Bu memlekette birileri, heykellerin kerametini ve rant
kaynağı olma özelliğini keşfetmiş. Öyle görünüyor ki, bu kaynağa öyle bir
hortum bağlamışlar ki, bu milletin kaynaklarını talan ediyorlar. Biz her heykel
gördüğümüzde bu ucube nesneleri, heykel terörünü, malum parti ve zihniyetin
vizyonsuzluğu ile ilişkilendiririz. Bazen de bu kadar düşüncesizlik olur mu,
deriz. Aslında her ne kadar zihniyetten kaynaklanan bir heykel sevdası var ise
de bizce işin aslı başkadır. Nasıl ki bazı belediyeler, aynı kaldırımları kendi
dönemleri içerisinde defalarca söküp takıyorlarsa ve özelikle sök-tak işlemini
seçim dönemlerinde yoğunlaştırıyorlarsa; işte heykeller de aynı saik ile
yapılmaktadır. Yani mesele; sadece kökünü cahiliyeden alan yozlaşmış, gerici;
tarihteki helvadan putlar yapıp acıkınca bunu yiyen akıl ve izandan nasibini
almamışların çağdaş versiyonu olmaya talip olma meselesi değildir.
Heykeller, sözde sanat eseri olarak kabul edildiğinden
dolayı, bunun takdiri değeri afakidir ve burada geniş bir muhayyerlik alanı
vardır. Bu yüzden yapılan ucube nesneler için fahiş fiyat takdiri
yapılmaktadır. Yani yontma taş çağına olan özlem; sadece kaba bir cahillik
değil, milletin kanun gücü ile toplanan paralarının birilerine peşkeş çekilmesi
vasıtasıdır. Bu itibarla, bu memlekete hiçbir faydası olmayan bu heykel
rezaletine ve soytarılığına son verilmelidir. Heykel terörü ve heykel terörünün
ranta dönüştürülmesine bir son verilmelidir. Geriye dönük olarak bu fuzuli
işlere yapılan harcamalar mercek altına alınmalı ve soruşturulmalıdır.
Sorumlular hakkında gereken yapılmalıdır. Aksi takdirde kanun gücü ile toplanan
vergilerin bu şekilde çarçur edilmesi karşısında bir şey yapmayan yetkililer
büyük bir vebal altındadır.
Geçenlerde bir heykel resmi gördüm. Sözde adamın biri bir
eşeği sırtlamış. Yoruma açık, artık aklınıza ne gelirse? Eşek mi adamın sırtına
çıkmış, adam mı eşeği sırtlamış, belli değil… Acaba ne anlatmak istemişler,
işte orası muamma… Zaten fazla da önemli değil… Burada önemli olan; bu sözde
sanat eseri altında yapılan ucubenin bedeli olarak ne kadar para takdir edildiği…
Sadece eşeği sırtlayan adam mı? Çekirdek çitleyen eşek mi
dersiniz, yarı çıplak ya da tam çıplak heykeller mi? Defi hacette bulunan çocuk
ve yetişkin heykelleri vs.
Şimdi diyeceksiniz bu eşek sevdası nereden geliyor? Siz onu
eşeklik sendromunun eseri zannedin; ama aslında işin hakikati; eşek postu
kuşanmış talancı zihniyetin, milletin malına dadanmasıdır.
Siz bütçeden haber verin. Heykel saçma mı olmuş veya büst,
aslına benzememiş mi? Ne kıymeti var? Yenisini yaparız… Siz paradan haber verin
yeter ki… Bu rant için onlarda daha ne orijinal saçma fikirler var…
Siz yeter ki onlara paranın ucunu gösterin; mezardan
babalarını, dedelerini çıkarıp eşek semeri vururlar, yedi düveli gezdirirler ve
bunun adına da sanat derler.
Bu işin ayarı artık iyice kaçtı. Malum zihniyete yakın
belediyeler, heykelciliği belediyenin en asli görevi haline getirdiler. Heykel
yapma gibi son derece faydalı(!) bir hizmet ile meşgul oldukları için, altyapı,
üstyapı gibi konulara zaman ayıramıyorlar.
Bir belediye başkanının videosu vardı. Ne olduğu belirsiz
bir nesne için ne kadar ter döktüklerini ve iki yıl bunun için çaba sarf
ettiklerini söylüyor. Toplanan paraların da bu işler için olduğunu utanmadan
sıkılmadan söylemekte herhangi bir beis görmüyor. Büyük bir heyecan ile bu işin
önemini anlatıyordu. Önce şaka zannettim; ama meğer şaka değilmiş. Sizce ne
olduğu belirsiz nesnenin sanat tarafı mı bu yetkiliyi heyecanlandırdı, yoksa bu
ucube nesne vasıtasıyla akladığı paralar mı?
Siz ne dersiniz?
Son sözümüzü söyleyelim:
Heykelcilik; sanat eseri değil, sanat adı altında milli
serveti yağmalama sanatıdır.