Kanayan bir yaradır Gazze. İşgalci katillerin uzun yıllardır hemen her gün saldırdığı, her saldırıdan sonra onlarca masumun şehit olduğu bir şehirdir Gazze. Evlerin, binaların, okul ve hastanelerin yerle bir olduğu, yakılıp yıkıldığı bir belde olmasına rağmen içindekilerin orayı bırakıp terk etmediği onurlu insanların yurdudur Gazze.

Gazze sadece bir şehir değildir, Gazze sadece bir memleket değildir. Gazze onurdur, şereftir, direniştir, kahramanlık destanlarının kanla yazıldığı bir yerdir Gazze. Bugün Gazze tüm dünyaya iman ve cihat aşkı aşılamıştır. Duyarlı her Müslümanın Gazze’yle, Gazze’de ortaya konan kahramanlık mücadeleleriyle imanı daha da artmış, cihat isteği çoğalmıştır.

Gazze insanlık ailesi için bir emsal, bir örnek olmuştur. İnsanlık var olduğu müddetçe unutulmayacak, her daim akıllarda kalacaktır. Nasıl unutulsun ki Gazze. Tarihte emsalleri çok az olan kahramanları nasıl unutulsun ki Gazze’nin. Gazze’de bütün imkânsızlıklara, şer güçlerin desteğini arkasına alan gasıp bir çetenin en vahşi saldırılarına karşı bir an bile gözlerini kırpmadan, bir adım bile geri adım atmadan onurlu bir mukavemet ortaya koyan mücahitler nasıl unutulsun ki.

Peki, o mücahitleri yetiştiren, o mücahitleri zinde tutan komutanlar, liderler nasıl unutulsun! Ya o mücahitlerin, o kahramanların anneleri, babaları, eşleri, çocukları, bacı ve kardeşleri nasıl unutulsun! Unutulmazlar, onlar silinmez harflerle tarihe yazıldılar. Çok sıkıntılar çektiler, büyük bedeller ödediler, en yakınlarını kaybettiler, evleri başlarına yıkıldı, okulları harabeye döndü. Başlarını koyabilecekleri bir çadırı bile onlara çok gördüler acımasız zalimler. Hayatlarının her satırı kanla yazıldı bu verdikleri bedellerin. Kanla ödenen bedeller unutulur mu hiç! Unutulmaz elbet.

Şehit olmadan yetmiş iki saat evvel hiçbir şey yemediği ortaya çıkan Yahya Sinvar’lar hiç unutulur mu? Siyasi liderler olmalarına rağmen Gazze’den çıkmayıp mücahitleriyle birlikte çelik yelekleriyle cihat meydanlarında bir o yana bir bu yana giderek mücadele eden kahramanlar unutulur mu? Kanının son damlasına kadar onlarca işgalciyle tek başına savaşan ve ömrünün son anında bile teslim olmayıp elindeki sopayı işgal çetenin dronuna fırlatan emsalsiz liderler unutulur mu?

Üç oğlu ve dört torununun bir hava saldırısında şehit edilmesinden sonra “Oğullularımın kanı, halkımızın kanından daha aziz değil” diyen ve ilerleyen günlerde ailesinden yaklaşık altmış yakınını şehit veren İsmail Heniyye gibi aziz liderler unutulur mu hiç? Ya Şeyh Ahmed Yasin, Abdulaziz Rantisi, Salih Aruri, Mervan İsa. Peki, sözleriyle işgalcilere korku salan ve her konuşmasından sonra mümin gönüllere ferahlık veren can kardeşimiz Ebu Ubeyde. Ya ailemizden biri gibi olan Ebu Hamza!

Ya otuz yılı aşkın bir süre işgalcilere karşı tarihte benzerine az rastlanan bir stratejiyle mücadele eden ve varlığıyla her daim siyonistleri korkutan ve sarsan Kassam Tugayları Genelkurmay Başkanı, büyük şehit Muhammed Daif ağabey! İsmi anıldığında bile tüylerin diken diken olduğu sıra dışı bir kariyerin sahibi Deif. Küçüğünden büyüğüne, siyasi liderinden sokaktaki halkına her Gazzelinin “Hepimiz Muhammed Daif’in askerleriyiz” diyerek bağlılığını ortaya koyduğu bu büyük adam unutulur mu hiç?

Vallahi unutulmazlar bu azizler. Tüm dünya da onların unutulmayacağını biliyor. Bütün vicdanlı yürekler onlara gıpta ile bakıyor. Onlar mücadeleleriyle yeryüzündekileri kendilerine hayran bıraktılar; gökyüzündekileri de Allah-u Âlem. Allah onlardan ebeden razı olsun, kanlarıyla bedel ödemiş azizlerin şehadetini kabul etsin, hayatta kalan kardeşlerine de zaferler nasip etsin. Âcizane biz; yaptıklarına şahidiz, onlardan razıyız ve onlara minnettarız. Allah da razı ve hoşnut olsun onlardan inşallah.