Siyonist işgal rejimi son dakika sözünden caymazsa bu satırlarımı okurken Gazze’de ateşkes başlamış olacak.

Sonuç ne olursa olsun bu Gazze’nin, direnişin bir zaferidir. Sadece Siyonist rejim değil başta ABD olmak üzere onu destekleyen bütün güçlerin hezimetidir.

İslami Direniş, ilk günden itibaren ‘Bizim şartlar kabul edilmeden tek bir esirinizi dahi kurtaramayacaksınız…’ sözünü tekrarladı.

Ve Siyonist rejim, silah, zorbalıkla istediklerinin hiçbirini alamadı. Direnişin çizgisine geldi.

İslami Direniş, Aksa Tufanı’nın nedenlerini şöyle açıklamıştı…

Gazze’deki ablukanın dayanılmaz bir hale gelmesi

Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınlar, zamansal ve mekânsal bölünme projesinin yürümesi…

Siyonist zindanlardaki Filistinli mahkûmlara yönelik işkence ve insani olmayan muamele…

Baskın ve gözaltılarda bayan Filistinlilere yönelik Siyonist askerlerin kabul edilemez muamelesi

Filistin davasının dünya ve İslam âleminin gündeminden düşmesi ve kendi kaderine terk edilmesi…

İslam ülkeleriyle işgal rejimi arasındaki normalleşme adımlarının devam etmesi…

Varılan bütün bilgi ve istihbarat çalışmalarında yakın bir zamanda İsami Direnişin liderlerine yönelik Siyonistlerin suikast ve saldırıları. Gazze’ye yönelik geniş çaplı saldırı ve işgal planı…

Aksa Tufanı’nın korku ve şokunu üzerinden atan Siyonist işgal rejimi, büyük bir kibir ve vahşetle Gazze’ye saldırdı.

‘HAMAS ile müzakere olmayacak, müzakeremiz bomba ve füzelerle olacak’ diyerek şu hedefleri ortaya koydu.

Esirleri sağlam bir şekilde kurtaracağız…

Gazze’deki HAMAS varlığını sona erdirecek, tüneller ve askeri yapısı bitirilecek, lider kadrosu ortadan kaldırılacak.

Gazze işgal edilecek, Gazzeliler Mısır’ın Sina bölgesine sürgün edilecek… Buraya Yahudiler yerleştirilecek..

Bu hedeflerle tarihin hiçbir evresinde görülmemiş bir barbarlıkla Gazze’ye saldırdı.  Kullanmadığı silah, bomba, teknik ve yöntem kalmadı. Gazze’yi yakıp yıktı. Hastane, okul, cami-kilise, çadır... gece gündüz demeden Gazze’yi bombaladı.

471 gün geçti ama işgal rejimi hiçbir hedefine ulaşamadı.

İşgal rejimi’nin ordusu ve istihbaratıyla oluşturmuş olduğu ‘caydırıcılığı’ sona erdi.

Dış destek olmadan Siyonist rejimin ayakta kalamayacağı ayan beyan ortaya çıktı.

Bir asırdır ilmek ilmek ördüğü dünya genelindeki ‘mağduriyet edebiyatı’ tamamen çöktü. Siyonist rejim, ABD, Batı dünyası ve BM’nin halklar nezdindeki itibarları sıfırlandı.

Büyük ekonomik ve askeri kayıplar yaşadı. Sayıları net olarak açıklanmasa da binlerce askeri öldü, yaralandı, sakat kaldı, psikolojik tedavi görmeye başladı.

İşgal rejimine karşı bölgesel bir ittifak oluştu. Lübnan, Suriye ve Filistin cephesinden sonra Yemen, Irak cephesi açıldı. Tarihinde ilk defa İran ile askeri olarak karşı karşıya geldi.

Bütün saldırı, antipropganda ve fitne planlarına rağmen Gazze halkı İslami Direnişi terk etmedi, yalnız bırakmadı. Bu, önemli bir husustur.

İslami Direniş cephesi ise büyük kayıplara rağmen Aksa Tufanı öncesi hedeflerinin önemli bir kısmına kavuştu.

Filistin davası tekrar dünya gündemine girdi.

Başkenti Kudüs olan özgür bir Filistin’in hayal olmadığı, Siyonistlerin yenilmez olmadığı ispatlandı.

Mahkûm ve esirlerin önemli bir kısmı özgürlüğüne kavuşacak.

İslam ülkelerinin işgal rejimiyle olan ‘normalleşme’ adımları sekteye uğradı.

İşgal rejiminin önemli subay ve generalleri askerleriyle birlikte öldürüldü. Askeri merkezlere yapılan baskınlarda önemli istihbari bilgi ve belgeler ele geçirildi.

Gelinen nokta, önemli bir merhale ve aşamadır. Nihai bir zafer değil ama nihai zafer olan Kudüs’ün özgürlüğü yolunda önemli bir durak ve merhaledir.

Allah, özgür Kudüs ve Aksa’da namaz kılmayı nasip etsin…