Bugünlerde, “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının
Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” adıyla bir yasa tasarısı
meclisten geçirilmek istenmektedir. 28 sayfa ve 43 maddeden oluşan yasa
teklifi, henüz meclis genel kuruluna gelmiş değildir, ancak önümüzdeki hafta
meclise gelmesi beklenmektedir.
Yasa teklifinin bazı maddelerinde ciddi sıkıntılar mevcuttur.
Özellikle 15’inci madde, derneklerin yardım ve genel faaliyetleriyle ilgilidir.
Derneklerin işlevsizleştirilmesinin hedeflendiği maddeyle, denetim ve
yaptırımları daha da artıran düzenlemelerin yasalaştırılması istenmektedir.
Bu maddeler, sivil topluma basit gerekçelerle müdahale edilmesine
ve çok ciddi hukuksuzlukların yaşanmasına neden olacaktır. Kanun teklifi
meclise getirildikten sonra oylamaya sunulur ve kabul edilirse, hukuksuzluk
yasalaşmış olacak, yürürlüğe girdiği takdirde de onarılması güç tahribatlara
yol açacaktır.
Mali Eylem Görev Gücü (FATF) isimli uluslararası örgütün
tavsiyeleri doğrultusunda hazırlanmış olan kanun teklifi, küresel haydut ABD
başta olmak üzere 5’li çete diye tabir edilen ülkelerin güdümünde olan BMGK’nın
amaçlarına hizmet etmektedir. Batı’dan ithal edilen ve Avrupa menşeli örgütler
aracılığıyla topluma dayatılan sözleşme ve kanun teklifleri kesinlikle
toplumumuzun menfaatine ve faydasına değildir.
Batı’nın uygulanmasını istediği kanun teklifleri, inanç
değerlerine bağlı toplumun yapısına tamamen terstir. İstanbul Sözleşmesi adlı
ucube sözleşmenin toplumda bilhassa aile kurumunda hangi tahribatlara sebebiyet
verdiği ortadayken, şimdi de yine Batı’nın marifetiyle yeni teklifler sunularak
olası ciddi sıkıntıların oluşması planlanmaktadır.
Kanun teklifinde STK’lara yönelik hukuksuzluklara yol açacak
maddelerle birlikte, ayrıca hukukçuların haklarının kısıtlanması, finansman
şirket ve kuruluşların kapatılması gibi hususlar da yer almaktadır. Dolaysıyla,
kanun teklifi yasalaştığı takdirde toplumda çok ciddi kırılmalar yaşanacak ve
belki de telafisi kısa ve orta vadede mümkün olamayacak mağduriyetlere
sebebiyet verecektir.
Bu nedenle, kanun teklifinin meclise sunulmaması ya da
sıkıntılı maddelerden arındırılması için muhalefet partileri başta olmak üzere
bir bütün olarak tüm STK’lar seslerini yükselterek bu hukuksuzluğun önüne
geçmeli, BM’nin 5’li çetesine sivil topluma müdahale yetkisi tanıyan bu kanun
teklifinin kabul edilemez olduğunu yüksek sesle dile getirmelidirler.
Hiçbir erk, sivil toplumun sesinin kısamaz, faaliyetlerini
engelleyemez! Sivil toplumun sesini kısmak, çalışma alanlarını daraltmak,
etkinliklerini azaltmak, basit gerekçelerle yöneticilerine müdahaleyi
kolaylaştırmak ülkeye ve millete hiçbir fayda sağlamayacaktır. Sivil Toplum
Kuruluşları, milletin vicdanıdır, toplumun sesidir. Bu hür sesi kısmak ve
vicdanları yaralamak isteyenler, kanun teklifi kamuflajıyla hukuksuzluğu
yasalaştırmayı amaçlamaktadırlar.
Oysa toplum hukuksuzluğun tamamen ortadan kaldırılmasını
arzulamaktaydı. Çünkü son dönemlerde birçok alanda olduğu gibi hukukta da
reform yapılacağı konuşulmaktaydı. Reformların yapılacağı, normalleşmenin
gerçekleşeceği, temel hak ve özgürlükler konusunda yasak ve kısıtlamaların
kaldırılacağı toplumun beklentileri arasındaydı. Tüm bunlar beklenirken, tam
aksi durumların gerçekleşmesi ve hukuksuzluğun yasalaştırılmak istenmesi asla
kabul edilemez.
Buna karşı çıkmak, hukukun üstünlüğünü isteyen, toplumda
haksızlık ve mağduriyetlerin son bulmasını arzulayan vicdan sahibi herkesin görevidir.
Bu hassasiyetle, meclise sunulması planlanan kanun teklifindeki hukuksuzluklara
karşı çıkılmalı ve sivil toplumu etkisizleştirme ve işlevsizleştirme operasyonlarının
hiçbir şekilde kabul edilmeyeceği yüksek sesle dile getirilmelidir.