Ben bu satırları yazarken kendimden
utanıyorum. Zamanımı, enerjimi küçük sorunlarla tükettiğim için utanıyorum.
Ümmetin, Âlem-i İslam’ın ölüm kalım savaşının, varlık mücadelesinin, izzetle
var olma davasının yeri göğü kapladığı bir zamanda küçük bahanelerin, çocukça
özürlerin, basit çıkarların arkasına sığınarak bu yüce davaya sırt vermediğim
için utanıyorum. Bağırdığım, çağırdığım, slogan attığım, konuştuğum ama iş
bedel ödemeye gelince, canımla ve malımla destek vermeye gelince bin takla
atarak saklanacak delik aradığım için utanıyorum. Müslüman halkların
mazlumiyetini anlatan belgeselleri, filmleri, marşları izleyip dinlerken gözyaşına
boğulmama rağmen ertesi gün sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi gaflet
denizine dalmayı sürdürdüğüm için utanıyorum.
Ve Müslüman Yemen halkının izzet ve
yüceliği karşısında içine düştüğüm zillet ve zavallılığın büyüklüğü karşısında
utanıyorum.
Evet, Yemen halkı! O aziz halk!
Çocukları açlıktan ölen, anaların gözyaşlarının dinmediği o mazlum halk…
Güzelim vatanları, şehirleri, köyleri birer viraneye, harabeye, mezargaha dönen
o çilekeş halk… Yıllardır emperyalistlerin, onların paralı uşaklarının, Harem-i
Şerif’in hainleri prenslerin, kralların insanlık dışı, vahşi saldırıları,
katliamları altında kısmetlerine sürekli ölüm düştüğü halde İslam’ı, İslam’ın
geleceğini, ümmetin kurtuluşunu kendilerine en büyük dert edinen ayakları
öpülesi halk! Ümmet onları unuttuğu halde ümmet için yürekleri sevgiyle dolup
taşan güzel insanlar!
Canım ona feda olsun, velilerin sultanı
Veysel Karani’nin, İslam’ın ilk şehitleri Yasir ve Sümeyye’nin, Efendimizin
aziz dostu, İslam’ın oğlu Ammar’ın sevgili çocukları!
Bunca acıya, bunca musibete rağmen
Mescid-i Aksa’ya olan sevdaları, Kudüs Davasına olan bağlılıkları göz
yaşartıyor, ağlatıyor. Bu aziz halk kendileri bir lokma ekmeğe muhtaçken kadın
erkek, çoluk çocuk, ellerindekini, avuçlarındakini toplayıp Filistin’e
gönderiyor. Yoksuluz, açız, evsiziz demiyorlar. Kadınlar belki de tek
ziynetleri olan bir iki bileziği, parmaklarındaki yüzükleri çıkarıp
bağışlıyorlar. Çocuklar belki de yılların birikimi olan, aç kaldıkları halde
harcamaya kıyamadıkları, özel hayalleri için sakladıkları paralarını,
kumbaralarındaki paralarını direnişin güçlenmesi için bağışlıyorlar. Hamas’a,
İslami Cihad’a, ümmetin onur ve izzet kaynağı yiğit direniş erlerine katkı
sunuyorlar.
Bu yoksul, bu aç, çocukları açlıktan
ölen bu şerefli halk kısa bir süre içinde Filistin’e gönderilmek için 240 bin
dolar değerinde para toplamış. Yeter ki Kudüs kurtulsun, Mescid-i Aksa’nın gözyaşları
dinsin, ümmetin namus ve izzeti ayaklar altında çiğnenmesin diye!
Biz bu halkın daha nice yüceliklerini
görmüştük, görüyoruz… Mübarek Mevlid-i Nebi günlerinde bu şerefli halk dünyanın
hiçbir yerinde görülmemiş kalabalıklar halinde, milyonlar halinde, başlarına
yağma ihtimali olan füze saldırılarına, bombardımanlara aldırmayarak meydanlara
dökülerek Peygamber sevdalarını, Muhammed Mustafa’ya olan aşklarını
haykırıyorlar…
Onlar ümmetin aziz çocukları, ümmet
onları dualarında bile belki unutmuşken onların yüreği ümmetin sevgi ve
muhabbetiyle çarpıyor. Ümmetin kutsallarının, kutsal mekânlarının kurtuluşu
için keder dolu yüreklerinden göklere dualar yükseliyor.
Şimdi söyle aziz okuyucu, bu izzet, bu
yücelik karşısında ben küçülmeyeyim de kim küçülsün? Ben utanmayayım da kim
utansın? Filistin’in, Kudüs’ün kurtuluşu için belki de üç beş kuruşunu bile
esirgeyen, damak zevki için bile bile siyonistin ürünlerini tüketmeye devam
eden ben utanmayı hak etmeyeceğim de kim edecek?
Hem utanıyorum hem ağlıyorum! Yemen
halkının Kudüs davasına olan sevdası ağlatıyor beni!