Allah’u Teala’ya hamdolsun ki
Ramazan-ı Şerif’e kavuşmuş bulunmaktayız. Bu vesile ile kardeşlerimize,
ramazanla ilgili -âlimlerden derlediğimiz- bazı hatırlatmalarda bulunmak
istiyoruz.
1-Öncelikle Ramazan Ayı,
teravih namazı ile başlar, iftarla biter. Tüm kardeşlerimiz bir teravihlerini
bile kaçırmasınlar. 20'şer rekat teravihlerimizi, camide cemaatle beraber,
muntazam bir şekilde kılalım.
2-Sahura mutlaka kalkalım ve
kalktığımız zaman da hemen abdest alıp iki rekat Teheccüd namazı kılalım. Bunu
ihmal etmeyelim. Milletimizin başından bu felaketlerin kalkmasını, ülkemizin
huzur ve refaha kavuşmasını, içimizdeki salihlerin bizi yönetmesini; zalim ve
kafir, münafıkların şerrinden bütün insanların Allah tarafından korunmasını,
rabbimizden talep edelim.
3-Seher cüzlerine mutlaka
gidelim. İşimiz ne kadar ağır olursa olsun ne kadar erken kalkarsak kalkalım,
camiye gidip seher cüzlerini takip edip sabah namazını camide cemaatle kılmayı
ihmal etmeyelim.
4-Mümkünse evde çoluk
çocuğumuzla beraber her gün bir cüz Kur’an okuyup Ramazan boyunca bir hatim de
evimizde indirelim. Kur'an okuması zayıf olan kardeşlerimiz, televizyondan veya
internet üzerinden cüz dinleyerek evlerinde Kur'an sesinin yükselmesini
sağlasınlar.
5-Resulullah Aleyhisselatu
Vesselam'ın hayatını anlatan bir kitabı okuyarak ya da internetteki videoları
dinleyerek peygamberimizle ilgili çekilmiş filmleri izleyerek o mübarek hayatı;
siyeri, sireti tekrardan Ramazanda hatırlayalım.
6-Malumunuz 11 ilimizi
etkileyen çok büyük bir deprem felaketiyle karşılaştık. Umut Kervanı,
kardeş vakıflarla beraber; İHO Ebrar, Yetim Eli, Yetimler Vakfı, deprem
bölgesinde ciddi anlamda aş evleri kurmuş; 100 bine yakın insana yemek veriyor
ve bu sayıyı artırmak istiyor. Her gün ayrı bir öğün ayrı bir menü ile
depremzedelere ikramda bulunuluyor. Bu yüzden de külfeti çok oluyor. Bu vesile
ile zekâtlarımızı, sadakalarımızı, fitrelerimizi Umut Kervanı
Vakfı gibi hayır kurumlarına verelim. Depremzedelere ulaştırsınlar
inşallah. Geçen gün bir arkadaş 4000 tane ekmek alıp deprem bölgesine götürmüş,
dağıtmak istemiş. Dağıtamamış, ekmeklerin hepsi elinde kalmış. Yani kafamıza
göre bireysel yardımlara girişmeyelim, amacına da ulaşmıyor; emeğimiz, paramız
zayi oluyor. Bu vesile ile çevremizdeki tüm tanıdıklarımızı, Umut
Kervanı’na yönlendirelim. Yardım çalışmalarına, zekât çalışmalarına, fitre
çalışmalarına ağırlık verelim. Zenginlere zekât vermeleri gerektiğini
hatırlatalım. Bu hatırlatmayı yaparken de utanmayalım, üşenmeyelim.
7-Depremzedelere mutlaka
taziye ziyaretinde bulunalım. Onları ihmal etmeyelim. Umut Kervanı
Vakfı gibi güvenilir vakıflar aracılığıyla depremzedelere fiziksel anlamda
insan gücüne de ihtiyaç var. Ramazan'ı Şerif'te bu daha çok hissedilecek.
Bu vesile ile imkânı olan kardeşlerimiz, Umut Kervanı Vakfı aracılığıyla
deprem bölgesinde, depremzedelere yardıma gitmeye devam edelim.
8-Bu Ramazan'ı Şerif'te
Resulullah'ın da şiddetli tavsiyesi ile evimizde mutlaka yemek yedirelim. Bakın
altını çizdiğimiz kelime "evimizde". Komşulardan, yakın
akrabalardan başlayarak hocalarımızı, talebelerimizi, bizim üzerimizde emeği ve
hakkı olan insanları; iftar yemeğine çağırarak onore edelim. Bir oruçluya iftar
yedirmenin sevabı çoktur. Tüm imkânımızı lüks, şatafatlı bir iftar yemeğine
vermektense vasat sofralar hazırlayarak daha çok insana iftar yemeği yedirelim.
Peygamberimiz, yarım hurma ile dahi olsa, bir soğuk suyla olsa, bir yudum sütle
olsa diye tavsiyelerde bulunmuş. Biz de iftar yemeği vermekten, bir pilav bir
soğanla dahi olsa soframızı sevdiklerimize açmaktan ar etmeyelim.
9-Geçmiş yıllarda HÜDA
PAR'ın gençlik kollarını, başta İstanbul'un trafiğinin yoğun olduğu yerlerde ve
diğer birçok ilimizde, trafiğin yoğunlaştığı yerlerde, ezan vakti; hurma ve su
dağıtırken gördük. HÜDA PAR’ın gençliğini geçen yıllarda tebrik etmiştik.
İnşallah bu tür çalışmalar başta HÜDA PAR olmak üzere İslami Sivil
Toplum kuruluşları, Müslüman gençler, trafikte kalan vatandaşlarımızın
oruçlarını açabilmeleri için yardımcı olmaya devam edeceklerini ümit ediyoruz.
Bu tür hayırlı çalışmalara da imkanı olan genç kardeşlerimiz katılsınlar.
10-Başta belediyeler olmak
üzere Ramazan Şenlikleri diyerekten şarkıcıları, türkücüleri
çağırmalarına, vatandaşımızın ifsad edilmesine, izin vermemeliyiz. Ramazan
demek maneviyat demektir, ibadet demektir, Allah'a kulluk etmek demektir.
Ramazan Şenlikleri düzenlense bile İslam kültürüne, örf ve adetlerine göre
düzenlenmelidir. İslami şahsiyetler bu programları icra etmelidir.
11-Son olarak, Ramazan
Ayı boyunca diyelim ki:
Allah'ım! Bu ayı sana ibadet
etmemizle doldur; vakitlerini sana itaat etmemizle süsle; gündüzlerinde oruç
tutmaya, gecelerinde namaz kılıp dua etmeye, bağışlanmak için ağlayıp sızlamaya
muvaffak et bizi; gündüzleri gafletimize, geceleri kusur ettiğimize tanık
olmasın.