Bursa'nın Osmangazi ilçesinde bulunan Mithatpaşa Ortaokulu
Müdürü, hem toplumun inancına, hem velilerin isteklerine hem de pedagojik
olarak da gayet yerinde olan bir karar vermesine rağmen, ülkemin azgın
azınlığın çıkarmış olduğu gürültü yüzünden görevinden alınmış. Neyse ki
velilerin ve duyarlı STK'ların tepkileri sayesinde tekrar görevine iade edildi.
19. yüzyıla kadar dünyada tek cinsiyet eğitim modeli hakim
iken, sanayi devriminden sonra batıda yaşanan reform hareketleri ile eğitim
alanında da yeniliklere gidildi. Laik eğitimin hakim olmasından dolayı
toplumsal değerler gözetilmeden olaylara gerek ekonomik gerek de ideolojik
bakılmasıyla karma eğitime geçilmeye çalışıldı. 20. yüzyılda ise karma eğitim
modeline geçmeye daha da hız verildi. Ülkemizde ise Osmanlının dağılma dönemi
ile başlayan ve Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte karma eğitim, yeni bir şekil
aldı. Dönemin şairleri ve yazarları, karma eğitim ile çağdaş bir medeniyete
gidileceği üzerine kalem oynattılar. Her ne kadar gençlerin ahlakını bozacağı
endişesiyle karşı çıkanlar olmuşsa da istenen etkiyi oluşturamadılar. Ülkemizde
1973'te MEB'in temel kanununda madde
olarak yerini almış karma eğitim. Özellikle 28 Şubat ve sonrası karma eğitim,
rejim meselesi haline getirildi.
1960'lı yıllardan sonra dünyada karma eğitimin eşitliği
sağlanacağı havası estirildi. Resmi okullarda bu uygulamaya geçildi. Batıda
kilise ve özel okullar ise bundan muaf tutuldu. Yani Batıda kız okulları her
zaman oldu. Bizde ise her yerde karma eğitime geçilmeye çalışıldı. Hiç sorgulanmadan
hiçbir yerde tartışılmadan ve veliler istemediği halde karma eğitime geçildi.
Karma eğitim, ülkemizde eğitimciler tarafından bilimsel ve
Pedagojik olarak araştırılarak uygulanmış bir sistem değildir. İdeolojik
sistemin tepeden inme baskıcı anlayışından dolayı Müslüman halka zorla
giydirilmiş. Artısı eksisi düşünülmeden biz babadan/batıdan böyle gördük
arabesk tarzı ayık olmayan kafayla verilmiş kararlardır. Örnek aldıkları Batı,
verdiği karardan dönünce bizim kraldan çok kralcı yerli Batıcılar, yanlışlarını
tabu haline getirdikleri için yanlışlarından dönmek yerine yanlışlarını rejim
meselesi haline getiriyor.
Karma eğitimi savunanların zihin dünyasına baktığımızda daha
çok halkın kültürüne ve değerlerine zıt olan kesimlerdir. Bu da bu kesimlerin
gençleri eğitmekten çok eğitim üzerinden toplumu raydan çıkarma amacı
güttükleri ortaya çıkıyor.
Batı, eldeki verileri incelerken baktılar ki, tek
cinsiyetli üniversitelerinden mezun olan
kadınlar, karma eğitim alan kızlardan; iş hayatında ve bilimsel çalışmalarda
daha başarılıdırlar. Batı, bu sefer 1980'lerde karma eğitimi sorgulamaya
başladı. 1990'larda ise tekrar ayrı eğitime ağırlık verdiler. Çünkü beklenen
verim alınamamıştı. Batının istediği kadın erkek eşitliği sağlanamadı.
Eşitlikte başarısızlık elde edildi. Çünkü; toplumu yönetenler arasında çok az
sayıda kadınlar vardı. Aynı işi yapan kadın ve erkek arsında ücret farkı vardı.
Ayrıca okullardaki cinsel tacizi önleyemedi. Kadınlar reklam aracı olmaktan
kurtulamadı.
Kadınları her alanda görmek isteyen zihniyete baktığımızda
mesele, kadını tepede görmeye gelince maalesef kadın görülmüyor. Evinde eşitlik
adı altında kadına yöneticilik rolü verenler, toplumda ise kadına yardımcı
eleman gözüyle bakıyorlar. Evinde yardımcı olunca ikinci sınıf, ama dışarda yardımcı
eleman olunca özgür. İdeolojilerinde kadın, daima yardımcı eleman olarak
görülüyor. Örneğin 100 yıllık bir parti olan CHP'nin başına hiçbir zaman kadın
geçmemiştir. 50 yıllık örgüt olan PKK’nin veya HDP’nin başına tek başına bir
kadın geçmemiştir veya geçememiştir. Son dönemlerde eş başkanlık adı altında
kadını yardımcı yapmak istedilerse de amaç ve niyetleri kadına değer vermek
değil. Kadını, amaçlarına kurban etmek için basamak yapmaktır. 1789'da kurulan
ABD’nin başına gelen 46 başkan içinde bayan yok....