Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da
Efendimiz Muhammed’e olsun.
Bazen düşünüyor musunuz nasıl karmaşık
bir dünyada yaşıyoruz. İşlerimiz, sorumluluklarımız o kadar çok ki. Özellikle
çalışan erkek ve hanımlar, özel çocuğu olanlar, çalışmasa da ailesi kalabalık
olanlar için.
Hemen her gece uyumaya yakın aklımıza
yapmamız gerekip de yapmadığımız şeyler geliyor. Zaman yoktu ki yapsaydık.
Haklıyız da aslında. Bu donanım bu kadar kalabalığı kaldırmıyor. E, hayatımızı
‘.rar’ uzantısıyla yaşayamayacağımıza göre?
Yapmamız gerekip de yapamadıklarımız
arasında namaz var mı mesela? Yoksa aklımıza dahi gelmiyor mu? Biliyorum bu
yazıyı okuyanların büyük çoğunluğu beş vakit namaz kılıyor ancak bizim başka
insanlara da söyleyecek sözümüz olmalı değil mi?
Dükkânına gelen müşteriye el pençe divan
duran esnaf abimizin namazı ne durumda? Cemaat yatsıdan çıkmış evine gidip
yatacak, adam sesleniyor: “Yatsı okundu mu?” Ne içler acısı bir durum!
Sen ey esnaf abim, işçi/memur kardeşim,
doktorum, hemşirem, bakkalım, öğretmenim, seyyar satıcım, temizlik görevlim!
Her şeye ve herkese yetişirken kendine geç kalma! Namaz da kendin için
yapabileceğin en güzel şeydir.
Herkesin hizmetini görüp birilerine
faydan dokunurken kendini ihmal etme. Dünyaya başkalarına hizmetçilik,
çalıştığın kuruma kölelik yapmaya gelmedin. Bu kendi işin de olsa böyle…
“İşleri yoluna koyayım, biraz durumumu
toparlayayım.” derken Allah muhafaza bir de bakmışsın en sevdiklerin seni
toparlayıp kabre yerleştirmiş gözyaşları içinde… Bir de inançlı bir ailen
varsa, “Namazsız gitti.” üzüntüsüyle baş başa bırakırsın onları. Bunu ister
misin gerçekten?
Sen namaza başlamak için emekli olmayı
beklerken Allah korusun erken emeklilik gelir senin elinde avucunda bir şey
bırakmadan… Erken emeklilik, çünkü her ölüm erkendir bizim gözümüzde…
“Dünya bir gündür, o da bugündür.” diyen
doğru söylemiş ama daha doğrusu “Dünya bir andır.” Bakınız Kur’an’ı hatmeden
Endonezyalı Teslime hoca hanım tam duasını ederken nasıl vefat etti.
Ölünce bitiyor iş, dönüşü yok, pişmanlığı
yok, özrü yok, telafisi yok. Kabirde ilk sorgu namazdan ama sen onu en sona
bırakıyorsun, hatta ömrün sonuna.
Ölüm rabıtası iyidir, ölüm anını, Azrail
(as) geldiğinde ne yapacağını sık sık düşünürse insan, namaz ona zor gelmez.
Yok, ama vur patlasın çal oynasın bir hayatsa yaşadığı –ki şu ekonomik
şartlarda kimse çok rahat bir hayat yaşamıyor- namazsızlık illeti onun içine
düştüğü en büyük beladır. Hem de kendi eliyle yapmıştır.
Rabbim namaz bilinci taşıyanlardan, namazı
yaşayanlardan, namazı sevdirenlerden ve namazla dinlenenlerden eylesin
cümlemizi. Âmîn.