Irkçılık; Balibar’ın da işaret
ettiği gibi toplumdaki bütünsellik görüntüsünü tehdit eden isim, ten, rengi,
ibadet şekilleri gibi farklılıkları yok etme arzusuyla “biz” kimliğini her
türlü melezleşme, karışma ve istiladan koruma mecburiyeti hissederek ortaya
konan söylem, temsil, şiddet, hor görme, hoşgörüsüzlük, aşağılama ve sömürü
gibi pratiklerde kendini göstermektedir.
(Balibar). “Ben-merkezci” ve dışlayıcı olan ırkçılık, şiddetli bir öfke,
nefret, istememe ve aşağılama gibi pratiklerle görünürlük kazanmaktadır.
Sanki öteki değersizleştirildikçe,
kişinin kendi kimliğinin değeri göreceli olarak artmaktadır. Bu anlamda
ırkçılık “ben-merkezci” ve dışlayıcıdır. Dışlamanın şiddetli bir öfke, nefret,
istememe ve aşağılama gibi pratiklerle görünürlük kazanmasıyla ırkçılık
biçimlenmektedir. Dolayısıyla ırkçılık, bir düşünce biçiminin ötesinde
uygulamaya dönük yapısıyla kültüralizm, etnisizm benzeri kavramlardan da
ayrılmaktadır (Fredrickson)
Irkçılık bu, gelgelelim kıyametler kopartan maça, Stade de France da PSG-Başakşehir
maçı; 4.hakemin, takımımızın yardımcı antrenörü Webo’ya ırkçı söylemde
bulunması gerekçesiyle yarıda kaldı.
Başakşehir tepki olarak sahadan çekildi. Dört hakemin de maçtan alınması
şartıyla ancak maç tamamlanabildi.
Sahi hakem ne demişti. Siyah futbolcu. Başakşehir’in yedekleri, teknik
kadro, idari ekibi tamamı orada, hakem Webo’yu işaret ederek: -Şu siyahi
futbolcuya sarı kart göster diyor. Webo bu söz üzerine sinirleniyor hakem de
itirazlar üzerine kırmızı kart gösteriyor.
Evet, söze bakarsak bir ırkçılık var. Tüm ülkece bu konuda birlik olduk.
No To Racism ( Irkçılığa hayır.) dedik. Ulusça aynı tepkiyi göstermemiz
güzel bir birliktelik idi.
Hakem bile isteye ırkçılık yaptı mı acaba, niyeti Webo’yu aşağılamak
mıydı?
Kendisi, ‘’Ben ırkçılık yapmadım, yine de özür diliyorum’’ dedi.
Futbol sahalarında muz gösterenleri, ırkçılığı anımsatan hayvan adını söyleyenleri,
hareket yaparak ırkçılığı işaret edenleri gördük. Salı günkü durum biraz farklı
bir durumdu.
Hakem onca kişi arasında belirgin bir özelliğe atıf yapıyordu. Belki farkında
olmadan çoğumuzun yaptığını yaptı.
TRTSpor ekibinin tecrübeli spikerlerinden Erdoğan Arıkan bunu dile
getirdi.
‘’Biz siyahi, zenci futbolcu diyoruz, bunu demememiz gerekir.’’ Evet
ülkemiz gazeteleri spikerleri bunu çokça ifade ederler. Fenerbahçe’nin,
Beşiktaş’ın vs siyahi futbolcusu, Kara kıtanın kara insanları gibi... Bu
ifadeler sebebiyle hiçbirimiz Seni gidi ırkçı demedik.
Çocukken sarı çocuk kara çocuk diye bizleri ayırırlardı. Kızıl saçlıları
kırmızı kafa diye isimlendirirdik. Hiçbir zaman ırkçılık damgası yemedik, ne o
kişiden ne de başkasından.
Beyaz tenli birimiz Afrika'ya gitse oradakiler onu arkadaşlarına tanıtırlarken
ne derler, o beyaz derler değil mi, burada beyaz diye tanıtılan kişi, bu
söylemi ırkçılık olarak görmez.
Niyet niyet… Ameller niyetlere göredir söylemi burada ‘cuk’ diye yerine
oturuyor. Tek tuğlası eksik kalmış binanın tamamlanması gibi.
Bu ülkede ırkçılık çok yapıldı. Başkalarının ırkçılığından rahatsız
olurken kendi ırkçılığımızla yüzleşmeli söz ve eylemlerimize dikkat etmeliyiz.
Ülkemizde Suriyeli mültecilere, çingenelere, Araplara çeşitli halklara karşı
ayrım kokan ifadeler kulandık/kullanıyoruz. Amasız ırkçılığın karşısında duruş
sergilemeli, evlatlarımızı bu konuda bilinçlendirmeliyiz.
Benim kanım asildir, ırkım yücedir diyerek ırk ve kan yarışı yapanlar
nasıl ırkçılık mücadelesi verebilir? Mücadele önce tutarlılık gerektirir.
Suriyeliler diyerek hala bir kesimi dışlıyoruz. Kürtler, dışlayıcılıktan
çok çekti ama; biz de kendi toplumumuzda birilerini dışlıyoruz. Mıtırb-Çingene
çocuklarının başka çocuklarca ötekileştirildiğini bilirim. Kürt Mehmet, askerde
zulüm gördü, dilinden belki renginden kıyafetinden dolayı, kıro denilerek
dışlandı. İyi Türkçe konuşamadı diye alay edildi. Çocuklarının Alevi, Kürt
çocuğuyla oynamasına arkadaşlık etmesine engel olundu.
Kiralık ev, iş verilmedi. Hâlâ az da olsa lokal örnekler oluyor.
Irkçılığa karşı olmak; ilkeli olmakla olur. Buna yapılınca karşı dur, sen
birilerine yaptığında, yapılanı ırkçılık olarak görmezsin. Yanlışı gördüğümüzde
amasız, koşulsuz karşı olacağız, Yanlış kimden gelirse gelsin tavrımız net
olacak. Tarafgirlik yapmayacağız.
İlkeli olmak; duruş sahibi omurgalı olmak, her şartta eğriye eğri,
doğruya doğru diyebilmektir.
Bilim insanları önlerine gelen bilimsel bir araştırmayı değerlendirirken;
‘’İsimsiz Değerlendirme’’ yaparlar. Yani gelen yazının kimden geldiğine
bakmazlar. Biz de olayları değerlendirirken isimsiz değerlendirme yapacağız.
Yanlış yapan ulusumdan, dinimden, mezhebimden, ırkımdan olsa dahi
değerlendirmem değişmemeli, ibremiz daima hakkı göstermeli.
Umarım Başakşehir maçında Webo’ya yapılanlar bir kırılma olur da hepimiz
ayrıştırıcı, dışlayıcı söylemlerimizden vazgeçer, biraz da aklıselim düşünerek
hareket ederiz.
Kalın sağlıcakla…