İman var ise imkân her zaman olur. Bazen istediğimiz ölçüde, bazen istediğimizin üzerinde, bazen de istediğimiz ölçüde olmayabilir. Gazzeli Müslümanlar iman ile ama imkânsızlıklar içerisinde cihad etmeninin izzet ve şerefini bütün Müslümanlara gösterdiler. Yardım eden, dua eden ve katkı sunan Müslümanlar görevlerini layıkıyla yerine getirmemiş olsalar bile duruşlarından dolayı, bu izzetten pay sahibi oldular, diye ümit ediyorum.

Ama Gazzeli Müslümanlar imkânsızlık, açlık ve kimsesizlik içerisinde cihad ederlerken; onlara sırtlarını dönenler, açlıktan ölen çocukların çığlıklarını duymayanlar, ilaçsızlıktan ve kimsesizlikten ölen bu mazlum Müslümanlara yardım etmeyi bir tarafa bırak; siyonistler ve küfür cephesinin arkasında durma ihanet ve zilletini sergileyen sözde Müslümanların durumunu ise Kahhar olan Allah’a havale ediyoruz.

İman sahibi olan bu bir avuç muvahhid; işgalci kâfirlere karşı vatanlarını ve namuslarını korumak için ileri atıldılar, canlarını, mallarını ve bütün geleceklerini ortaya koydular, amansız ve gaddar düşmana karşı cihad etmenin izzet ve şerefini bütün dünyaya gösterdiler. Yokluk ve kimsesizlik girdabında ümitsizliğe kapılmadılar, düşmanın çokluğundan ve silahlarının korkunçluğundan korkup geri adım atmadılar, sadece Allah’a dayanarak O’ndan yardım dileyerek cihadlarını ısrarla sürdürdüler.

“Az sayıdaki nice topluluk, çok sayıdaki nice kalabalığı Allah’ın izniyle yenmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir” ayetinin anlamını en iyi Gazzeli Müslümanlar bilir. Dünyanın bütün küfür güçlerinin bütün silah ve imkânlarıyla siyonist katillerin arkasında ve safında yer aldıkları, ahmak ve korkak Müslümanların bu kâfirlere destek vererek Gazzelileri yalnız ve kimsesiz bıraktıkları bu dehşet zeminde, bu aziz mücahitler bir gün bile sabırsızlık göstermediler ve cihadlarını terk etmediler.

Neticede, yüce Allah’ın ayetinin bir tecellisi olarak; bu bir avuç Müslüman, necis düşmanına diz çöktürdü. Yenilmezlik algısıyla, üstün teknolojik silahlarıyla, ABD başta olmak üzere bütün küfür cephesinin imkân ve kabiliyetiyle desteklenen siyonist barbarlar bu savaşı daha fazla sürdüremeyeceklerini ve kesinlikle kazanamayacaklarını anladılar, zillet içerisinde anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldılar.

Bazı anlamazlar ve basiretsizler; bu soykırımdan, bu korkunç yıkım ve tahribattan, bu dehşet açlık ve sefaletten, bu kimsesizlik ve yalnızlıktan sonra “zafer bu mudur?” diyebilirler. Barbar düşmanın bütün imkânlarına, insanlık düşmanı batının bütün destek ve kabiliyetine ve civardaki Müslüman devletlerin korkaklık ve zilletine rağmen; barbar Yahudiler, HAMAS’la barış antlaşması yapmak için ateşkese evet demiş ise bu onlar için açık bir yenilgidir.

İzzet ve şeref Gazze’ye, Gazze’yi terk etmeyerek dünyanın en halisane fedakârlığını ortaya koyan bu mazlum Müslümanlara ve burada gece gündüz demeden amansız düşmana karşı cihad eden mücahitlere aittir. Mücadeleniz, cihadınız ve bu eşsiz başarınız mübarek olsun! Siyonist katiller ve onların bütün destekçileri kahru perişan olsun. İşledikleri korkunç katliam ve insanlık dışı bütün işlerinden dolayı huzur yüzü görmesinler.

Bu izzet ve şerefiniz, bütün Müslümanların gözünü açsın. Gaflet uykusunda ısrar edenleri uyandırsın. İslam beldelerindeki korkak, batının çıkarlarını korumak zorunda olan basiretsiz, siyonist katilleri destekleyen ve hatta işbirliği yapan hain idarecilerin de sonunu getirsin! Bütün Müslümanların vahdetine, birlikte ve kardeşçe kâfirlere karşı durma şuuruna ve ümmeti yeniden ayağa kaldıracak bir cihada vesile olsun!