Darbe anayasasından herkes kurtulmak istiyor. Hemen
her kesim, bu yasakçı anayasanın ülkemize ve milletimize yakışmadığından dem
vurarak; yeni, özgürlükçü ve dahi sivil bir anayasanın hemen hazırlanması
gerektiğini ifade etmektedirler. Hemen her partinin seçim vaatleri arasında en
tumturaklı ifadelerle kendisine yer verdiği bu ‘yeni anayasa’ için henüz bir
çalışma yapılmış değil.
Ancak her kesim, kendi ideolojik yaklaşımı
çerçevesinde bir anayasa istemekte ve kendi ‘kırmızı çizgilerini’ anayasanın
olmazsa olmazı şeklinde bir sınır çizmektedir. İstekler, vazgeçilmezler ve
kırmızı çizgiler bir araya getirildiğinde; etrafı kocaman ‘kırmızı çizgilerle’
çevrelenmiş ‘zavallı bir anayasa taslağı’ bile ortaya çıkamamaktadır.
Hele özgürlükçü, sivil ve yeni bir anayasa
tabirlerinin havada uçuştuğu böyle bir düzlemde; darbe anayasasının bile
gerisinde kalmış bir zihniyetle ve kırmızı çizgilerle muhasara altına alınacak
olan bir anayasanın ülkemizin ve milletimizin ihtiyacını karşılamayacağı gibi
hassasiyet ve özlemlerine de yer vermeyeceği açıktır. Böyle kırmızı çizgilerle
sınırlandırılmış ve ideolojik yaklaşımlarla alanı daraltılmış bir anayasa
özgürlükçü olmayacağı gibi sivil bir anayasa da olmayacaktır.
Birileri bir yerlerden aldığı emirlerle ve gasp ettiği
yetkilerle ülkemize bir deli gömleği giydirmiş, kırk yıldır bırakın gömleği
üzerimizden çıkarıp atmayı, bu deli gömleğin rengini bile değiştirmeyi teklif
dahi edemiyoruz. İşte bu sığ anlayışlarla ve iğdiş edilmiş beyinlerle politika
üretmeye çalışan siyasetçilerimizin kapasitesi de ancak yeni anayasanın
çevresine daha kalın kırmızı çizgiler çizmek olmaktadır.
‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ veya devletin bekası
ve güçlü olması vatandaşının huzur ve barış içinde, müreffeh ve güven duygusu
içerisinde olmasıyla mümkündür. Devletlerin gelişmesi ve sürekli güçlü kalması,
vatandaşının çalışkanlığı, memnuniyeti ve sadakatiyle mümkün olabilir. Bu da
ancak, güven ve istikrar içerisinde; çalışmak, üretmek ve huzur içinde
yaşamakla mümkündür. Hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerinin en üst
seviyede önemsendiği zeminlerde çalışmak, üretmek ve huzur içinde hayata devam
etmek; millette değer vermenin ve devleti daha güçlü kılmanın en önemli
basamağı olacaktır.
Müslüman halkın inancının, özlem ve hassasiyetlerinin
içerisinde yer aldığı bir anayasa; özgürlükçü ve sivil bir anayasa olarak
nitelendirilebilir. Laikliğin, ırkçılığın, putperestliğin ve batının kokuşmuş
değerlerinin kutsandığı bir anayasa hazırlama düşüncesi; ülkemize uygun bir
anayasa olmayacağı gibi özgürlükçü ve sivil bir anayasa da asla olamayacaktır.
Hele ideolojik sapkınlıkların ve marjinal azgın azınlıkların çirkef ve
saçmalıklarının anayasa da yer alması tartışmaları bile anayasa hazırlamaya başlama
sürecinin bile ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu göstermektedir.
Madem herkes özgürlük, adalet, eşitlik ve refah
istiyor, o halde bu kırmızı çizgiler de ne oluyor? Kırmızı çizgilerinizi,
teklif dahi edilmezlerinizi ve diğer bütün ideolojik saçmalıklarınızı bir
kenara bırakın; müslüman halkın hassasiyetlerini önceleyen ve hukukun
üstünlüğünün tek kıstas olduğu bir anayasa hemen hazırlanmalıdır.