6,8 Ekim de Kobani olayları bahane edilerek, şehirler,
sokaklar, evler adeta savaş alanına çevrildi. Aralarında çocuk yaşta olan Yasin
Börü, Hüseyin Dakak ve onlarca masum insan vahşice katledildi. Bu vahşetin en
acı ve canlı şahitleri ise, fakirlere kurban eti dağıtırken şehadete yürüyen
Yasin ve arkadaşları oldu.
Henüz 16 yaşında
mazlumların hamiliğini bize öğreten güzel çocuk Yasin’i, tarih, belleğine altın
harflerle nakşedecek. Tarih, bu yiğit çocuğu her dem rahmetle, katillerini ise
hep lanetle anacaktır.
Dün Kobani davası mahkemesi kuruldu ve hak edenler gereken
cezalara çarptırıldı.
Belki çoğu yazarlar, çizerler, akademisyenler, siyasetçiler
bu konuda olumlu ya da olumsuz yorumlar yaptılar yapmaya da devam
ediyorlar.
Fakat olaya Hatice Ana’nın gözüyle bakınca, değil 42, 30
yıl, vallahi 4002, 300 yıl verilse de Hatice Ana’nın o yanan bağrını asla
soğutmaz. Çocuğunun parçalanmış, yanmış bedenini ancak ayağındaki beninden
tanıyan bir anne bu acıyı nasıl unutabilir ki?
Şimdi tuzu kuru sözde siyasetçi bazı vandallar çıkıp,
“Adalet terazisi kırılmıştır.” Diyerek mazlumun yanında değil de zalimlere
desteklerini X’te açıklıyorlar.
Peki, sizin bu duruşunuz adaletin neresinde var?
16 yaşındaki masum bir çocuk, parçalanarak, binalardan
atılarak, sonra da yakılarak vahşice öldürülürken sizin o kırılmayan adaletiniz
neredeydi?
Ama merak etmeyin adalet er ya da geç muhakkak tecelli
ediyor edecek...
Zira Hatice Ana, Kâbe’nin eteklerine sarılarak tüm zalimleri
ve destekçilerini Adil olan Allah’a şikâyet etmişti.
Bugün Hatice Ana’nın
Rabbine sunduğu dua dilekçesinin kabul olduğu o gündür.
Bu sadece buradaki basit geçici cezalardır. Asıl ceza
Mahkeme-i Kübra’da olacak ki, o gün Şahit de Hakim de, Allah’tır. İşte o gün
zalimler kaçacak delik arayacaklar, fakat onların Züntikam olan Allah’tan başka
kaçacak yerleri olmayacaktır.
Bir tarafta bu mahkeme sonucu, yüreğimize bir nebze su
serpmiş olsa da diğer tarafta 28 Şubat aktörlerinin serbest bırakılmaları
yüreklerimizi köz köz yaktı.
Neden derseniz?
28 Şubat mağdurları hala içeride ceza çekerken, aktörlerinin
serbest bırakılması adilane bir karar değildir.
Hem bu kadar yıl içeride yatmaları onları daha da, bir
bilemiş, kibirlendirmiş gibi duruyor.
Neymiş efendim “CB Erdoğan beni affetmedi anayasal görevini
yerine getirdi.”
Peki, madem öyle bu anayasa sadece sizin için mi
geçerli?
Neden hala 28 Şubat mağdurları yaşlı ve hasta olmalarına rağmen içeride adeta ölüme terk edilmişler?
28 Şubat mağdurlarına bir özür borcunuz, bir iade-i itibar
etmeniz gerekmez mi?
Yıllarca bir hiç uğruna zindanlarda gençliği çürüyen, itibarı zedelenen, geleceği karartılan, bu insanlar için adalet ne zaman tecelli edecek acaba?
Vesselam...