Gazze okulu ve insanlık öğretmenleri, tüm insanlığa insanlık
dersi vermeye ve uyandırmaya devam ediyor. 11 Eylül saldırıları üzerinden İslam
düşmanlığını körükleyerek halklarına korku pompalayan şer güçler, 7 Ekim’le
yeni bir İslamofobiya oluşturmak istediler, ancak başaramadılar. 11 Eylül
sonrası İslam’a düşmanlaştırılan batı toplumu 7 Ekim sonrası İslam’ı araştırıp
Müslüman oluyor.
7 Ekim’de başlayıp 7 aydır devam eden mücadele, 76 yıllık
işgalin de katliamların da siyonist israil ve destekçisi ABD tarafından
barbarca yapıldığını tüm dünyaya gösterdi. Bu gerçekleri; evleri başlarına
yıkılan tüm ailelerini toprağa vermelerine rağmen Allah’a dayanıp sabreden
Gazze halkı ve izzetle vatanlarını savunan HAMAS Hareketi ortaya çıkardı.
İslam âleminin iliklerine kadar hissettiği bu acı gerçekleri
artık Amerika ve Avrupa halkları da tüm çıplaklığıyla görüyor, biliyor ve buna
karşı sesini yükseltiyor.
Sömürgeci ABD yönetimi, bugünlerde koşulsuz destek verdiği
siyonist rejimden dolayı başı büyük bir dertte. Gazze’nin yarısını yıkan ABD
destekli siyonist teröristin, karşısında aciz kaldığı HAMAS Hareketi ve Gazze
halkının haklı davası, tüm Amerikan eyaletlerini karıştırdı.
Başta Harvard, Yale, Columbia ve Princeton olmak üzere kırka
yakın üniversitede öğrenciler hocalarıyla birlikte siyonist teröre karşı
ayakta. Amerika’da Los Angeles, New York, Austin, Boston, Chicago, Atlanta ve
daha birçok eyalette Filistin’e destek eylemleri genişliyor.
Polisin çok sert müdahale ettiği eylemler sürerken Emory
Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Profesör Noelle McAfee ve Ekonomi Profesörü
Caroline Fohlin’e ters kelepçe takılarak gözaltına alındı.
Eylemlerde Gazze’de süren soykırımın durması ve kalıcı bir
ateşkesin sağlanması talep ediliyor. Eylemleri tetikleyen ana nedenler ise;
ABD’nin siyonist rejime 26 milyar dolarlık askeri yardımı onaylaması ve Refah’a
operasyona yeşil ışık yakması…
ABD’de üniversitelerin, öğrencilerin hatta hocaların devreye
girmesi Filistin’e destek eylemlerini farklı bir aşamaya taşımış durumda.
Dünya çapında şu ana kadar milyonluk halk eylemlerinin
yapılıyor olması yönetimleri zorlayan ancak harekete geçirme konusunda çok
endişe veren bir durum teşkil etmiyordu.
Çünkü geçmişten bugüne alışılagelmiş ‘Protesto yap evine
dön, normal hayatına geri dön’ tarzı sözde demokrasilerde tanımlanmış ‘halkın
protesto hakkı’nı kontrol altında tutabiliyorlar(dı.)
Ancak organizesi kolay, kontrol edilmesi zor, idealist bir
yaklaşımla başlayan öğrenci hareketi eylemlerinin önünün alınması çok zor. Bu
ister ABD olsun ister Türkiye… Haklı olduktan sonra protesto eylemlerinin
başarıya ulaşma oranı her zaman çok yüksek.
İşte bu yüzden ABD’deki üniversitelerde başlayan Filistin
gösterilerine polisin yaklaşımı siyonistvari şiddetle karşılık buluyor. Ama
aralarında çoğunluk Hristiyan olmalarına rağmen ne öğrenciler ne de hocalar
geri adım atmıyor.
Hele de Ohio Üniversitesi'nde namaz kılan Müslüman
öğrencilerin, Hristiyan öğrenciler tarafından polisten şiddet görmelerine
rağmen koruma kalkanı oluşturmaları takdir edilecek bir dayanışma görüntüsüydü.
Avrupa’da milyonluk gösteriler, Amerika’da yeni başlayan ve
genişleyen öğrenci hareketleri karşısında İslam ülkelerinde yapılan
gösterilerin çok etkili olmadığının farkındasınızdır. Bunun sebebi, İslam
ülkelerinin batıya tutsaklığını devam ettirmelerinden kaynaklanıyor elbette.
Bu tutsaklık, Müslüman halklarca yapılan gösterilerin
sınırlı olması, baskılanması ve dolayısıyla karşılık bulmamasını sağlıyor.
En önemlisi de batı ve siyonist tetikçinin, taktiksel nabız
yoklayıp ilerledikleri aşamaları çoktan geçtiklerine olan inançlarıdır ki
Gazze’ye yönelik saldırılarını soykırım ve tüm savaş suçları kapsamında 205
gündür sürdürüyorlar.
Oysa en çok protestonun Müslüman halklar tarafından
yapılması hatta siyonist elçiliklerin yakılıp yıkılması gibi haberleri duymamız
gereken adreslerin İslam ülkeleri olması gerekmez miydi?
Ama bırakın en üst perdeden tepkileri, İslam ülkelerinin
acziyeti ve Müslüman halkların ne yapsak etkili olmuyor fikri algısı ile fiili
dağılmışlık durumu kaybetmeyi de beraberinde getiriyor.
Ancak Gazze halkı ve mücahidleri öyle temiz bir mücadele
veriyorlar ki bu haklı dava ve direniş, Avrupa ve Amerikan halklarının hakkı
görmesine ve siyonizmi destekleyen yönetimlerine başkaldırmayı öğretti.
Gazze’nin laneti siyonist rejim ve Amerika’nın peşini
bırakmayacak. 7 Ekim’le işgal rejiminin yok oluşsal süreci başlarken,
destekçisi Amerika’yı da kaosa sürükleyecek ve çöküşünü hızlandıracaktır.
yüzyılda tüm insanlığın şahitliğinde Hak ile batılın
mücadelesine sahne olan Gazze, dünyanın Din ve Güç dengelerini değiştirecek
süreci de başlatmıştır. Bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Sınırlar yeniden çizilecek, bölgesel ve küresel aktörler yer değiştirecek.
Yüce Allah’a tevekkül etmiş bir avuç inanmış topluluğa ilahi
yardımının tecelli ettiği Gazze, Kudüs gibi mübarek beldelere zaferin de çok
yakında geleceği muhakkaktır.