Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasulüne
olsun.
Geçen hafta “Filistin’i Migrenin Say” başlıklı bir yazı
yazmaya niyetimiz vardı; yazmak nasip olmadı. Bir hafta içinde bir yazı bu
kadar mı değer kaybeder, gündem bu kadar mı kötüye gider?
O yazının ana fikri şu olacaktı: “İnsan nasıl ki migreni
tutunca onu görmezden gelemez ve uykusunda bile rahatsız olursa, Filistin’in
durumu da bizi öyle rahatsız etmeli…” Ancak görüyoruz ki Filistin, bırakın unutulmayı,
her an kendisi için kahrolunacak bir yer haline gelmiş. Migren olmaktan çıkmış,
kangrene dönüşmüş.
Çocukların bomba yiyip yemek yiyemediği, bombanın çok,
gıdanın yok olduğu yerdir Filistin. Sığınakların bile sığınmaya muhtaç olduğu
yerdir Gazze. Ve sığınılan yerin mezar olduğu, sınır kapısından mazlumlara bir
yudum su bile geçmeyen ancak zalimin hesabına her türlü nimetin ulaştığı yerdir
Refah.
Bir de devekuşlarının yaşadığı beldeler var tabii. Başını
kariyer, eğitim ve sair kumlara gömmüş, kendi çalışmalarından başka her şeye
kör olanların beldesi. Bunun için belli bir ülkeye gerek yok. Her ülkeden bir
araya gelebilecek bir zihniyettir bunlar.
Başka bir grup insan da İslami STK’lar. Bundan 3 ay kadar
önce Türkiye geneli eş zamanlı yürüyüşler olurken bu yürüyüşlerden birinin
sonunda mikrofonu alan yetkili şahıs “Bundan sonraki etkinliklerimiz devleti
harekete geçirmeye yönelik olacak.” Dedi. Sonra ne oldu peki? Koca bir HİÇ!
Cidden hiç. O günden sonra o yürüyüşler de olmadı. Neden acaba!!!
Ne için susuyorsunuz? Nereye kadar susacaksınız? Ne zamana
kadar ‘sus pus ölüler’ olmaya devam edeceksiniz? Onların ‘büyük ölümlerini’ de
gördük. Şeyh Ahmet Yasin’in bu öngörüsünden dışarı çıkmaya da hiç niyetiniz yok
mu? Şeyh, “Yakında bizim büyük ölümlerimizi göreceksiniz.” derken biz bunu hep
kariyer büyüklüğü olarak düşünmüş ve Filistin’de büyük insanların öleceğinden
bahsettiğini sanmıştık. Meğerse büyük büyük kitlelerin katledilmesinden ve
kalbi ölmüş büyük kitlelerin sus pus oturmasından bahsediyormuş.
Peki ya devlet yetkisizleri! “Ticareti kestik ya işte, daha
ne yapalım?” aymazlığından tahminen ne zaman kurtulursunuz? Ne zamana kadar
yapmadıklarınız değil de yaptıklarınızla, icraatlarınızla bize kendinizi
ispatlamaya çalışırsınız? Çocukça ve kafa karıştıran tweetlerle halkı oyalamayı
tahminen ne zaman bırakırsınız? Nasıl bir uyuşmuşluk içindesiniz? Yoksa
bitkisel hayata mı girdiniz?
Filistin dev bir hapishane ve oradakileri Allah kurtarsın.
Rabbim sonumuzu hayreylesin. Mazlumların kurtulacağı günler yakındır. Rabbim
-hak etmesek de- o günleri görmeyi bizlere de nasip etsin. Kassam’ın silahı
keskin, atışı isabetli, biri bin olsun. Allah’ın kadın ve erkek askerlerine
ebeden ve daimen selam olsun!