Rahmet,
bereket ve hayırlarla dolu mübarek ramazan ayına inşallah pazartesiyi salıya
bağlayan gece girmiş olacağız.
Böyle
değerli bir ayı, suni gündemlere veya kapitalistlerin reklamlarına kurban
etmeyelim. Bu ayda siyasilerin ilkesiz, seviyesiz atışmalarından da uzak
tutalım kendimizi. Onların o danışıklı dövüşlü kirli politikalarını mübarek
Ramazan ayımıza bulaştırmayalım.
Ramazan
ayında sosyal mesafemize dikkat edelim. Bizi Ramazanın manevi ikliminden
uzaklaştıracak her şeyle aramıza sosyal mesafe bırakalım. Sadece maddi virüsü
değil, manevi virüslere de dikkat edelim. Şeytanlar bağlıdır diye rahat hareket
etmeyelim. İnsi şeytanlara dikkat edelim. Özellikle TV'lerdeki virüslere dikkat
etmemiz lazım. Evlerimizde görmek istemediğimiz hal ve hareketleri
ekranlarımıza yansıtmayalım.
Dini
gün ve bayramların içini boşaltmak için kapitalist sistem, her Ramazan olduğu
gibi bu Ramazanda da ekranları işgal etmeye çalışıyor.
Kapitalist
sistemin inancı ve ilkesi yoktur. Tek hedefi paradır. Para için
yapamayacağı kötülük yoktur. Kapitalist sistem her şartı kendine
göre düzenlemeye çalışıyor. Onun kutsalı olmadığı için bukalemun gibi her renge
girebiliyor. Her kesimin kutsalı içinde kendine yer edinmeye çalışıyor. Bir
bakmışsın Hristiyanların yılbaşını kullanarak milleti sömürmeye başlamış, bir
de bakmışsın ki kadın hakları ve özgürlük adı altında kadınları sömürmüş.
Onları, kozmetik ürünlere yönlendirerek, modayı takip ettirerek sömürüyor. Bir
de bakarsın Müslümanın Ramazan ayında kendine yer edinmiş. Her Ramazan da
olduğu gibi bu Ramazan'a girmeye çalıştığımız günlerde bile yine bu kapitalist
sistemin bekçileri ekranlarda boy boy A'dan Z'ye kadar her konudan reklamlar
yapmaya çalışıyor ve çalışacaklar. Tabi yaptıkları reklamların çoğu mide
üzerinedir. Sanki Ramazan ayı yemek yeme ayıymış. Ramazan sofraların
vazgeçilmezi, diye kolayı reklam yapıyorlar. Ya da Ramazan ayını sanat
etkinliği adı altında şenliklere kurban ediyorlar. Bazen de Ramazan
menüleri üzerinde ekranları dolduruyorlar. Şunu yeseniz bilmem kaç saat tok
kalırsınız veya şunu yerseniz kilo alırsınız, diye bol bol konuşuyorlar. Ha
konuşmasınlar mı, sağlık ile ilgili bir şey varsa konuşsunlar. Ama sağlık adı
altında her şeyi yemek üstüne programlayacak şekilde her yeri işgal
etmesinler. Ramazanın maneviyatını gölgede bırakacak ve gündemi işgal edecek
şekilde halkın dikkatini mideye çekmesinler.
Ramazan
ayı maneviyat ayıdır. Yemek menülerin peş peşe ekranlarda boy boy gösterildiği
ay değildir. Ramazan orucu mideyle değil, manevi değerlerle tutulur. Bu
değerlere yatırım yaparsanız bu kadar israfa ve reklama gerek kalmaz. Ramazan
ayı, midenin biraz da olsa diğer aylara nazaran dinlendiği aydır. Mide yerine
maneviyata yüklenmek gerek. Programlarımızın içine maneviyat geliştirici
menüler bırakalım. Ruhu doyurmaya çalışalım. Nice durumu iyi olan insanlar oruç
tutmazken, nice fakirler ise yiyecek doğru dürüst bir lokma ekmek bulamazken
bile oruç tutuyorlar. Mesele imkan işi değil, iman işidir. O zaman bu ayda
yemeğe değil inancı kuvvetlendirecek programlar yapmamız lazım.
Rahmet,
mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan ayını mideye kurban etmeyelim.
Ramazanda
nasıl bir program yapalım diyorsanız; Bu noktada Kur’an Nesli
Platformu'nun bir takım tavsiyeleri vardır. Onları yerine getirmek inşaallah
güzel bir Ramazan ayı geçirmemiz için yeterli olacaktır. Ramazanı,
Ramazanca yaşamak duasıyla.