15 Temmuz darbe girişiminden sonra, karar hükmünde
kararnameler, güvenlik soruşturmaları ve mülakatlar sebebiyle mağdur olan
birçok vatandaşımız var.
Son dönemlerde, mağdur olan vatandaşlar seslerini yetkililere
duyurma çabasındalar.
İstekleri, mağduriyetlerin giderilmesi, haksızlıkların sona
ermesi ve böylece adaletin yerini bulması.
Öncelikle şunu ifade edelim: Adalet için herkesin ve
herkesimin bir çaba ve gayret içerisinde olması gerekmektedir.
Adaletin yerini bulmasının mağdurlar tarafından istenmesi çok
doğal ve yerinde bir istektir.
Bu isteğin karşılık bulması için neden şuana kadar ciddi bir
adım atılmamıştır?
Hatırlarsınız; FETÖ ile mücadele edilirken Sayın Erdoğan’ın dile
getirdiği bir söylem vardı: “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet.”
Evet, bu çok doğruydu. FETÖ’nün tavanı yani yönetici kısmı
ihanet içindeydi. Bunlar darbeye karışan, darbeyi sevk ve idare eden kesimdi. Bunlarla
sonuna kadar mücadele yapılması gerekirdi.
FETÖ’ye, menfaati için bağlı olan “ticaret” kısmı da vardı.
Bunlar da zaten her dönem gücün ve iktidarın yanında bulunan menfaatçi bir
kesimdi.
Bir de en alt kısım vardı. FETÖ’yü o dönemlerde İslami bir
cemaat bildikleri için yanlarında bulunan bir kesim. Bu kesim FETÖ’nün
istismarına maruz kalan bir kesimdir.
Şimdi soruyorum: Bu üç kesimden en fazla hangileri mağdur
oldu?
“İhanet” denilen kesim, yaşanılacakları öngördüğü için
evvelden tedbirler alıp yurt dışına kaçtı. Şimdi çoğu yurt dışında.
“Ticaret” denilen kesim, bir yolunu bulup tanıdıkları
vesilesiyle haklarında işlem yapılmış olmasına rağmen serbest bırakıldı. Şuanda
serbestler.
Peki, ibadet denilen tabana ne oldu?
En fazla mağduriyet yaşayanlar, KHK’larla ihraç edilenler ve
şuanda cezaevinde bulunanların geneli kimler?
Çoğunluğu ibadet tabakasından kişilerdir.
Bu ciddi bir sıkıntı oluşturmakta ve aynı zamanda
adaletsizliği ortaya çıkarmaktadır.
Bu adaletsizliğin bir son bulması ve yeni mağduriyetlere
engel olunması için artık bir adım atmanın zamanı gelmemiş midir?
Değerlendirme yapılırken örgüt için faaliyet yürütmüş
olanları ile dini duygularla aralarında bulunmuş ibadet tabakasını birbirinden
ayırmak o kadar zor mudur?
Bu ayırımın yapılmasının çok zor olmaması gerektiğini
düşünüyorum.
Bunun için adaletin merkeze alınması gerekir. Adaletin
merkeze alındığı bir sistemde zulüm ve haksızlık sona erer.
O halde, bugün yeni mağduriyetlerin yaşanmaması ve mevcut
mağduriyetlerin giderilmesi için sistemin adalet merkezli olması gerekmektedir.
Adalet herkese lazımdır ve hiçbir şeye feda edilemeyecek
kadar kutsaldır. Zira adaletli davranmayı ve bir hüküm verilirken adil olmayı Cenabı
Allah emretmektedir.
Gelin hep birlikte Allah’ın emrini yerine getirelim.
‘Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin’
ilahi buyruğunu şiar edinelim.
Haksızlık, hukuksuzluk, zulüm ve mağduriyetleri adalet
merkezli sistemimizde sona erdirelim.
Vallahi bu bizim dünya ve ahiretimiz için daha faydalı
olacaktır.
Henüz geç değildir, hala adımlar atılabilir.