481

           

Bedir Ovası…Rahmanın ayetlerinin, mucizelerinin tecelli ettiği mekan. Allah’ın gaybi yardımlarıyla, meleklerden ordularıyla mü’min kullarının imdadına yetiştiği, onların kalplerine sekinet indirdiği, iman ve ihlaslarını artırdığı cephe. Bedir Ovası… Tevhit ile şirk ordularının hesaplaşma meydanı.

Bedir Savaşından sonra… Kureyş şirk ordusu zillet içinde Mekke’ye dönüyor. Tevhit erleri tarafından liderleri öldürülmüş, kibir ve gururlarından eser kalmamış, kadınların feryatları arasında, utançtan eriyerek yürüyorlar.

Mekke’nin reisi Ebu Süfyan , yolunu kesen Ebu Leheb’ten kaçmaya çalışıyor. Elleri kuruyası Ebu Leheb…Ebu Leheb, ağzından salyalar akıtarak öfkeyle bağırıyor:

----- Yazıklar olsun size ey Harb’in oğlu! Muhammed’in adamlarına nasıl yenildiniz? Siz tepeden tırnağa silahlı bin kişiydiniz. Muhammed’in askerleriyse üç yüz kişi ve sadece hafif silahları, kılıçları vardı.

Ebu Süfyan gözlerini boşluğa dikiyor.

----- Vallahi! Diyor. Vallahi Muhammed’in askerleri bizi yenmedi! Biz Muhammedilere saldırdığımız zaman karşımıza beyaz elbiseli, beyaz sarıklı , korkunç atlara binmiş, gözlerinden ateş saçılan adamlar dikiliyordu. Rüzgar gibi üzerimize geliyorlardı bu heybetli adamlar. O kadar heybetli ve ürkütücüydüler ki, hiç insanlara benzemiyorlardı.Yüzlercesi vardı bu adamlardan. Bizi yenen bu insanüstü adamlar…

Bedir’den bir sahne daha…Ebu Davud el-Mazini anlatıyor:

‘’ Ben müşriklerden birini vurmak için takip ediyordum. Daha kılıcım ona ulaşmadan başı kesilip yere düştü. Hayret içinde adama bakakaldım. Onun benden başkası tarafından öldürüldüğü kesindi.’’

Meşhur muhaddis, Peygamberimizin amcaoğlu İbni Abbas rivayet ediyor.

Medineli İslam askerlerinden biri. Ensari bir Müslüman. Mekkeli müşriklerden birinin peşinden koşuyor. Yalın kılıç onu yakalamaya çalışıyor. Aniden başının üzerinden bir kamçı şakırtısı işitiliyor. Gür bir ses gökyüzünü titreterek:’’ Haydi, ileri!’’ diye bağırıyor. Ve önündeki müşrik sırtüstü yere düşüyor. Ensari Müslüman müşrikin başucuna geliyor. Adamın yüzü şiddetli bir kamçı darbesi yemiş gibi yarılmış, parçalanmış, mosmor olmuş. Burnu ise kırılmış, yamyassı bir halde. Medineli asker şaşkın, hayretler içinde. Hemen Resulullah’ın huzuruna koşuyor. Heyecandan sesi titrek tirek…

----- Ya Resulullah! Diye haykırıyor.

Resulullah:

----- Sakin ol, diyor. Söyle bakalım ne oldu?

Medineli sahabi başından geçenleri anlatıyor Allah’ın Resulüne.

Peygamber Aleyhisselam başıyla tasdik ediyor yarenini:

----- O sesini işittiğin üçüncü kat semadan yardıma gelen meleklerdendir!

Bedir aslanları dönüş yolunda. İslam askerlerinin ellerinde esirler. Bu esirlerden biri de Peygamber Aleyhisselamın amcası Abbas. Abbas bin Abdulmuttalib… Hazreti Abbas, Peygamberin emriyle imanını gizliyor. Müslümanlığını aşikâr etmemiş daha. Onu Ensari bir Müslüman esir almış. Hazreti Abbas’ı elleri bağlı Resulullah’ın huzuruna getiriyor. Abbas, Peygamber Aleyhisselamı görünce şöyle diyor:

----- Vallahi bu adam beni esir almadı! Kel bir adam beni esir aldı. Yüzü ay parçası gibi parlıyordu. Dünyada  onun gibi güzel yüzlü birini daha önce görmedim. Alaca renkli bir at üstünde duruyordu.O adam şu an aranızda yok. Göremiyorum onu.

Ensari Müslüman Abbas bin Abdulmuttalib’in sözlerine itiraz ediyor. Abbas’ı kendisinin esir aldığında ısrar ediyor.

Peygamber Aleyhisselam onu susturuyor.

----- Sus!diyor. Sus… Allah’u Teâla seni kerim bir melekle desteklemiş!

Bedir Savaşından sonra Müslüman olan ashaptan biri anlatıyor:

‘’ Biz üç arkadaştık. Yollarda haydutluk yapıyorduk. Bedir Kuyularına yakın kabilelerden birinin mensubuyduk. Mekkelilerle Müslümanlar karşı karşıya gelince biz üç arkadaş yüksek bir tepenin arkasına gizlendik. Savaş bitince ölülerin eşyalarını yağmalayacaktık. Savaşın en kızgın olduğu bir sıradaydı. Birden korkunç bir gök gürültüsü  işittik. Semayı karanlık bulutlar kapladı. Ve uçan atlara binmiş, beyaz elbiseli, heybetli süvarilerin şimşek hızıyla yeryüzüne aktıklarını gördük. Süvarilerin gözlerinden gözleri kör eden bir ışık çıkıyordu. O kadar ürkütücü ve heybetliydiler ki korkudan iki arkadaşımın ödü patladı. Oracıkta düşüp öldüler. Ben de bayıldım. Daha sonra Allah bana hidayet nasip etti. Müslümanlardan oldum. Bedir günü başımdan geçenleri anlattığım zaman bana, onların melek olduklarını ve yüce yaratıcı tarafından mü’minlere yardım için gönderildiklerini söylediler…’’

Evet, Rahman olan Allah, Bedir günü kendisine sığınan, kendisinden yardım isteyen muhlis kullarını bin melekle destekledi. Kur’an şöyle diyor Enfal suresinde:

‘’ Ben size peşi sıra bin melekle yardım ederim… Şüphesiz ben sizinle beraberim; iman edenleri destekleyin. Ben inkâr edenlerin kalplerine korku salacağım!’’

Eğer mü’minler Rablerine dayanırlarsa, O’na güvenirlerse; kendi çokluklarına, güçlerine değil de Rahman olan Rablerinin gücüne bel bağlarlarsa ve her şartta, her durumda davalarına sadık kalırlarsa, dinlerinin yardımına koşarlarsa; onlar için her gün birer Bedir günü olur, melekler saf saf onların imdadına koşar. Bu Allah’ın vaadidir. Allah’tan daha iyi kim vaadine sadık kalır?..

 

 

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *