Siyonist Yahudi barbarların, 15 aylık aralıksız bombardımanı ardından, Gazze tamamen yerle bir edildi. Neredeyse ayakta tek bir bina kalmadı. İnsanların yaşadığı evlerden tutun da okul, cami, hastane, üniversite ayrımı yapılmaksızın her binayı kasıtlı bir şekilde ve bir daha kullanılamayacak biçimde çok barbarca tahrip ettiler. Gazze enkaza çevrildi. İnsanlık vicdanı da bu enkazın altında kaldı.

Açık bir soykırımın gerçekleştirildiği bu mazlum coğrafyada, 47 binden fazla suçsuz insan en vahşi yöntemlerle katledildi. Tamamen yerle bir edilen Gazze’de, on binlerce şehit cenazesi halen enkaz altında çıkarılmayı bekliyor. Ateşkes sağlandıktan sonra; sağ kalan insanlar, enkaz altında her gün onlarca şehit cenazesini çıkarıp defnetmektedirler.

Bu 15 aylık süre içerisinde, işgal çetesi aralıksız bir şekilde Müslüman Gazze halkını bombaladı. Aslında barbar Yahudiler sadece Gazze’yi bombalamadılar, bütün insanlığın vicdanını, insafını, ahlakını, onur ve izzetini de bombaladılar. Gazze’de enkaz altında sadece şehit cenazeleri kalmadı, aynı zamanda bütün insanlığın vicdanı da enkaz altında kaldı. Bugün şehit cenazeleri enkaz altından birer birer çıkarılıyor, acaba insanlık vicdanı da bu enkazın altından çıkar mı?

Özellikle Müslüman ülke liderlerinin, bu bombalamalarla tahrip olan insanlıkları ve yok olan vicdanları son sağlanan ateşkes ile beraber geri gelir mi? Açlıktan ölen bebeklerin, ilaçsızlıktan ölen insanların feryadını duyamayacak kadar insanlığını bu bombalamalar esnasında kaybeden yetkililer, gönderecekleri birkaç koli yardım ile vicdanlarını temize çıkarabilecekler mi?

Gazzeli Müslümanlar; bütün bu katliamlara, yıkım ve tahribatlara rağmen yurtlarını terk etmeyerek, onurlu bir ölümü tercih ettiler. Şehadeti ve cihad etmeyi dünya Müslümanlarına en güzel şekilde yeniden gösterdiler. Fakat ateşkese rağmen, her gün barbar Yahudilerin saldırı tehlikesi altında yaşamaya devam etmektedirler. İnsanlığını ve vicdanını henüz kaybetmemiş bir liderin çıkıp da katil Yahudilere "artık yeter!” diyecek bir iradeyi ortaya koyma zamanı gelmedi mi?

Bütün insani değerleri ayaklarının altına alan siyonist katiller, tasmalarını ellerine geçirdikleri devlet başkanlarının en ufak vicdani bir söylemde dahi bulunmasına tahammül etmiyorlar. Siyonizmin oluşturduğu kirli ağ ve bu kirli ağın tasallutu altına aldığı ülke liderlerinin, fiili olarak bu zulme karşı çıkmaları ise mümkün değildir. Zaten bu kirli ağa karşı çıktıkları gün, insanlık onurlarını da geri elde edecekleri ve özgürlüklerine kavuşacakları gün olacaktır.

Zihinleri çok önceden işgal edilmiş olan bu ülke liderlerinin, aslında insanlık onurları ve vicdanları da esir alınmıştı. Ancak Gazze saldırısıyla, dünya âlem bu durumun farkına yeni vardı. Gazze savaşı bütün maskeleri düşürdü. Bütün zihinlerin ve vicdanların esir olduğunu, insan hakları, hukuk ve eşitlik gibi kavramların ise kocaman birer yalandan ibaret olduğunu bütün dünya bu soykırımla beraber öğrendi.

Birleşmiş Milletler, BM Güvenlik Konseyi, Adalet Divanı vb. kurumlar ise batının ve dolayısıyla siyonizmin barbarlıklarına zemin hazırlamak, bu barbarlığa karşı çıkanları etkisiz hale getirmek için oluşturulmuştur. Daha ileri gidenleri de ambargolarla dizginlemek, iç karışıklıklarla kaosa sürüklemek ve NATO eliyle işgal ederek özgürlüklerini ayaklar altına almaktır. Mazlum halkları mülteci durumuna düşürmek ve ülkelerini baştan sona talan etmektir. Dolayısıyla bunlardan VİCDAN beklemek ‘kurdun kuzuya merhamet etmesini’ beklemek kadar anlamsız olacaktır.