2025 yılı belki İslam ümmetinin kaderini belirleyecek, İslam Dünyasının tarihini değiştirecek bir yıl olacak gibi görünüyor. Gerçi Aksa Tufanı’ndan bu yana zaten ümmet olarak, İslam dünyası olarak tarihi anlar yaşıyoruz. Bu bir buçuk yıllık süreçte çok şey değişti. Ama asıl büyük değişim önümüzdeki dönemde olacak. Hiç hayal edemeyeceğimiz olaylar, süreçler yaşanabilir. Her şey daha yeni başlıyor.
Kuşkusuz Aksa Tufanı sürecinde İslam Ümmeti olarak büyük yaralar aldık, büyük darbeler yedik, büyük üzüntüler yaşadık. Özellikle Direniş çok büyük darbelerle sarsıldı, çok acı hadiseler yaşadı. Siyonist rejimi bir tür ileri karakol olarak kullanan Amerika ve Batı dünyası tüm gücüyle Direnişe saldırdı. Batı dünyasının topyekûn saldırısı karşısında ne yazık ki Direniş yalnız kaldı. Batının askeri, istihbari, ekonomik saldırı furyasını tek başına göğüslemek zorunda kaldı. İslam Dünyasında hüküm süren rejimler bu ölüm kalım savaşında ya Siyonistlerin safında yer aldılar ya da çekimser kaldılar.
Bu savaş sürecinde Gazze halkı 50 binden fazla şehit verdi, 100 binden fazla insan yaralandı, Gazze yerle bir edildi. Batı Şeria’da büyük katliamlar yaşandı. 16’sı üst düzey yönetici olmak üzere HAMAS ve El Kassam mücahitlerinden çok sayıda Müslüman şehit oldu. İslami Cihat çok sayıda şehit verdi. Hizbullah’ın lider kadrosunun çoğu şehit oldu. Lübnan halkı da binlerce şehit verdi. Yemen ve Ensarullah Hareketi çok sayıda hava saldırısına maruz kaldı. Suriye’nin yaklaşık yüzde 20’si Siyonist rejimin işgali altına girdi.
Ama Siyonist rejim de çok büyük darbeler aldı. Amerika’nın ve tüm Batı Dünyasının sınırsız desteğine rağmen Siyonist rejim direniş güçlerini yenemedi, geri püskürtemedi, hiçbir hedefine ulaşamadı. HAMAS, Hizbullah, Ensarullah, İslami Cihat ve diğer direniş güçleri dimdik ayakta kaldı. Siyonist rejim zelil bir şekilde HAMAS ile de Hizbullah ile de ateşkes yapmak zorunda kaldı. Siyonist rejimin şehirleri belki de tarihinde ilk defa direnişin binlerce füzesi ile vuruldu. Binlerce Siyonist asker, subay cehenneme gönderildi. Siyonist rejim aldığı ölümcül yaralarla yok olma korkusu yaşıyor şu an…
Bundan sonrası çok önemli… Bu süreç İslam Ümmeti için bir fırsatlar dönemi yaratabileceği gibi büyük yenilgileri de beraberinde getirebilir. ABD Başkanı Donald Trump, her fırsatta Gazze’nin Filistinlilerden arındırılmasını talep ediyor. Batı Şeria’nın ilhakı için Siyonistlerle yardımlaşıyor. Proje, Filistinlilerden arındırılmış bir Filistin… Bu proje gerçekleştirildiği an büyük israilin önü açılmış olacak.
Gazze’nin, Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın özgürleşmesini arzulayan Müslümanlar teyakkuzda olmalı ve sahte zaferlerle oyalanmayı bırakarak tüm güç ve enerjileriyle Kudüs ve Gazze’nin kurtuluş mücadelesine yoğunlaşmalı.
Özellikle önümüzdeki günler, aylar İslam Ümmeti için kader belirleyen günler, aylar olabilir… 2025 yılı Gazze’nin özgürleştiği yıl olmalı. Gazze’nin özgürleşmesi için ümmet tüm gücünü harcamalı, direniş güçleriyle her türlü yardımlaşmayı yapmalı. Gazze özgürleşirse, özgürleşme sırası Batı Şeria’ya gelecek, işgal altındaki Suriye topraklarına gelecek...
Ama Gazze özgürleşmezse ne yazık ki büyük israilin belki de temelleri atılmış olacak… Gazze’den sonra Batı Şeria tamamıyla ilhak edilecek, sonra sıra Suriye’nin işgal edilmemiş topraklarına gelecek ve sırasıyla Siyonistlerin Arz-ı Mevut toprakları içinde gördükleri diğer İslam beldeleri işgale uğrayacak…