Terörsüz, çatışmasız Türkiye olsun. Geçmişi eşip deşmenin bir anlamı yok. Eğer çatışmasız bir ortam sağlanacaksa, elbette ki katkı sağlamak lazım.
Terörsüz Türkiye’den kasıt; köylerin yakılmaması, asit kuyularının kapatılması, helikopterlerden vatandaşların aşağıya atılmaması, Cizre’nin Yeşilyurt Muhtarına dışkı yedirilmemesi; insanımızın öldürülmemesi, köy yollarına mayın döşenmemesi; kadın-kız, genç-yaşlı ve çoluk-çocukların kör şiddete kurban gitmemesi ise buna kim ne diyebilir ki?
Fakat bunca güzel sözlerin bir de aması var.
DEM ile CHP’nin ortak yönleri var. Aynı yerlerden beslendikleri için komplo-kumpas ve kara propagandalarla, kişi veya yapıları şeytanlaştırma gibi hususlarda pek mahirler.
DEM’in atası PKK’nın eskiden beri kullandığı bir yöntem var: Kendileri dışındaki tüm Kürdî veya İslamî yapıları, kara propagandalarla yıpratmak ve halk nazarında itibarsızlaştırılan bu kişi ve kurumları suikastlarla ortadan kaldırmak.
Hadi diyelim ki İslami yapılar ile ideolojik uyuşmazlıkları vardı. Tarikat şeyhlerini, cami imamlarını, medrese hocalarını bir mıntıka temizliği şeklinde katledip, Kürtlere reva gördükleri seküler hayat için gereken zemini sağladılar.
Peki ama kendileri gibi komünist, sosyalist, seküler Kürt lider veya yapılarını neden ortadan kaldırdılar?
Örneğin Ferit Uzun’u neden öldürdüler? Biliyorum; “Onu Bucak aşireti vurdu” diyecekler. Ama zaman o eski zaman değil. Artık her şey ortaya çıkıyor. Zekeriya Yapıcıoğlu’nun zaman zaman söylediği gibi; “Hakikatlerin bir gün ortaya çıkma gibi bir huyu var.”
PKK, Bucak aşiretini suçlayadursun da KAWA’cılar da şunu söyleyeceklerdir: “Ferit Uzun liderlik vasıflarına sahip olup, halk tarafından takdir gören birisiydi. PKK veya PKK’nın arkasındaki derin akıl, onu katlederek bir taşla birkaç kuş vurmak istedi. Böylece Kürtlerin etrafında toplandığı birini yok edeceklerdi. Ayrıca katil bu işten puan kazanmalıydı. PKK hem Ferit Uzun’u vurdu hem de “Bucak aşireti onu vurdu, kanını yerde bırakmayacağız” diyerek olayları çarpıtmak ve Ferit Uzun’un sevenlerini ve özellikle de Siverek’te güçlü olan Uzun ailesini kazanmak istedi.”
Bu arada Ferit Uzun’un meşhur Kürt yazar Mehmet Uzun’un kuzeni olduğunu da belirtelim.
Anlattığım aysbergden bir numuneydi. Daha binlercesi var. Birkaç örnekle devam edelim.
Devrimci Halk Kültür Derneği (DHKD) isimli derneğin Ağrı Doğubeyazıt İlçe Şube Başkanı Mustafa Çamlıbel’i kim öldürdü?
Ya da Şivancı olarak tanınan DDKD’liler; Mustafa Tangüner ve Eyüp Kemal Adsız’ı Danimarka’da kim infaz etti?
KUK örgütünün Ceylanpınar sendika adayı Mehmet Akagündüz’ü suikastla kim öldürdü? Sendikada sekreteri Murat Yalçın’ı evinden alarak, cesedini yol kenarına kim attı? Kızıltepe’de Abdulkadir Umur ve Selim Aslan adında iki KUK milisini kim vurdu?
Komünist, sosyalist, seküler ama Kürdî olan o yapılar hani neredeler? Onlara ne oldu? PKK’nın tek tek öldürdüğü Kürt lider ve ortadan kaldırdığı Kürdî yapılar hususunda, barıştan bahsedildiği şu dönemde üç beş kelam etmesi gerekmiyor mu?
Tekrar edelim. Hadi PKK’nın İslami yapılar ile kan uyuşmazlığı vardı. Peki ya aynı kendileri gibi komünist, sosyalist, seküler olan bu örgütleri kim veya kimler adına tasfiye etti?
Ama diyerek soru sormayalım mı yani?