İklim değişikliği, çevre sorunları, küresel ısınma,
kuraklık, artan nüfus vs. gibi sorunlar gündeme getirilip yakın zamanda
insanlığın büyük bir “su sorunu” yaşayacağı ve bunun
sonucunda “su savaşları” çıkacağı uyarısını uzmanlar ve bilim
adamları uzun süredir yapıyordu.
Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyayı esir eden
Kovid-19 salgını, üretim ve tedarik zincirine büyük bir darbe vurdu. Dünya üretim,
tedarik ve ticareti henüz toparlanmamışken, 24 Şubat 2022 günü Rusya’nın
Ukrayna’yı işgal etmesi sonrası gıda krizi ve tedariki ile ilgili sıkıntılar
daha güçlü olarak konuşulmaya ve gündem olmaya başladı.
Bir tarım ülkesi ve önemli bir buğday üreticisi olan
Ukrayna, dünyanın en büyük 5'inci buğday ihracatçısı konumunda bulunuyor. Rusya
ve Ukrayna küresel buğday üretiminin yüzde 14'ünü, küresel buğday ihracatının
ise yüzde 29'unu karşılıyor.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması dünyada var olan gıda
krizini daha da derinleştirdi. Geçen hafta BM Genel Sekreteri Guterres, BM
Güvenlik Konseyi brifinginde, Ukrayna ve Rusya'dan buğday ithalatına bel
bağlayan ülkelerin sorun yaşayabileceğine dikkat çekerek, "Mısır,
Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve Yemen dâhil çok sayıda ülke buğdaylarının en az
yarısını Ukrayna veya Rusya'dan ithal ediyor. Gıda, yakıt ve gübre fiyatları
hızla yükseliyor, tedarik zincirlerinde aksaklıklar yaşanıyor" diye
durumun vahametini oraya koydu.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’da, Rusya-Ukrayna savaşı
nedeniyle küresel gıda krizi yaşanacağı uyarısında bulundu.
Küresel gıda üretimi ve tedarikinde önemli rol oynayan Rusya
ve Ukrayna’nın savaşı dolayısıyla bazı ülkeler, iç piyasalarını korumak için
stratejik olarak gördükleri bazı gıda ürünlerinin ihracatını durdurma ya da
kısıtlama yoluna gitti.
Yaşanan pandemi sürecinde bütün dünya aslında temiz su ve
gıda temini sorununun ne kadar önemli ve insanlık için olmazsa olmaz hayati bir
mesele olduğunu geç de olsa anladı. Ülkelerin kendilerini korumak için silah ve
sanayi sektörüne önem verdiği kadar hatta daha fazla gıda konusunu bir “Milli
güvenlik meselesi” olarak görmeleri, bu soruna önemle eğilmeleri ve
gerekirse tarımda “olağanüstü hal” ilan edilmesi gerekir.
Çiftçilerin tarıma teşvik edilmesi yetmez, aynı zamanda,
piyasada fırsatçılık ve stokçuluk yapanlar ile de etkin bir mücadele
yapılmalıdır. Bu kesimlerin hem çiftçinin emeğini sömürmesine hem de vatandaşa
yüksek fiyatla satışına engel olunmalıdır. Her gün bir gıda ürününü piyasadan
çekerek fiyatları yükselten fırsatçılara ivedilikle engel olunmalıdır.
Şimdi gıda ve su konusunda, tüm ülkeler daha ciddi düşünmeye
başladı. Durum böyle devam ederse yakın gelecekte muhtemel bir gıda ve su
savaşı tehlikesi ile insanlık karşılaşabilir. Pandemi sürecinde başka ülkelerin
tıbbi malzemelerine cebren el koyan medeni (!) Avrupa ülkelerini gördük.
Yakında gıda sorununda da aynı manzara ile karşılaşabiliriz.
16 Şubat’ta Batman’da basınla bir araya gelen HÜDA PAR Genel
Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Diğer girdilerde yani hem tohum hem
tarımsal ilaç hem gübre hem de akaryakıt fiyatları bu kadar artmışken çiftçi
gerçekten mahsulünü sattığında giderlerini karşılayabilecek mi diye ciddi ciddi
düşünüyor. Eğer bir tedbir alınmazsa önümüzdeki dönemlerde çiftçilerimizin bir kısmı
toprağını ekip biçmekten vazgeçebilir. Bu da zaten çok yüksek olan gıda
fiyatlarının daha da yükselmesi demektir. Arkasından sosyal patlamaların olması
da beklenen bir şey demek herhalde abartı olmaz.” Uyarısında
bulunmuştu.
Önceki gün AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım bir
toplantıda Rusya ile Ukrayna savaşı üzerinden değerlendirmelerde
bulunarak, "Rusya ve Ukrayna dünyanın tahıl ihtiyacının yüzde
60'ını karşılıyor. Şimdi bunlar yok, bunlar olmayınca ne olacak? Gıda, tarım
ürünleri önemli hale gelecek. Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde
gıdaya erişimde sorunlar yaşanacak. Bunun farkındayız öncü göstergeleri
görüyoruz ve gerekli tedbirleri de hükümetimiz alıyor… Birkaç konuşmamda tarıma
çok dikkat çektim, vatandaşlara dedim ki ekin, deliler gibi ekin, dağı, taşı
ekin. Merak etmeyin devletimiz sizin maliyetlerinizi biliyor, gereken desteği
verecek. Yeter ki siz ekin çünkü artık gıda petrolden de altından da önemli
hale geldi" şeklinde konuştu.
Evet, vaziyet karşısında yapılması gereken tarım
politikalarının gözden geçirilip, dışarıya bağımlı olmadan kendi üretimimizi
kendi kaynaklarımızla sağlamak olmalıdır. Bunun artık stratejik bir hamle
olduğu bilinmeli ve çiftçiler mali hesap yapılmadan desteklenmelidir. Girdi
fiyatlarının artışından dolayı üretim yapmaktan vazgeçen çiftçiler ve
hayvancılıkla uğraşanlar kazanılarak üretime teşvik edilmelidir. Aksi halde çok
büyük krizlerle karşı karşıya kalacağız.
Selam ve dua ile…