Kemiyet ve keyfiyet noktasında, keyfiyetimiz istenen
ağırlıkta değil. Müslümanlar olarak kemiyet sahibi olsak da ne yazık ki
keyfiyet sahibi değiliz. Ecdadımızın tekâmül ettiği keyfiyet derecesine
ulaşamadık. Düşmanlar gibi kemiyetimiz arttı; ama keyfiyetimiz düştü. Dünya
üzerinde kemiyet olarak Müslümanlar kadar çoğunlukta hiç bir din ve ideoloji
mensupları yoktur; ama aynı şekilde dünya siyasetinde Müslümanların ağırlıkları
suyun üzerindeki çer çöp kadardır.
Ümmetin ortasında bir 'ur' olan İsrail, İngilizler
tarafından ümmetin ortasına ihraç edildi. Yahudiler, kemiyet noktasında az
olmalarına rağmen keyfiyet olarak çok büyük işler yapıyorlar ne yazık ki. Kukla
devlet başkanlarının da yardımıyla bir avuç yahudi,1.5 milyar Müslümana kafa
tutubiliyor. Tavşan yürekli İsrailin, Aslan yürekli ümmete kafa tutmasının
altında yatan neden ne? Aynı şekilde ümmet coğrafyasında Müslümanların yaşadığı
ülkelerde ülke içinde oranları %90'lara varmasına rağmen Müslümanlar neden
devleti inançlarına göre tanzim edemiyorlar?
Onbin nüfuslu Medine'de Müslümanların sayıları
binbeşyüzü ancak bulmasına rağmen yönetim Müslümanlardaydı. Söz, Müslümanlara
aitti; ama şimdi ki Müslümanların esemesi bile okunmuyor, devletin sisteminde.
Sebep nedir? İşte anayasamız olan Kur'an'ı Kerim güzel bir şekilde cevap
vermiş.
Ey mü’minler! Allah'a ve O’nun Peygamberine itaat
ediniz; birbirinizle uğraşıp çekişmeyiniz; sonra korkaklaşıp kuvvetten düşersiniz;
(şevketiniz ve devletiniz elinizden gider, kâfirlerin ve zalimlerin güdümüne
girersiniz) . Bir de (her türlü zahmet ve musibete) mutlaka sabrediniz, (her
türlü düşman ve tehlike karşısında metanetli hareket ediniz ve gevşeklik
göstermeyiniz) iyi biliniz ki Allah sabredenlerle beraberdir (onlara manevi
destek sağlamaktadır).(Enfal-46)
Bir olamıyoruz. Birliğin yüklediği bazı
sorumluluklardan kaçıp bir ömür ezik yaşıyoruz. Elimizi taşın altına
koyamadığımız için ehli küfür bedenimizi alıyor bizden. Büyük bir hayır için
küçük fedekarlıkları göze alamıyoruz, bunun için her şeyimizi kaybediyoruz.
Birliğin etkileme gücünü Üstad Bediüzzaman bakın ne de güzel tasvir etmiş:
Evet, üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile
ittihad etse, yüz on bir kıymet alır. Dört kere dört ayrı ayrı olsa, on altı
kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksat ve ittifak-ı vazife ile
tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz
kırk dört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi, hakikî sırr-ı ihlâs ile, on
altı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i mâneviyesi dört binden geçtiğine,
pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.
Şimdi de kendi ülkemize gelelim. Herkesin ağzında
sakız olan bir cümleyi size aktaralım: Türkiye'nin %99'u Müslümandır, diyorlar.
Dalga mı geçiyorlar, yoksa atıyorlar mı bilemiyorum? Madem %99'u
Müslüman, o zaman neden bu %99'u, Batı'nın uşakları olan %1'in
emrindedir. Neden hep %1'in dediği oluyor? Kimse %1'e bir şey diyemiyor? Ülkeye
heykel yapmaktan başka hiç bir yatırımları olmayan bu güruhun neden hep dediği
hep oluyor? Ülkde bu %1'lere neden kimse dokunamıyor da her zaman bu %99 kesim
mağdur oluyor, gibi soruları çoğaltabiliriz.
Hani demokrasilerde çoğunluğun dediği olurdu. Bizdeki
diktatör demokratlarda hep azgın azınlığın dediği oluyor.
Son olarak diyoruz ki: Bir olmazsak birer bire yok
olacağız. Birliğin yüklediği sorumluluklara razı olacağız ve %1'in
değiştirilemez dediği sistemi değiştirip herkesin insanca yaşayabileceği İslam'i
sistemi kurmaya çalışacağız inşaallah.
Kemiyet: “miktar, sayı , nicelik.”
Keyfiyet: “kalite, nitelik”