İran İslam Cumhuriyeti, iki yıldır Gazze ve Filistin’de yaşanan korkunç soykırım, Lübnan ve Suriye’nin vahşice bombalanması karşısında büyük bir zillete ve ümitsizliğe düşmüş İslam ümmetinin tekrar yüzünü güldürdü. İslam ümmetine, mazlum halklara umut ve cesaret aşıladı. Ümmet sevinç içinde…
Ne Siyonist rejim ne Amerika ne Batı dünyası ne İslam ülkeleri ne de Müslüman halklar, İran İslam Cumhuriyetinden böyle bir karşılık, böyle bir misilleme, böyle bir kararlılık beklemiyordu. Siyonist cephe ve onun algı operasyonlarının etkisinde kalmış olan dünya, İran İslam Cumhuriyetinin stratejik sabrını yanlış anladılar. Bunu İran İslam Cumhuriyetinin zayıflığına ve korkaklığına verdiler. Savaşın daha dördüncü gününde Amerika ve Avrupa’dan yardım dilenen, İran’ı durdurmalarını isteyen Siyonist rejim böyle bir karşılık göreceğini bilseydi asla o alçak saldırıyı yapmazdı. Yapmaya cesaret edemezdi.
Yahudi sermayesi kontrolündeki yabancı ve yerli medya organlarının, televizyon kanallarının, sosyal medya hesaplarının algı operasyonlarına, iğrenç yorumlarına, İran İslam Cumhuriyetinin destansı direnişini örtme ve gizleme çabalarına aldırmayın. Siyonist rejim, kuruluşundan bu yana en ölümcül darbelerini alıyor ve örümcek ağı gibi çöküyor. İşgal altındaki şehirler cehennemi yaşıyor. İran, alçak Siyonistlerin Gazze’ye yaşattıklarını onlara yaşatıyor.
Bu İran’ın değil, ümmetin zaferidir! İran’ın değil ümmetin savaşıdır! İran İslam Cumhuriyeti, İslam ümmetinin aziz bir evladıdır ve İslam ümmetinin ileri karakolu olarak İslam ümmeti adına savaşıyor. Ne İran sadece İran’dır ne de israil sadece israildir… Nasıl ki Siyonist rejim Amerika’nın ve Batı dünyasının ileri karakoludur; Batı dünyasının hesabına, Batı dünyasının çıkarlarını korumak için İslam dünyasıyla savaşıyor, Müslüman halkları kan ve gözyaşına boğuyor; bugün aynı şekilde İran İslam Cumhuriyeti de İslam Dünyasının bir ileri karakolu olarak Batı dünyasının ön cephesi olan Siyonist rejimle savaşıp ona ölümcül darbeler vuruyor.
Bugün İran İslam Cumhuriyeti, İslam ümmeti için bir okçular tepesidir! Bu tepe düşmemeli, düşmanın eline geçmemeli… Allah muhafaza eğer öyle bir şey olursa ümmetin yeni Uhud’lar yaşaması işten bile değildir. Müslümanlar, Müslüman halklar, milliyeti ve mezhebi ne olursa olsun tüm İslam dünyası bu bilinçle hareket etmelidir.
Elhamdülillah bu bilinç İslam Dünyası ve Müslüman halklar arasında yayılıyor! Pakistan’ın yiğitçe duruşu ve açıklamaları, yine Afganistan İslam Emirliğinin gerekirse İran İslam Cumhuriyetinin yanında savaşa katılabileceğini ilan etmesi ümmeti sevinç ve ümide boğuyor, coşkusunu, zafere olan inancını artırıyor.
Türkiye’nin Müslüman halkı aynı duruşu, aynı tavrı kendi ülkesinden de bekliyor. Türkiye de İslam ümmetinin en azgın düşmanı olan Siyonist rejim karşısında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almalıdır. Siyonist rejimle her türlü ilişki ve irtibatı kesmeli, ticaret sona erdirmeli, Kürecik ve İncirlik başta olmak üzere Siyonistlerin hizmetinde olan şeytani üsleri, fitne yuvalarını kapatmalıdır.
Elbette büyük bedeller ödenecek, en azizler şehit verilecek, büyük ihanetler ve komplolarla karşı karşıya kalınacak, belki de toplu kıyım ve katliamlar yaşanacak… Ama hiçbir zafer bedelsiz olmaz…
Kesinlikle zafer ümmetin olacak… İran İslam Cumhuriyetinin arkasında durmalı ve bu tarihi fırsatı değerlendirerek habis Siyonist rejimi tarihin karanlığına gömmeli aziz İslam ümmeti…