Filistin merkezli, Gazze merkezli direniş tüm hızıyla sürerken ve Müslüman sivillere, kadın ve çocuklara yönelik vahşi katliamlar şiddetinden hiçbir şey kaybetmemişken, Amerika ve Siyonist rejimin önderliğindeki Batılı şeytani güçler İslam dünyasını her geçen gün daha güvensiz bir hale getirirken biz Müslümanlar başka gündemlerin içinde yitip gitmemeliyiz…

Müslümanların ana gündemleri, en önemli gündemleri Filistin olmalı, Gazze olmalı, Siyonist rejimle hesaplaşma olmalı. Bu konuda gaflete düşmemeliyiz.

Evet, başka önemli gündemler de var… Ama hiçbir gündem Kudüs ve Filistin’in kurtuluş mücadelesini, Siyonist cepheyle olan hesaplaşmayı gölgelememeli, ikinci plana itmemeli…

Ne yazık ki Türkiye Müslümanları, başkalarının dayattığı gündemlerin etkisinde kalabiliyor, gerçek gündemlerini unutabiliyorlar. Son zamanlarda Gazze’de süren destansı mücadele ile ilgili, direniş güçlerinin Siyonistlerle hesaplaşmasıyla ilgili, mazlum Gazze ve Filistin halkının çektiği acılarla ilgili yazılan yazılarda, yapılan programlarda çok ciddi bir azalma var. Filistin halkının uğradığı soykırımla ilgili belirgin bir kanıksama ve ilgisizlik var.

Halbuki Amerika ve Siyonist rejimin kirli elleri İslam topraklarından kesilmeden, Siyonist rejime diz çöktürülmeden, Amerika’nın ve NATO’nun fitne ve karmaşa üreten üsleri kapatılmadan ne barıştan söz edilebilir ne de Terörsüz Türkiye’den… PKK silah bırakır, başka bir PKK sahaya sürülür. Topraklarımızda rahat bir şekilde cirit atabilip projelerini hayata geçirebilme imkanına sahip oldukları müddetçe biz bağımsızlıktan, birlikten, özgürlükten, güvenden söz edemeyiz. Böyle bir iddia ham hayalden ibarettir. 15 Temmuz bunun en büyük delilidir.

Bağımsız, özgür, güçlü, iç barışını sağlamış, sınırları tehdit altında olmayan, Müslüman komşularıyla barışık bir Türkiye, Amerika ve Siyonizm’e bağımlılıktan kurtulmuş bir Türkiye inşasıyla mümkündür. Terörsüz bir Türkiye, terörsüz bir İslam Dünyası, Amerika ve İsrail’in tahakkümünden kurtulmuş bir Türkiye, bir İslam Dünyası olabilmekle mümkündür.

Sadece Türkiye değil, Türkiye’nin komşuları da Amerika ve Siyonist barbarlığın tehdidi altındadır. İran İslam Cumhuriyeti onların saldırı tehdidi altındadır. Pakistan onların saldırı tehdidi altındadır. Lübnan ve Suriye, Yemen doğrudan onların saldırısı altındadır. Arap ülkeleri, Arap alemi saldırı tehdidiyle sindirilmiş durumdadır. O kadar azgınlaşmış ve haddi aşmışlar ki kendileriyle iş birliği yapmayan, boyun eğmeyen, kendileriyle birlikte diğer İslam ülkelerine düşmanlık yapmayan, talan ve sömürüye izin vermeyen her İslam ülkesini düşman ilan edip saldırı altına almaya çalışmaktadırlar.

Barış ve özgürlük, huzur ve bağımsızlık Siyonist rejimle ve Amerika ile hesaplaşmaktan geçer. Bugün kardeşlerimiz direniş cephesi diye bir cephe kurmuşlar. Bu cephenin ana mücadele sahası Filistin’dir, Gazze’dir, işgal topraklarıdır. Filistin’in, Gazze’nin, Kudüs’ün kurtuluş savaşı bütün ümmetin kurtuluş savaşıdır.

Müslümanlar bu kurtuluş savaşını kazanmalıdırlar. Siyonist rejimin yıkılması, çökmesi için birbirleriyle yardımlaşmalıdırlar. Siyonist rejim çökmeden, Amerika’nın elleri kesilmeden İslam dünyası barış ve huzur yüzü görmeyecektir. Terör belasından, iç karışıklıklardan, bölünme tehlikesinden kurtulamayacaktır.

Tavizler, boyun eğmeler, iş birliği, şirin gözükme sevdası İslam ülkelerini Amerika ve Siyonist rejimin şerrinden koruyamayacak, kurtaramayacak, aksine iştahlarını daha da kabartacaktır. Taviz tavizi doğuracak, daha çok iş birliği ve kölelik isteyecek, boyun eğen yönetimleri birer sömürge valiliğine dönüştüreceklerdir.

Yazarlarımız, aydınlarımız, alimlerimiz, bu savaş bizim savaşımız değil gafletine düşmemelidir. Bugün İran İslam Cumhuriyetine, Lübnan’a, Yemen’e dayatılan savaş, tüm taviz ve boyun eğmelere rağmen yarın Türkiye’ye ve diğer İslam topraklarına dayatılacaktır.

Gazze, ümmetin kurtuluş savaşının ilk ve en önemli halkasıdır. Gazze düşmemeli… Tüm gücümüzle Gazze’nin arkasında durmalıyız ve bu varlık savaşını asla gündemimizden düşürmemeliyiz.