17 günlük tam kapanma ile birlikte içki satışının da yasaklanması üzerine, zil zurna cahil olan kesim hep birlikte emziği elinden alınmış bebek gibi medyada feryadı kopardı. Sanki ülke düşman işgaline uğramış elden gidiyor tarzı bir feryat. Ülkenin içinde bulunduğu bu zor şartlarda içkiyi en büyük sorun ve çözülmesi gereken ilk mesele olarak gündemde tutmaları ayrı bir garabet.

Kısıtlamalar ile esnaflar zor zamanlar geçiriyor. Nisan ayı boyunca yağmur yağmadı. Çiftçi endişeli ve ürünümüz yandı gitti, diyerek kara kara düşünürken, sol grupların gündemi ise içki meselesi oldu.

Söyledikleri sözler ile cehaletlerine cehalet katarak İslam hakkında ahkâm kesme cüreti gösteriyorlar. Bu kadar yanlış ve gülünç duruma düşürecek beyanlarda bulunmalarına karşın yüzleri kızarmayan bu güruhun iflah olacağı gözükmüyor. 

İsmi lazım olmayan bir partinin genel başkan yardımcısının söylediği sözler ise cehaletin bu kadarı! dedirtti. Bu yasağın yaşam tarzına müdahale olduğunu söyleyip bu yasak için, Allah’ın yasakladığı alkol için: "Bu yasağı getirenleri Allah'a havale ediyorum" diye konuştu. Bu sözleri, aklımıza Ebu Cehil ‘in Bedir savaşı öncesi yaptığı duayı getirdi. 

Ebu Cehil Bedir Savaşı öncesinde Kabe'de şöyle dua ederdi:

"Yüce Allah'ım bu mal mülk düşmanlarıyla aramızda; hangimiz daha çok günahkar, hangimiz akrabaya yardımı esirger ise ona karşı fetih ver." 

diye dua eder, Kâbe’nin içinde; Kâbe’nin örtüsüne sarılır, yüz sürer, Allah’a dua eder, Bedir Savaşına öyle çıkardı. 

Bedir Savaşında ise Ebu Cehil şöyle dua etmişti;

“Allah’ım! Bizimle akrabalık ilişkisini keseni, bize bilmediğimiz şeyleri getireni ve adamlarını helak et. Bugün burada haklı olanı galip kıl, haksız olanı perişan et.” (Hz. Muhammed’in Hayatı ve İslam Daveti, Celaleddin Vatandaş, sf: 653)

Peki, onları Rasulullah’ın(sav) karşısına çıkaran şey neydi? Bilgeliğin babasını, cehaletin babası yapan neydi?

Onlar Allah’ın hükmünü kabul etmiyorlardı. Onlar adeta “Allah yerleri, gökleri yaratsın, yağmur yağdırsın; fakat nasıl yaşayacağıma, nasıl ibadet edeceğime, neyin haram ve helal olduğuna, nasıl giyineceğime ve bunun gibi kişisel ve toplumsal meselelerimize karışmasın diyorlardı. Onlara biz karar veririz, diyorlardı.

Şeytan, müşriklerin yaptıkları kötülükleri güzel gösteriyordu. Şimdikilere de şeytan, içkilerini güzel göstermiş ki ülke gündemine almışlar.

 

Aynı mahallenin dinden habersiz bir diğer yazarı ise yaptığı konuşma ile adeta pes dedirtti. Bu kadar açık bir hüküm nasıl göz göre göre inkar edilir açıkçası ancak zil zurna sarhoş birinin diyebileceği sözler. 

İçki yasağı ile ilgili bir TV’de konuşan bir Gazete Duvar yazarı akla ziyan açıklamalarda bulundu. 4 merhalede açık açık yasak olan içki için, "İçki öteden beri haram derler. Kur'an'da haram olarak geçmez. Herkes, her şeye haram demeye çok meraklı. Bugün Diyanet de aynı şeyi yapıyor" ifadelerini kullandı. Okuma yazma bilen herkesin Kur'an'da içkinin haram olduğunu bilmesine rağmen bunların açık açık inkar etmesi yahudi zihniyetine büründüğünü gösterir. 

Aynı kanalın eski genel yayın yönetmeni o kadar İslami bilgisi var ki ve o kadar halkı düşünüyorlar ki Ramazan ayını bile ertelemeyi düşünüyordu. 

Malum olduğu üzere içki, bütün kötülüklerin anasıdır. Savunulacak ve arkasında durulacak hiçbir tarafı yoktur. 

Bunlara, onların mahallesinden sol bir sanatçının bir nakaratı ile cevap vermek gayet güzel cevap olur, diye düşünüyorum. Şöyle diyordu şarkısında:

Nerden baksan tutarsızlık

Nerden baksan tutarsızlık

Nerden baksan ahmakça... 

Allah'ım, bizleri ne dediğini bilenlerden eyle. Bizleri bilmediğimiz konularda edebiyle oturanlara kıl. Bizleri cahil olduğumuz konularda yüzsüzce konuşanlardan eyleme. Aklımıza mukayet ol ya Rabbi...