481

 

Bir şairdi o! Hem de güçlü bir şair… Zamanının söz ustaları, şiir dâhileri, dil bilginleri tarafından takdire şayan görülmüş; divanı günümüze kadar gelmiş şair bir kadın… Hazreti Hünsa! Adı kadar güzel, etkileyici ve coşturucu bir dile sahip…

Necd ahalisinden Hünsa hatun. Kays kabilesinin meşhur şairlerinden Amr İbn-i eş-Şerid’in kızıydı. İslam güneşi Mekke semalarında doğup bütün Arabistan’a yayılınca Hünsa hatun da onun ısısından etkilendi, ışığına hayran kaldı.

İslam güneşinin parlak ışıklarıyla şair ruhu mest olan Hünsa hatun, kabilesinden bir grup insanla Medine’nin yolunu tuttu.

Hünsa hatun, Peygamber efendimizin huzurunda İslam’la şereflendikten sonra risaleti, Yüce Allah’ı övücü şiirler söyledi. Efendimiz, Hünsa hatunun fesahat ve belgatına hayran kaldı, ona hayır dualarda bulundu.

Hünsa hatunun yüce bir görevi vardı artık. Şiiriyle, sanatıyla, coşkulu diliyle İslam davasına hizmet etmek... Onun kılıcı şiiri ve diliydi. Şiiriyle küfür ehline karşı savaşacaktı Hunsa hatun! Bundan sonra hayatının hedefi buydu.

Hayatın hedefi! Bir Müslüman için, Müslüman bir sanatçı için hayatın hedefi ne olabilir? Bütün bir yaşamı Allah’a ve O’nun rızasına vakfetmek… Başka ne olabilir ki?

Hünsa hatun uzun yıllar İslam davasının yılmaz savunucusu oldu. Bıkmadan, usanmadan dinin diriltici, kurtarıcı değerlerini, öğretilerini toplum arasında yaymaya çalıştı.

Ve Kadisiye savaşı… Yaşlı bir ana olarak karşımıza çıkıyor Hünsa hatun. Oğullarını etrafına toplamış, yarınki çetin savaşa hazırlanıyor. Gece çökmüş İran toprakları üzerine. İslam askerleri küçük gruplar halinde çoban ateşlerinin etrafında dua ve ibadetle meşgul. Gece karanlığında karşılarında ürkütücü, dev bir kütle gibi ovaya yayılmış İran ordusunu tevekkül dolu bakışlarla izliyorlar. Sayılarının azlığı, silahlarının yetersizliği onları korkutmuyor…

Hünsa hatunun sesi gece karanlığında yankılanıyor. İman ve cesaret dolu bir sesle…

-Oğullarım! diyor, Hünsa ana. Oğullarım! Siz tertemiz, iffetli bir annenin ve babanın çocuklarısınız. Sevgiyle yoğrulmuş, ruhları yücelten bir evde doğup büyüdünüz. Ve bilerek, isteyerek, gönlünüzün arzusuyla Müslüman oldunuz, hicret ettiniz.

Oğulları Hünsa anayı can kulağıyla dinliyorlar. Gözlerinden cesaret kıvılcımları saçılıyor. Üzerlerinde korkunun, ürkekliğin zerresi yok.

Hünsa hatun devam ediyor:

-Yavrularım! Müslümanlığınızın gereğini yapacağınız gün gelip çattı işte. Bugün Cihad ve şehadet günüdür. Şehid olma günüdür. Siz Allah’ın emriyle Allah’ın rızası için kâfirlerle çarpışacaksınız. Kazanacağınız büyük mükâfatı size söylememe gerek yok. Sonsuz hayat sizi bekliyor! Ebedi hayat karşısında dünya hayatının lafı mı olur…  Savaştan kaçmayın oğullarım! Savaş alevi her tarafı sardığı zaman yiğitçe atılın meydana. Keskin kılıçlarınızla küffara korku salın. Allah’ın rızası ve cennetin arzusundan başka hiçbir şey meşgul etmesin kalplerinizi.

Sabah namazından sonra savaşa hazır ol komutu alıyor İslam ordusu. Güneşin ilk ışıklarıyla Tevhid askerleri hücum ediyor dev İran ordusunun üzerine. En önde Hünsa hatunun çocukları… Yiğitçe, kahramanca, dalıyorlar düşman ordusunun içine. Ölüme meydan okuyorlar.

Oğullarının şehadet haberi ona ulaşınca şükür secdesine kapanıyor Hünsa hatun. Adlarını tarihe, İslam’ın ve insanlığın tarihine cesaret, yiğitlik ve yararlılık destanlarıyla yazdıran oğulların anası olduğu için hamdu senalar ediyor Allah’a…

 

Müslüman hanımlar! Adlarını altın harflerle insanlık tarihine yazdıracak olan, iman ve adalet uğruna savaşacak, İslam ümmetinin izzetini ayakta tutacak salih, muvahhid, mücahid, şehid oğullara sahip olmak sizin de rüyalarınızı süslüyor mu acaba? Yürekleriniz Hünsa ananın yüreği gibi atıyor mu? Şehid, mahkûm ve muhacir oğullara, kocalara, kardeşlere, babalara sahip olduğunuz zaman Hünsa ananın yaptığını yapıyor musunuz? Onun gibi secdelere kapanıp Rabbinize hamd ediyor musunuz? 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *