Trump’ın bütün diplomatik nezaketi bir kenara bırakıp Zelenskiy’i kameralar önünde azarlaması bir şok etkisi yarattı. Dünyadaki haber kanallarının bir numaralı gündemi oldu.

Allah bilir Zelenskiy; “Ne işim vardı bu başkanlıkta, komedyen olarak kalsaydım daha iyi olurdu” demiştir. Ya da Pentagondakiler, başkanlarının kendilerini tüm dünyaya rezil ettiğini düşünmüşlerdir.

Neyse benim derdim bu ikili değil. Demem o ki; tüm dünyada olduğu gibi bizde de gündemi belirleyen medyanın objektiflerinin bu olay nedeniyle esas gündemi gölgede bırakmalarıdır.

Öcalan’ın; “Silah bırakma ve PKK’nın tasfiyesi” meselesi de bu hengâmede gölgede kaldı. Türkiye’nin en can yakıcı sorunu ortadayken biz bu ikilinin tartışmasını izledik.

 Okurlarım hatırlayacaklardır ki; ben sık sık yazılarımda PKK’nın şiddet yanlısı bir örgüt olduğunu, kandan beslendiğini, bugüne kadar aşabildiği engelleri şiddet ile aştığını, aşamadıklarını ise karşı tarafın şiddeti ile aşamadığını, bu kavrama Öcalan’ın “Devrimci zor” dediğini ve böylece meşrulaştırdığını yazıp çizmiştim.

 Zaten vaka budur. PKK bugün silahların bırakılmasından bahsediyorsa karşı tarafın bileğini bükemediği içindir. Yani yukarıda PKK aşamadığı engelleri karşı tarafın şiddetinin dozundan dolayı aşamamaktadır dedik ya! Meselenin özü budur.

 Eskiden Türkiye sınırları içeresinde PKK’nın eylemleri olurken bu olaylar hemen hemen sıfırlandı. Belki PKK, Suriye’deki kazanımlarını tehlikeye atmak istemiyordu. Oysa Türkiye, Irak veya Suriye’de PKK ve PYD’yi hedef almaya başladı. Yani yurt içindeki operasyonlar yurt dışına kaydırıldı. Üstelik nokta operasyonlarla üst düzey kadrolar, meşhur tabir ile etkisiz hale getiriliyordu.

 Bu hale gelen örgüt, diğerinin devamı için kendini feda ediyor diyelim. PKK son kullanma tarihini doldurdu. PYD, emperyalist devletlerin de desteği ile Suriye’de devletleşme aşamasına getirildi. PKK’nın varlığı, Türkiye’nin PYD’ye müdahalesi için bir zemin hazırlıyor. Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinin bahanesini ortadan kaldırmak gerekiyor. PKK belki bunu yapmak istiyor.

 Fakat eskiden beri PKK veya siyasi uzantılarının içerisinde şu görüşü dile getiren bir kesim vardır: PKK var olan müesses nizama muhalif olacağına yanında yer alsa günümüzden daha fazla kazanım elde edecektir. PKK kendini muhaliflere yem yapıyor, marijinal Türk solunu oylarıyla meclise taşıyor ama bunun karşılığında hiçbir şey elde etmiyor.

 Yani şunu demek istiyorlar: PKK, CHP’nin yanında yer almaktansa AK Parti’nin yanında konuşlansa daha fazla kazanım elde eder. Türk soluna hamallık etmekten kurtulur. Operasyonlarla etkisiz hale gelen kadroları güvende olur. CHP’nin siyasi emellerine alet olmaz.

Öcalan, PKK’nın üzerinde kurulu olduğu ideolojik düşüncenin de iflas ettiğini beyan ediyor. Aslında bu durum PKK’nın eylemlere başladığından kısa bir süre sonra gerçekleşmişti. Bu nedenle PKK sosyalizmi bir kenara atmıştı. Ama itirafı günümüze nasipmiş.

Bu hengâmede kalan Kürtlere ne olacak derseniz, her iki taraf için de bu konu talidir.