CHP’li Özgür Özel ‘çarpıcı olsun diye her çiftçiye bir
traktör’ vereceğiz diye açıkça yalan söylediklerini beyan etti. İnsanları
kandırarak iş yaptırmak açık bir sahtekârlık, onların duygularıyla oynamak ise seviyesiz
bir hakarettir. Tabii olarak insanımız bu yalanı yutmadığı için Özgür Özel’i ve
zihniyetini de sandığa gömdü. Aslında kim yalan vaatte bulunduysa hep sandığa
gömülmek gibi acı bir hakikatle yüzleşmektedir.
Dokuz seçim kaybetme rekorunu elinde bulunduran CHP genel
başkanı ve Millet ittifakı cumhurbaşkanı adayı; son dönemde çektiği kliplerle
‘millete yeni baharlar yaşatacağını’ ifade edip durmaktadır. Bu baharların
nasıl gerçekleşeceğine dair somut herhangi bir proje ortada gözükmüyor. Sadece
uçuk bazı rakamlarla ve çiçeklenmiş bir meyve ağacının etrafında baharı
yaşatacağına dair söylemini sürdürürken, laf kalabalığıyla baharın
yaşanamayacağını kendisi de çok net bir şekilde bilmektedir.
Çiftçiye bedava elektrik, çiftçinin borçlarını silme gibi
daha önce bir çok uçuk vaatlerde bulunmuştu. Son olarak deprem bölgesinde,
depremzedeler için de bedava ev vereceklerini söyledi. Ancak bunun çok ta
mümkün olmadığını, ilgili uzmanları tarafından gerekçesiyle beraber açık
bir şekilde ifade edilmektedir. Bugüne kadar yalan vaatlerle seçim
kazanılmadığı da açıkça ortada durmaktadır.
Fakat şu durum dikkatimizden kaçmamalıdır. Yalan vaatte
bulunmayı tek çare olarak görüp, seçim stratejisini bu şekilde kurgulayan CHP
ve zihniyeti, aslında bu millete yapacağı pek bir hizmeti olmadığını da ifade
etmiş oldu. Her seçim süreci geldiğinde uçuk vaatlerini sıralayan ve
uygulamasının imkânsız olduğu bu vaatlerini, bayat temcid pilavı gibi tekrar
edip durmakta, halkı tekrar kandırabileceğini düşünmektedir.
Şimdiye kadar insanlara yalan vaatte bulunmak artık CHP’nin
bir seçim klasiği haline gelmiş bulunmaktadır. Bedava traktörün hiçbir
inandırıcı tarafı olmadığı gibi; halkın da bu yalana hiç itibar etmediği
görüldü. Bu seçim sürecinde de yalancı bir bahar reklamı ve içerik olarak
kimsenin itibar etmeyeceği uçuk vaatlerle süslenmiş bir propaganda faaliyeti
sürdürülmektedir. Oysa her dönemde insanımızın inancını,
hassasiyetlerini ve değer yargılarını ciddiye alan siyasi kadrolar hep
birinci çıkmıştır.
Hele müflis tüccar mantığıyla; Fetöcü kriptoların, fondaş
gazetecilerin ve miadı çoktan dolmuş olan sol, sosyalist ve ulusalcı artıkların
hep bir ağızdan HÜDA PAR’a saldırmaları ise bu seçimin en dikkat çekici yönü
olmuştur. Yalan vaatlerle bu milleti kandıramayanların, seviyesiz bir saldırganlık
anlayışı içerisinde HÜDA PAR’ın parti programı üzerinden mevzilenip karşı
saldırıyı geçmeleri ve seçim sürecini bu şekilde sürdürme niyetini ortaya
koymaları; seçim yarışından hiç de ümitli olmadıkları anlaşılmaktadır.
Zaten ümitli olsalardı; ayağı yere basan projelerle, inandırıcı ve gerçekçi vaatlerle ve halkın değerlerine olan saygılarıyla vizyoner bir şekilde, emin adımlarla yollarına devam ederlerdi. Ancak söylemlerine, çapsızlıklarına ve yalan vaatlerine bakıldığında ‘müflis tüccarın eski defterleri karıştırması gibi’ acaba bu seçim sürecini laf kalabalığıyla, bürokratları ve kimi siyasileri tehditle ve HÜDA PAR’a yüklenmeyle seçimi kazanma şanslarını denemeye çalışmaktadırlar.