Şu bir gerçek ki Medya,
toplumların anlam dünyasını belirli bir ideoloji çerçevesinde düzenleme
yeteneğine sahip durumdadır. Gerçeklerin medya üzerinden manipüle edilmesi veya
maskelenmesi, zaman zaman gerçeğin bilinmemesinden daha tehlikeli bir hal
almıştır. Medyada yer alanlar kadar, göz ardı edilenler de yalanın
yaygınlaşmasına vesiledir.
Son günlerde Suriyeliler
üzerinden bir algı furyası başlatıldı. Sanki tüm Suriyeliler suç makinasıymış
gibi bir algı topluma empoze etmeye çalıştılar. Bu algıyla da onları savaşın
kucağı olan Suriye’ye göndermeye çalışıyorlar. Oysa bu algıyı yapanlara sormak
lazım: Her gün yüzlerce olay ve hadiseye konu olan bizim vatandaşlara ne
diyeceksiniz? Annelerini, babalarını boğazlayacak kadar vahşileşen vatandaşlarımıza
ne diyeceksiniz. Bunlar üzerinden tüm Türkiye vatandaşlarını suçlama cehaletine
düşülebilir mi?
Aynı şekilde bazı İslam
düşmanı kişi, kurum ve kuruluşlar Sosyal Medya üzerinden, Müslüman hanımların
çarşafına karşı bir linç kampanyası başlatmışlardır. Son günlerde Adana, Bursa
ve G Antep olmak üzere bu yönde haberler okuyoruz. Diğer taraftan bu
haberleri sosyal medya üzerinden gündeme taşımak isteyen birçok hesap ortaya
çıktı. Neymiş? Çarşaflı bayanlar organ mafyası için çocuk kaçırıyorlar. Bu gibi
yalan yanlış haberlerle algı oluşturup, Kur’an’da Yüce Allah’ın bir emri
olan tesettürü itibarsızlaştırmak istiyorlar. Aynı zamanda çarşaflı bayanları
hedef haline getiriyorlar. Nitekim birkaç gün önce Gaziantep’te çarşaflı olduğu
için saldırıya uğrayan Suriye uyruklu 70 yaşındaki Leyla Muhammed isimli bir
bacımız, uyuşturucu ve hırsızlıktan çok sayıda suç kaydı olan bir sokak
serserisi tarafından darp edildi. Algılar her ne kadar geçici olsa da
zihinlerde kalıcı izler bırakıyor.
Sosyal medya üzerinden
çarşafa ve çarşaflı bacılarımıza şeytani bir planla isnat edilen bu tür
provokatif haberler yeni değildir. Hatırlanacağı üzere daha önce de aynı
meşrepten beslenen köhnemiş zihniyet, Şırnak'ın Silopi ilçesinde "Kadına
Şiddete Hayır" eyleminde çarşaf giydirilen ve zincirlenen kadınları
erkeklerin kölesi gibi göstermişti. Hızını alamayan bu zihniyet
“Namus toplumsal bir kâbustur” sloganlarını atıyordu… Kuşbakışı bu
köhnemiş zihniyetçilerin yaptığına bakıldığında; toplumda bir algı oluşturmak
ve Müslüman toplumun değerlerini itibarsızlaştırma girişimidir.
Aslında bu kişilerin
korkuları çarşafın sembollüğüdür. Bu sembolün Allah’ın emrini
hatırlatmasıdır. Lakin çarşaf ve diğer tesettür giysileriyle örtünen bayanların
görselliği, Allah’ı hatırlatan işaret levhalarıdır. Çarşafa bürünen kadınların
simgesi, Allah’ın yeryüzünde çizdiği çizgilerdir. Bundan dolayıdır ki bu
levhaların korkusuyla yaşayan köhnemiş zihniyet, her türlü şeytanlığı yapıyor.
Özellikle medya üzerinden İslami simge ve değerleri hedef göstererek şeytani
algılarla toplumun anlam dünyasını değiştirme gayreti içindedirler.
Sonuç olarak; tüm
Müslümanlar bu zihniyete karşı uyanık olmak ve ona tavır belirlemek
durumundadır. Bunların algıları ve tuzakları örümceğin tuzağı gibidir. Bir
üfürükte dağılıp gideceklerdir. Zira balçık güneşi kapatmaz ve tarih
göstermiştir ki kim İslam'a ve Müslümanlara karşı cephe almışsa kaybetmiştir.
Bugün de bu köhnemiş zihniyet, şeytani algılarında kaybolacak ve bu algılarda
boğulacaklardır.