Evet, onlar kâfirdirler! Sağcılarıyla,
solcularıyla, demokratlarıyla, ateist ve deistleriyle, Kapitalist ve
Marksistleriyle, Batıdaki güç odakları kâfirdirler… Liberallerinden tutun ırkçı
Nazilerine kadar onlar kâfirdirler. Ve neccistirler, pistirler!
Neden kâfirdirler? Kâfir ne demek? Kâfir,
İslami literatürde örten, gizleyen, hasıraltı eden demek… Onlar, Batı
dünyasındaki imtiyazlılar, iktidarlar hakkı, hakikati, doğruları, güzeli
gizledikleri, örtbas ettikleri, ötekileştirdikleri, yok saydıkları, bu değerleri
imha etmeye çalıştıkları için kâfirdirler…
Batılı iktidarların gizlemeye, yok
etmeye, ötekileştirmeye çalıştıkları en büyük hakikat, en büyük güzellik ise
şanı yüce Kur’an’dır… Batılı güç odakları neden Kur’an’a düşmandırlar?
Kur’an’la dertleri ne? Hiçbir dine inanmayan, ahireti inkâr eden, dindar
geçinenlerin bile dindarlık iddiaları sadece sözde kalan, hayatlarında dine
hiçbir şekilde yer vermeyen, dini yaşantıya tahammül etmeyen, edemeyen Batılı
imtiyazlı sınıflar neden aynı düşmanlığı ve yok saymayı İncil’e, Tevrat’a
göstermiyorlar? Düşmanlıkları neden sadece Kur’an’a?
Çünkü onlar Kur’an’ın yeryüzündeki tek
hak kitap olduğunu biliyorlar. İncil’in ve Tevrat’ın diğer beşer aklının ürünü
kültür, inanç ve ideolojiler gibi batıla hizmet ettiğinin, dolayısıyla onlar
için herhangi bir zarar ve tehlike oluşturmadığının farkındalar. Ne yazık ki
İncil de Tevrat da sadece isimleriyle ilahi kitaplar olarak kalmışlar. Bu iki
mukaddes kitap ne yazık ki içerik olarak saptırılmış, tahrif edilmiş, batıla
hizmet eder hale gelmişlerdir.
Batılı iktidarlar, batılı güç odakları,
Batıdaki imtiyazlı sınıflar Kur’an’a düşmandırlar. Kur’an’ı kendileri için en
büyük tehlike olarak görüyorlar. Çünkü Kur’an büyük bir manevi buhran içinde
yok olmanın eşiğine gelmiş, mutsuzluk girdabı içinde boğulmak üzere olan
sıradan Batılı insanlar için bir kurtarıcı görevi görüyor. Kur’an’ın etkisi,
Kur’an’ın şöhreti Batı’da hızla yayılıyor. Kur’an o mucizevi yönüyle onunla
tanışan, onu okuyan Batı insanının gönlünü fethediyor. Batı dünyası aydınıyla,
bilim adamıyla, sanatçısıyla, sıradan insanıyla İslam’a koşuyor, kurtuluşu,
huzuru İslam’da buluyor. Üstat Bediüzzaman’ın tabiriyle Batı İslam’a gebe…
Kur’an’ın Batılı halkların gönüllerini
fethetmesi, İslam’ın Batı dünyasında hızla yayılıp taraftar bulması Batılı
iktidarlar için, onların imtiyazları için büyük bir tehdittir.
İki asırdan fazladır dünyanın başına bela
olmuş Batı uygarlığının temel beslenme kaynağı sömürüdür. Her türlü zulmü,
çirkinliği, algıyı, yalanı, kandırmacayı, hukuksuzluğu, sapkınlığı kullanarak
bu sömürülerini devam ettirmek istiyorlar. Talan ve haksız kazanç çarkının
sürdürülmesini arzuluyorlar. Hem Batıya hem de dünyanın diğer coğrafyalarına
egemen olan bu bir avuç zorba sermayedar halkların açlığı, mutsuzluğu, esareti
pahasına imtiyazlarını koruma derdindeler.
Biliyorlar, Kur’an’ın güçlenmesi, Kur’ani
değerlerin kalplere hükmetmesi halkların bilinçlenmesine, hak ve hukuk
arayışlarının artmasına, özgürlük taleplerinin yükselmesine yol açacak. Kur’an
insanın özgür olmasını, zulme boyun eğmemesini, haklarına sahip çıkmasını,
israf ve tüketim çılgınlığından uzak durmasını, zalimlere baş kaldırmasını,
kendini ezdirmemesini, keyfiliğe dur demesini emrediyor inananlarına.
Batılı imtiyazlı güçler Kur’an’ın başta
kendi halkları olmak üzere halklara ulaşmasını istemiyorlar. Kur’an ile halklar
arasında engeller koymaya çalışıyorlar. İmtiyazlarını, iktidarlarını kaybetme
korkusu yaşıyorlar. Bu yüzden Kur’an’a karşı çılgın bir öfke, korkunç bir
nefret duyuyorlar. Kur’an’ın saygınlığını zayıflatmak, Kur’an’ı gözden düşürmek
için her türlü alçakça yola başvuruyorlar.
Bu alçaklara karşı Kur’an’a sahip çıkmak
tüm Müslümanların en elzem görevidir. Şu kesinlikle bilinmeli ki Kur’an’a
yönelik saldırılar bir avuç ahmağın, birkaç psikopatın, bir grup sapığın işi
değildir. Evet, onları kullanıyorlar bu işler için. Ancak her ferasetli akıl,
her uyanık bilinç Kur’an’a yönelik alçakça saldırıların Batılı güç odaklarının
bir projesi olduğunu ve gün geçtikçe bu saldırıların daha yaygın ve örgütlü
hale geldiğini görebiliyor.
Kur’an, Müslümanlar için izzetin
kaynağıdır. Kur’an, Müslümanların namusudur! Kur’an’a yönelik saldırlar,
Müslümanların izzet ve namuslarına yönelmiş saldırlar demektir. O yüzden
Müslümanlar her tür meşru yola başvurarak ve her türlü imkanı kullanarak, her
türlü bedeli de göze alarak kendi namus ve izzetlerine sahip çıkmalıdırlar.
İzzet ve namusu ayaklar altında çiğnenen
bir Müslüman için hayatın ne anlamı olabilir ki? Onun için yerin altı yerin
üstünden hayırlı değil mi?