Gazze'ye iki aydan fazladır havadan bomba yağdıran uçaklar
petrol ile uçuyor.
Gazze'ye denizden füze fırlatan gemiler petrol ile
çalışıyor.
Gazze'yi karadan vuran tanklar ve diğer silahlı araçlar
petrol ile çalışıyor.
Bu saydıklarımıza petrol yetiştiren araçlar petrol ile
çalışıyor.
Petrolün kullanıldığı diğer araçları da siz ekleyiniz.
Askeri – sivil her türlü aracı soykırım için kullananlar ve
orada savaşan askerler de yiyecek – içecekle yaşıyor.
Dinimize göre, bir insanı haksız yere öldürmek, bütün
insanları öldürmüş olmak kadar büyük bir suçtur, günahtır ve haramdır. Bu
durumda böyle bir haramı önlemek de her Müslümana farzdır, farz-ı ayn oluyor!
Şartları tutan her Müslüman, bu farzları uygulamakla
yükümlüdür. Gazze bağlamında bu farzın ifası da ancak ve ancak bu
soykırımcılara karşı topyekûn girişilecek eylemlerle mümkündür. Ki bu
eylemlerden biri de şüphesiz ki boykottur!
Evet, boykot! Boykotun diğer bir adı da ambargodur, ama biz
boykottan devam edelim.
Boykot, düşmanı vazgeçirmek, ona boyun eğdirmek, onu teslim
almak ve hala direndiği takdirde, yavaş yavaş acılar içinde ölünceye kadar
gerçekleştirilen çok yönlü bir eylemdir.
Peki, niçin boykot? Çünkü boykot aynı zamanda bir tecrittir
ve düşmanın bütün hayat damarlarını kesmeye ve onu acılar içinde ölmeye kadar
götürebilir.
Boykot, evet, ateşli bir silah değil ve hemen öldürmez, ama
silahtan daha etkilidir. Aradaki fark, hemen öldürmemesi ve bunun yerine evvela
düşmanı boyun eğdirmeye ve teslim olmaya zorlaması, kabul etmediği takdirde acı
çektirerek öldürmesi veya göç ettirmesidir.
Boykot, günümüzün bir eylemi değil. Tarihte de bu yönteme
başvurulmuştur. Ki bu boykotlardan biri de, Mekke Müşriklerinin Müslümanlara
karşı gerçekleştirdiğidir.
Herkes tarafından emin-güvenilir olarak bilinen ve bu
sıfatla özdeşleşen Hz. Muhammed(S.A.V), Allah tarafından Peygamber seçilip,
kendisine tevhidi tebliğ etmesiyle birlikte sultalarını ve çıkarlarını
tehlikede görenler birden bire Hz. Muhammed (S.A.V)'e yalancı, büyücü ve
sihirbaz gibi sıfatlarla saldırmaya başladılar. İslam'a girenlerin sayısı
arttıkça, müşriklerin öfkesi ve kini de arttı. Öyle ki, ellerinden gelse,
bakışlarıyla yıkmak istiyorlardı. Ancak bunların da hiçbiri Müslümanları
inançlarından alıkoymaya yetmeyince, boykot - ambargo yoluna başvurdular.
İşte Mekke Müşriklerinin Haşim ve Muttaliboğullarını
boykot amacıyla üzerinde uzlaşıp Kâbe'nin duvarına astıkları maddeler:
- Onlara kız
verilmeyecek ve ailelerinden kız alınmayacak.
- Onlara hiç bir
şey satılmayacak ve onlardan hiçbir şey alınmayacak.
- Onlarla hiçbir
sosyal ilişkiye girilmeyecek yani onlarla konuşulmayacak.
- Onların evlerine
girilmeyecek, hastaları ziyaret edilmeyecek ve taziyelerinde bulunulmayacak.
- Çarşı ve pazarlar
kendilerine kapatılacak.
Dikkat ederseniz, akraba olmalarını ve aynı ırktan
olmalarını inançlarının önüne geçirmiyorlar ve istisnasız herkesi
cezalandırıyorlar.
Bugüne gelirsek...
Başta da dediğimiz gibi, her Müslümanın kendi gücü oranında
israil'in soykırımına karşı koyması farz-ı ayndır. Her Müslüman birey ve
kendisini Müslüman olarak tanımlayan her ülke gücü oranında bu görevini ifa
etmekle yükümlüdür.
Biz bireyler onların hiçbir ürününü almamalı ve
satmamalıyız. Onlarla alışveriş yapmamalıyız. Hakeza İslam ülkeleri de ambargo
uygulamalıdır. Onların ürünlerine ödediğimiz her kuruşun Gazze'ye ve diğer
yerlere sıkılan bir kurşun olduğunu bile bile gücü oranında boykot yapmayan her
birey ve her devlet vebal altındadır.
Selam olsun küresel şer ittifakına karşı direnen Gazze'ye, veyl olsun ilişkileriyle, alışverişleriyle ve ihracatları ile soykırımcı israil'in yanında olanlara!