28 Şubat 1997'de yapılan post
modern ihanet darbesinin üzerinden tam 24 yıl geçti. İslam’ı ortadan kaldırma
amaçlı İsrail destekli 28 Şubat darbesini planlayan hain klikler, bu sürecin en
az bin yıl süreceğini övünerek söylemişlerdi. 28 Şubat darbesi belki bin yıl
sürmedi, lakin 15 Temmuz ihanet sürecine giden yolum kilometre taşları döşendi
ve yapılan bu kadar mücadeleye rağmen 28 Şubatta alınan kararlar ve o meşum
dönem zihniyeti maalesef halen etkisini devam ettiriyor.
28 Şubat kadroları ve
işbirlikçileri FETÖ’cülerden yıllarca zulüm gören dindar halk ABD ve israil’in
kuklası ve maşası darbecilere karşı, 15 Temmuz gecesi meydanlarda canlarını
ortaya koyarak bu ihanet şebekelerine geçit vermediler.
Türkiye'nin darbelerle
yüzleştiği dönemde 28 Şubat ihanet davası FETÖ marifetiyle kasıtlı bir şekilde
sulandırıldı ve derinlemesine bir soruşturma yapılmadı. Soruşturma askerlerle
sınırlı tutularak, iş dünyası, üniversite ve medya ayağına hiç dokunulmadı. “Darbe
bize karşı yapıldı” diyen dönemin siyasi aktörleri de 28 Şubatçılardan şikâyetçi
olmayarak bu ihanetin içinde yer aldılar.
2013’te başlayan davanın
görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Nisan 2018'de hükmünü, 3 Temmuz
2018'de ise gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, aralarında
dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. Başkanı
Çevik Bir'in de bulunduğu 21 sanığa müebbet hapis cezası verdi. Ancak bu
isimler, yaşları ve sağlık durumları göz önüne alınarak hapse konulmadı. 68
sanık ise beraat etti. 10 sanık hakkındaki dava zaman aşımının dolması, 4 sanık
hakkında ise ölmüş olmaları nedeniyle dava düşürüldü.
Temyize giden dosya, 23.06.2020
tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi, 18 sanığa verilen
müebbet hapis cezasını onadı. (3 kişi daha temyiz sürecinde öldü) 10 sanık
hakkındaki dava zaman aşımı nedeniyle düşürüldü. 28 Şubat ihanetinin baş aktörü İsmail Hakkı Karadayı
dâhil 6 kişi öldüklerinden dava düşürüldü.
“Demokrasiye balans ayarı”
yaptıklarını belirten 28 Şubatçılar zulümlerinde sınır tanımadılar. O süreçte yaşanan
zulümler sayfalara sığmayacak kadar çoktur. Bu süreçte yapılan zulümlerden
etkilenmeyen dindar halktan kimse kalmadı. Okulundan-işinden atılma, işadamlarına
baskı, basın, STK-vakıfların kapatılmasına kadar sürek avından herkes nasibini
aldı. Bu süreçte cezaevlerine atılan mazlumlardan tutun, FETÖ ve JİTEM gibi
kirli yapılar ile işbirlikçileri PKK’nın baskı ve katliamları sonucu özellikle
bölgemizde tam bir kıyım yaşandı. O günleri geride bıraksak ta etkisi halen devam
ediyor.
En önemli sorunlarımızından
biri de; 28 Şubat ve devamı olan 2000 sürecini görmemiş nesillerimize-gençlerimize
o dönemde yapılan zulümleri ayrıntılarıyla anlatmamızın gerekliliğidir. Bu
cümleden; Geçtiğimiz Cumartesi günü akşam Şehitler Kervanı Platformu,
Mustazaflar Cemiyeti ve Rehber TV ortaklığında yapılan “Şubat Ayı Şehadet
Ayı” sosyal medya buluşmasında, o süreçte PKK ve devlet içine çöreklenmiş kirli
yapıların Müslümanlara yönelik yaptıkları zulüm ve katliamlar ayrıntılı olarak dile
getirildi. Platform başkanı Ömer Çelik, o dönemde yaşanan zulümlerden bahsederken;
o dönem sonrası doğan gençlerin Mevlid-i Nebi mitingleri, salon toplantıları ve
büyük mitinglerle büyüdüklerini ve geçmişten beri bölge Müslümanlarının bu
şekilde olduklarını zannettiklerini, yaşanan zulümler ve baskılardan haberdar
olmadıklarını ve bunun anlatılması gerektiğini kaydetti.
Bizlerde bu görüşe katılıyoruz.
Gençlerimize ve nesillerimize yaşadığımız
zulüm ve baskıları anlatmamız elzemdir. ‘Geçmişimizi bilmez isek geleceğimize
güvenle bakamayız’ gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Selam ve dua ile…
28 Şubat 1997'de yapılan post
modern ihanet darbesinin üzerinden tam 24 yıl geçti. İslam’ı ortadan kaldırma
amaçlı İsrail destekli 28 Şubat darbesini planlayan hain klikler, bu sürecin en
az bin yıl süreceğini övünerek söylemişlerdi. 28 Şubat darbesi belki bin yıl
sürmedi, lakin 15 Temmuz ihanet sürecine giden yolum kilometre taşları döşendi
ve yapılan bu kadar mücadeleye rağmen 28 Şubatta alınan kararlar ve o meşum
dönem zihniyeti maalesef halen etkisini devam ettiriyor.
28 Şubat kadroları ve
işbirlikçileri FETÖ’cülerden yıllarca zulüm gören dindar halk ABD ve israil’in
kuklası ve maşası darbecilere karşı, 15 Temmuz gecesi meydanlarda canlarını
ortaya koyarak bu ihanet şebekelerine geçit vermediler.
Türkiye'nin darbelerle
yüzleştiği dönemde 28 Şubat ihanet davası FETÖ marifetiyle kasıtlı bir şekilde
sulandırıldı ve derinlemesine bir soruşturma yapılmadı. Soruşturma askerlerle
sınırlı tutularak, iş dünyası, üniversite ve medya ayağına hiç dokunulmadı. “Darbe
bize karşı yapıldı” diyen dönemin siyasi aktörleri de 28 Şubatçılardan şikâyetçi
olmayarak bu ihanetin içinde yer aldılar.
2013’te başlayan davanın
görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Nisan 2018'de hükmünü, 3 Temmuz
2018'de ise gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme heyeti, aralarında
dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. Başkanı
Çevik Bir'in de bulunduğu 21 sanığa müebbet hapis cezası verdi. Ancak bu
isimler, yaşları ve sağlık durumları göz önüne alınarak hapse konulmadı. 68
sanık ise beraat etti. 10 sanık hakkındaki dava zaman aşımının dolması, 4 sanık
hakkında ise ölmüş olmaları nedeniyle dava düşürüldü.
Temyize giden dosya, 23.06.2020
tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi, 18 sanığa verilen
müebbet hapis cezasını onadı. (3 kişi daha temyiz sürecinde öldü) 10 sanık
hakkındaki dava zaman aşımı nedeniyle düşürüldü. 28 Şubat ihanetinin baş aktörü İsmail Hakkı Karadayı
dâhil 6 kişi öldüklerinden dava düşürüldü.
“Demokrasiye balans ayarı”
yaptıklarını belirten 28 Şubatçılar zulümlerinde sınır tanımadılar. O süreçte yaşanan
zulümler sayfalara sığmayacak kadar çoktur. Bu süreçte yapılan zulümlerden
etkilenmeyen dindar halktan kimse kalmadı. Okulundan-işinden atılma, işadamlarına
baskı, basın, STK-vakıfların kapatılmasına kadar sürek avından herkes nasibini
aldı. Bu süreçte cezaevlerine atılan mazlumlardan tutun, FETÖ ve JİTEM gibi
kirli yapılar ile işbirlikçileri PKK’nın baskı ve katliamları sonucu özellikle
bölgemizde tam bir kıyım yaşandı. O günleri geride bıraksak ta etkisi halen devam
ediyor.
En önemli sorunlarımızından
biri de; 28 Şubat ve devamı olan 2000 sürecini görmemiş nesillerimize-gençlerimize
o dönemde yapılan zulümleri ayrıntılarıyla anlatmamızın gerekliliğidir. Bu
cümleden; Geçtiğimiz Cumartesi günü akşam Şehitler Kervanı Platformu,
Mustazaflar Cemiyeti ve Rehber TV ortaklığında yapılan “Şubat Ayı Şehadet
Ayı” sosyal medya buluşmasında, o süreçte PKK ve devlet içine çöreklenmiş kirli
yapıların Müslümanlara yönelik yaptıkları zulüm ve katliamlar ayrıntılı olarak dile
getirildi. Platform başkanı Ömer Çelik, o dönemde yaşanan zulümlerden bahsederken;
o dönem sonrası doğan gençlerin Mevlid-i Nebi mitingleri, salon toplantıları ve
büyük mitinglerle büyüdüklerini ve geçmişten beri bölge Müslümanlarının bu
şekilde olduklarını zannettiklerini, yaşanan zulümler ve baskılardan haberdar
olmadıklarını ve bunun anlatılması gerektiğini kaydetti.
Bizlerde bu görüşe katılıyoruz.
Gençlerimize ve nesillerimize yaşadığımız
zulüm ve baskıları anlatmamız elzemdir. ‘Geçmişimizi bilmez isek geleceğimize
güvenle bakamayız’ gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Selam ve dua ile…