerden biri. Yeryüzünde Amerika’nın saldırı ve ifsat edici faaliyetlerinden canı yanmamış, acı çekmemiş bir halk yok gibi. Özellikle de Müslüman halklar ve ülkeler… Son birkaç on yıldır İslam âlemindeki acıların, fitne ve karmaşanın, işgallerin, yıkımların en büyük müsebbibi bu şeytani güçtür.

Amerika, Irak’ı ıslah edici bir güç iddiasıyla işgal etti. Mazlum Irak halkını zalim Saddam despotundan kurtaracaktı. Irak’a demokrasi, adalet ve özgürlük getirecek, Irak kalkınmış bir ülke olacaktı. Irak, Saddam ve Baas rejiminden kurtuldu. Amerika aynı argümanlarla Afganistan’ı, Libya’yı ve Somali’yi de işgal etti. Bütün buralara barış ve özgürlük getirecekti Amerika…  Ama gelin görün ki sadece yıkım, ölüm, terör ve ifsat getirdi büyük şeytan.

Şimdi de gözlerini Suriye ve Yemen’e dikmiş bu ifsat edici, şeytani güç. Buraları da işgal etmek, birer sömürge haline getirmek istiyor. Eğer Suriye ve Yemen’de başarılı olursa yönünü Türkiye, İran ve Pakistan’a çevirecek. Oraları da kurtarmak isteyecek. Bu ülkelere de barış, demokrasi ve özgürlük getirmek için ne gerekiyorsa yapacak.

Bütün bunları biliyoruz diyebilirsiniz. Ne yazık ki bilmek yetmiyor. Bildiklerimizle amel etmemiz lazım. Bu ülkede Amerika’yı kurtarıcı görme arzusunda olan nice siyasiler, bürokratlar, aydınlar ve halktan insanlar var ne yazık ki? Amerika’nın kuyruğuna yapışarak bir yerlere varacaklarını sananlar var. Amerika’yla iş tutma sevdasında olanlar var.

Ne zaman Amerika’dan vazgeçeceğiz? Amerika’nın kapısında dilenmeyi, ona yaranmak için çırpınmayı ne zaman bırakacağız? Amerika’ya bağımlılık ölümdür. Amerika’dan korkmak, hele hele onunla iş tutmak esaret ve kölelik zincirlerini katmerleştirmekten başka bir işe yaramaz.

Amerika’dan ne iyilik gördük şimdiye kadar? Ülkemizdeki kötülüklerin, fitnelerin, terörün, darbelerin, ifsat edici faaliyetlerin, ihanetlerin, yoksulluğun, sömürünün, gelişmemişliğin arkasında hep Amerika yok mu? Amerika’yı dinleyip de kâr ettiğimiz, kazandığımız bir tek şey var mı?

Madem öyle nedir bu Amerika aşkı? Özellikle hükümete yakın bazı medya organlarında pohpohlanan bu Amerika sevdası da neyin nesi oluyor. 15 Temmuz, Amerika destekli bir darbe değil miydi? Bu darbe esnasında başta Erdoğan olmak üzere tüm hükümet yetkililerinin ve halkın canına kast edilmedi mi? 15 Temmuz şehitlerine ettiğimiz bağlılık yeminleri Amerika sevdasıyla mı sonuçlanacaktı?

Vazgeçin artık bu Amerika’dan! Amerika, Erdoğan ve hükümetini devrime çabasından asla vazgeçmez. Tavizler, ürkekçe politikalar Amerika’nın cesaretini artırır sadece. Amerika, Suudi yönetiminin yaptığı gibi mutlak itaat ister. Bağımsız politikalara meyilli, ikide bir suyu bulandıran, sorgulayan müttefiklerle iş görmez büyük şeytan…

Amerika’ya itaat ise hem bu dünyada cehennemi yaşatır hem de öbür dünyada… Evet, Amerika sadece cehenneme götürür. Ülkeleri halklar için cehenneme çevirir. Bu cennet vatanın cehenneme dönüşmemsi için Amerika’yla anlamsız gönül bağına, ahmakça sevdaya bir nokta koymanın zamanı çoktan gelip geçmiştir.

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *