Yeni bir çözüm süreci mi, yoksa yeni bir İmralı süreci mi? Hatırlanacağı üzere 2013-2015 “Çözüm Süreci” iki taraflı ve Kürt haklarının da konuşulduğu bir zeminde karşılıklı anlaşmalarla sürdürülmeye çalışılıyordu. Bugün sürdürülen süreç ise sadece silah bırakmaya endeksli ve “Öcalan” bazlı kazanımlar üzerinden sürdürülüyor. Görünen o ki, İmralı’daki Abdullah Öcalan, kendisine şahsi bazı hakların verilmesi ve yeni bir statü karşılığında devletle anlaşmıştır. Peki, bu durumda Kandil’in tavrı ne olur?
Bir önceki çözüm sürecinde Abdullah Öcalan yine “Silah bırakma” kararını kamuoyuyla paylaşmıştı. Fakat Kandil’den gelen açıklamada, “Abdullah Öcalan’ın akli melekelerinin yerinde olmadığını, dolayısıyla yaptığı açıklamanın kendilerini bağlamayacağını” söylemişti. Peki, Kandil, bugün aynı şeyi söyler mi? Hiç sanmıyorum. Çünkü bugünkü şartlar ve bir önceki çözüm sürecindeki şartlar yüzde yüz farklıdır. Bugün ile o gün arasındaki fark nedir?
Birincisi; PKK’nın, yeni sanayi teknolojisi karşısında dağlarda hayat mücadelesi verme potansiyelleri bitmiştir. Eylem yapma kapasiteleri ise tamamıyla kalmamıştır. Çünkü sürekli tepelerinde İHA ve SİHA’lar gezmektedir. Özellikle son “Pençe Kilit” operasyonuyla PKK’nın aktif olduğu dağ alanları tamamıyla daralmıştır. Bu da Kandil’in elini çok daha zayıflatıyor ve silah bırakma olasılığını artırıyor.
İkincisi; PKK/PYD’nin yıllardır umut bağladığı ve elinde bulundurduğu Suriye’nin doğusudur. Esad’ın devrilmesiyle birlikte, Türkiye’nin desteğini arkasına alan SMO, PYD’nin elinde bulunan alanlara operasyon düzenledi. Münbiç ve Deyrizor’dan anlaşıldı ki PYD’nin mukavemet etme şansı yoktur. Bu durum, PKK/PYD unsurlarını tamamıyla umutsuzluğa sürüklemiş ve onları silah bırakmaya zorluyor.
Üçüncüsü; Kandil, Öcalan ve PYD’nin anlaşmamasıdır. Aralarında üç başlılığın olması ve her birinin ajandasında farklı hesapların olması aralarındaki güveni de bitirmiştir. Bu güvensizlik hem onları zayıflatmış hem de silah bırakmaya zemin hazırlamıştır.
Dördüncüsü; Türkiye ve ABD, PYD/PKK’nın tasfiyesi konusunda anlaşmış gözüküyor. Çünkü yeni denklemde Suriye’de oluşan tablo, ABD’nin de hesabına geliyor. Özellikle Suriye’de, Rusya ve İran’ın ayağının kesilmesi ve bu durumun oluşmasında Türkiye’nin önemli bir figür olması PYD’nin tasfiyesi konusunda bir anlaşmayı doğurmuştur. Bu durumu yakından takip eden PKK/PYD/YPG, silah bırakmanın tek çare olduğunu görüyor.
Bütün bunlar, PKK/PYD’nin silah bırakma olasılığını artırıyor. Türkiye’nin iç kamuoyunda DEM Parti, başta MHP olmak üzere siyasi partileri ziyaret ederek gündem oluşturuyor. Bu ziyaretlerden sonra tekrar İmralı’ya gidilecek. Kuvvetli bir ihtimal Abdullah Öcalan, silah bırakma çağrısını yapacaktır… Neye karşılık derseniz, kocaman bir soru işareti buraya bırakabilirim.
Sonuç olarak; Devlet, İmralı’da pazarlıkları sürdürürken ajandasında Kürt haklarıyla ilgili bir çözümden söz edilemez. Zaten iki tarafın açıklamalarına bakıldığında da böyle bir pazarlığın olmadığı görülüyor. Dolayısıyla Kürt haklarıyla ilgili yeni bir açılım değil, sadece silah bırakmayla ilgili yeni bir süreçtir. Bu süreç içerisinde yeni konjonktüre bakıldığında da PKK/PYD’nin silah bırakma olasılığı çok daha yüksektir.