Gündeme şöyle bir göz atayım
derken, karşıma çıkan haber beni derinden müteessir eyledi...
Ne oldu da bu toplum bu
denli hayâdan koptu...
Sözüm ona sözde belediyecilik
kisvesi adı altında, toplumu hayâsızca gösterilerle ifsat etmeye çalışanlar, bu
topluma hizmet değil, en büyük ihaneti yapıyorlar. Evet, bu toplumun, milli ve
manevi değerlerini hiçe saymak, alaya almak, bu topluma karşı açılan ciddi bir
savaştır. Aile kalemize dört taraftan saldıran insî ve cinnî şeytanlar, bu kez
ellerini ve dillerini en mahrem alanlarımıza uzattılar. Bu hayâsız ve
fütursuzca gösteriler karşısında lal kesilen yetkililer, unutmamalıdırlar ki bu
ateş bir gün hepimizi saracak.
“Bana değmeyen yılan bin
yaşasın” misali, yapılan bu yalan yanlış, nahoş şeylere göz yumdukça, toplum
her gün biraz daha bozulacak, bu çirkeflikler içerisinde belki bir gün
evlatlarımız dahi, boğulacaktır. Mahfizna! Zira toplumların bozulup ifsad
olmasının, onları hayattan koparan en büyük sebep, hayâsızlıktır.
Fuhşun, zinanın ayyuka
çıkmasının, nesillerimizin her gün biraz daha bozulmalarının en büyük sebebi
hayâsızlıktır. Toplum bu denli bozulmuş, ıslah projeleri üretilip, bu gençliği ıslah
etmemiz gerekirken, maalesef bu nesli nasıl bozabiliriz projelerine imza
atılıyor.
Hem de bu milletin
vergileriyle, ifsad projeleri hazırlanıp, hizmet kisvesi adı altında millete
sunuluyor.
Tabii bunu yapanlar bunu
bilinçli bir şekilde yaparak, önce ailelerden başlayarak tüm toplumu bozma,
ifsad etme peşindeler. Peki ya, bu projelere imzalarını atan yetkililer, böyle
hayâsızca gösterileri seyreden aileler, akıllarını kiraya mı verdiler ki böyle
edep ve adaba aykırı bir gösteriyi çocuklarıyla beraber izleyip,
onaylıyorlar.
Gelin kardeşler! Artık uyanıp
Rabbimizin şu emrine kulak verelim.
“Ey İman edenler!
Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz.
“(Tahrim S. 6.)
Sadece aileler değil, tüm
yetkili ve etkili herkes bu ayete kulak vermeli.
Ayrıca Hükümet yetkililerine
de bu konuda önemli görevler düşmekte. Özellikle insanların milli ve manevi
değerlerine hakaret eden, toplumsal ifsada sebebiyet veren, hiç bir program,
etkinlik, organize, gösteri, vb. şeylere asla izin verilmemeli, bu konuda
yapılanlara da caydırıcı cezalar kesilmelidir.
Zira şu asla unutulmamalıdır
ki, sağlıklı devletlerin oluşması için, sağlıklı bir toplumun inşası şarttır.
Hakeza devletleri ayakta tutan toplumlardır. Toplum bozulursa, devlet de millet
de bozulmaya mahkumdur.
Küfür boş durmuyor, bir
taraftan, mukaddes kitabımıza, bir taraftan mukaddes değerlerimize
saldırıyorlar.
Tüm bu olanlara sadece,
sosyal medyada attığımız bir tivit ya da miting alanında toplanıp, tepki
vermek, yetmez. En can alıcı tepki, Kur’an’a sıkıca sarılıp, onu hayatımızın
her alanına nakşetmektir. Zira küfür; kitabımızı yırtıp, yakıp yok etmeye
çalışsa da hayatlara nakşolmuş Kur’an’a dokunamazlar. Dokundukları an yakar
onları nurlarıyla yürüyen Kur’an’lar.
Kur’an’a aşık olan müminlere
yakışan, tepkilerini, hem meydanlarda hem de hayatlarında
vermeleridir.
Ne mutlu hayatlarını Kur’an’a
göre ayarlayan müminlere!
Ne mutlu özü Kur’an, sözü
Kur’an olanlara!
Ne mutlu kıyam ve kırat
ruhunu hayatlarına taşıyanlara!
Ve ne mutlu Kur’an’la kıyama durup, şehadetle secde secde vuslata eren Sacitlere!