Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne
olsun.
Kendinizi sık sık yorgun mu hissediyorsunuz? Sabahları
uyandığınızda gece boyu beşik sallamış insan yorgunluğu oluyor mu üzerinizde?
Olmuyorsa da gün içinde çok çabuk mu yoruluyorsunuz?
Yorucu işler yapmamanıza rağmen başınıza yorgunluktan olmuş
tarzı ağrılar giriyor mu? Kendinizden biraz dışarı çıkıp insanları gözlemleyin.
Ne kadar da yorgunlar öyle değil mi? İş yerlerinde yorgun bakışlar… Toplu
taşıma araçlarında bezgin suratlar… Çocuğuna tahammül edemeyen anneler ve
karısına tahammül edemeyen eşler…
Sahi nedir bizi böyle yoran? İnsanlar mı? Olaylar mı? Yaşam
mı? Hayat pahalılığı mı? Hayat pahalılığı deseniz, zenginlerin dinç olması
lazım ama en yorgun görünenler onlar. Olaylar ve yaşam bizi yoruyor diyorsanız,
Gazze’de yaşananlar karşısında o insanların metanetine bakın. Bu kadar
yorgunluk sizce normal mi?
Bu kardeşinize sorarsanız bizi yaptıklarımız değil
yapmadıklarımız yoruyor. Nedir ki yapmadıklarımız? Hem bir işi yapmadan nasıl
yorulabiliriz ki? Yapmadığımız işler bizim sırtımıza yük oluyor. Görevimiz
olduğu halde ertelediğimiz işler… Nasıl ki derslerine düzenli çalışmayan bir
öğrenci sınav yaklaştığında sıkışırsa biz de hayatta böyle sıkışıyoruz.
“İyi de vaktimiz olsa neden işlerimizi yapmayalım ki?”
dediğinizi duyar gibiyim. Yap-mı-yo-ruz. Boş şeylere harcadığımız vakti
işlerimiz için kullansak ne iş kalır ne yorgunluk… Sadece maddi şeyler de
değil, manevi işleri de erteliyoruz. Bunların en önemlisi duadır. Rasulullah’ın
(sallallahu aleyhi vesellem) dua günlüğüne baktığımızda hemen her kötülükten
Allah’a sığındığını görüyoruz. İnsanların en çalışkanı olmasına rağmen
tembellikten Allah’a sığınmış. Peki, biz ne yapıyoruz? Bu duaları hayatımıza
taşıyor muyuz?
Gerek İslami gerekse günlük işler konusunda birilerinin
yapmadığı işler hep fedakâr insanların üzerine kalıyor. Bir evde iş bilen ve
uysal kız evin bütün işini yaparken diğeri oturup keyfine bakıyorsa, zamanla
çalışkan olan haddinden fazla yoruluyor. Diğer tür bütün işler de buna kıyas
edilebilir.
Birisi en basit bir hizmete bile -ucunda cenneti kazanma
ihtimali olmasına rağmen- ölgün ölgün gidiyor ya da kendisi gitmeyip başkasına
devrediyorken, bir başkasını nereye baksanız orada görüyorsunuz. Hemen her işe koşuyor,
her işi yapıyor. Evet, her işten sevap alıyor ama bir zaman sonra maddi manevi
yorgunluk yaşıyor.
Bu hususta kısaca tavsiyelerimiz: Bir hikâyeden özetle, odun
da kırın ama baltayı bilemeye de vakit ayırın. Her şeye yetişmeye çalışmak
yerine Rasûlullah’ın (aleyhissalatu vesselam) yaptığı üzere, dinlendiğiniz
Hira’larınız olsun. Yapabileceğiniz her işe kendinizi paralarcasına koşturmak
yerine, en önemlilerinden birkaç işiniz olsun. Kalan zamanı da zaten boş
geçirmez o sürede kendinizi yetiştirirsiniz.
Sosyal medya, internette gezinmek, video izlemek sizi odun
kırmaktan, dağ bayır gezmekten daha çok yorar. Bu konuda da farkındalığınız
olsun. Vesselam.