Bu, ikinci Ramazan Bayramıdır, Gazze’deki soykırımın gölgesinde ve dahi zillet içinde geçirdiğimiz…
Bu zelil halimizin bir özeti olan başlık da, üniversite yıllarından dostum Ahmet Azer’e aittir. Geçen gün paylaştığım bir görselin altına, ümmetin bütün gerçekliğini özetleyen bu cümleyi yazmıştı…
Görselde ne mi vardı?
Norveçli bir hanımefendi, soykırımcı israili telin ettikleri bir eylemde, “500 günden fazladır Filistin için ağlıyoruz” dedikten sonra şu sözü haykırıyordu: “ İnsanlığın düşmanları bizi asla yenemeyecekler!”
Dikkat ederseniz, 7 Ekim’den beridir üç şey değişmeden devam ediyor ve bir de değişen bir şey var…
Değişmeden devam eden üç şeyin birincisi: Gazzelilerin bütün insanlığa okul olan soylu direnişi ve duruşu… İkincisi: Bütün imkânlarıyla israilin yanında olduklarını ilan edenlerin bu desteklerini arttırarak sürdürmeleri… Ve üçüncüsü: Birkaçı dışındaki İslam Ülkelerinin israil ile olan diplomasilerini, ticaretlerini ve ihracatlarını sürdürmeleri…
Değişen şey ise, din, milliyet, devlet ve kıta ayrımı yapmaksızın her yerde vicdani seslerin yükselmesi ve biz Müslümanlar liderlerimizle birlikte ezici çoğunluk olarak onurlu bir duruş sergileyememenin zilletini yaşarken, İslam inancından olmamalarına rağmen milyonların bu insanlık suçuna karşı ayağa kalkıyor ve haykırıyor olmaları…
Örneğin, İslam ülkelerinin üniversiteleri, hocalarından öğrencilerine kadar sessizlikleriyle soykırımın yanında yer alırken, Amerika’dan Avrupa’ya binlerce öğrenci ve hocaları onca tehditlere aldırmadan yeri göğü inletiyorlar.
Benzer bir çelişkiyi dünyadaki Millet Meclislerinde de görüyoruz. İtalya’dan İspanya’ya ve diğer ülkelere kadar birçok parlamentodaki onurlu insanlar soykırımı lanetler ve israil ile olan bazı ilişkilerini keserken, İslam Ülkelerinin parlamentolarındaki ibreler israilden yanadır.
Örneğin, İtalya’nın Meclisinden Başbakan Meloni, "Filistin'e yardım gemilerimizi tekrar yola çıkarıyoruz. Eğer gemilerimizin üzerinden kuş uçsa israilden biliriz. Yardım etmekten vazgeçmeyeceğiz!" derken, Türkiye’nin Meclisi, Yahudi vatandaşlarından on binlercesinin bir tatile çıkar gibi defalarca gidip Gazze’deki soykırıma katılmalarına izin verebiliyor.
Yetmiyor, Hükümet yetkililerinden Özlem Zengin, soykırımcı israile yapageldikleri ihracatı savunmanın da ötesinde, Türkiye’nin varil başına kaç dolar aldığını büyük bir sevinç içinde anlatıyor ve hızını alamayarak, Ceyhan Boru Hattı ile gurur duyduklarını söylüyor. Bütün bunlarla birlikte hükümet adına utanç verici olan diğer bir konu da, hükümetin soykırımcı israile yapmakta olduğu ihracatı protesto eden bazı gençleri hala tutukluyor olmasıdır.
Evet, yeni bir bayramdayız. Ama her yerimiz kan…
Ve zilleti kanıksamış gibi bir halimiz var. Kanlı koltuğuna oturur oturmaz Trump’un Gazze için neler söylediklerini duyduk. israile ihtiyaç duyduğu ne varsa vereceğini, Gazze’yi bir an önce temizlemesini sağlayacağını söylüyor. Öte yandan Bakanı, alnına haç işareti çizerek basın toplantısı yapıyor. Ve eğer güçleri yeterse, Gazzelileri hallettikten sonra Gazze’yi sefa sürecekleri bir yer yapacaklar. Fakat bütün bunlara karşılık İslam İşbirliği Teşkilatı’nın anlı şanlı liderleri olarak toplanıp, israili şiddetle kınamalarıdır. Tabii, israile zerre kadar maddi bir zararı olmayan kınamalar. Çünkü kınıyorlarken bile, ihracatlarını sürdürüyorlar.
Biz bireyler de eğer hala israil ile ilişkilerini sürdürmekte ısrar eden liderlerimizin narına yanmak istemiyorsak, sadece sözlerimizle değil, meşru eylemlerimizle de bunu göstermeliyiz. Adları ve sanları ne olursa olsun, gerek ticari ilişkileriyle ve gerekse ihracatlarıyla israilin yanında olanları işledikleri bu insanlık suçu nedeniyle uyarmalı ve suçlarına ortak olmamalıyız.
Her ne pahasına olursa olsun, mazlumun yanında ve zalimlerin karşısında olanların bayramı kutlu olsun.
“Herkes ağlıyor, Müslümanlar hariç!”
BEKİR TANK
Yorumlar