Kitapların çocuklar üzerindeki muazzam  etkisini kabul etmeyecek kimse yoktur herhalde.

Üstelik kitaplar, sadece çocuklar üzerinde değil, gençler ve yetişkinler üzerinde de oldukça etkilidirler.

Hiç kuşkusuz kitaplar, insan için bazen bir arkadaş, bazen sırdaş, bazen bir öğretmen, bazen de hayatına yön veren bir rehber konumundadır.

Kitaplar, insanların düşüncelerini şekillendirir, fikir dünyalarını inşa eder, bilişsel gelişimlerini, duygusal gelişimlerini ve dil gelişimlerini etkiler, hayallerine, hedeflerine, karakterlerine, anlam ve eylem dünyalarına yön verirler.

Kısacası kitapların etkisi ve gücü tartışılmaz. Bir de bu etkiyi ve gücü henüz hayatın başında olan ve kimlik inşaları tamamlanmayan çocuklar açısından değerlendirince, son derece ihtimam gerektiren bir konu olduğunu kabul etmek gerekir.

Peki bu konuda yeteri kadar ihtimam gösteriliyor mu?

Hakeza resmi açıdan bu konuda  denetleme, inceleme, takip vb. çalışmalar gerektiği kadar ve gereken özenle yapılıyor mu?

Büsbütün ve maksatlı bir şekilde çocuklara göz diken sapkın lobiler, pek çok ahlaksızlığın propagandasını başta kitaplar olmak üzere, farklı neşriyatlar üzerinden de fütursuzca yapabiliyorlar.

Evet, bu konuda yani “Muzır Neşriyatlar” konusunda,

“21/6/1927 tarih ve 1117 sayılı bu Kanun; 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacağı anlaşılan mevkute(süreli yayın) ve mevkute tanımına girmeyen diğer basılmış eserler üzerinde uygulanacak sınırlamaları belirlemek amacıyla yürürlüğe konmuş” ve sonraki yıllarda gerek işleyiş ve gerekse yapısal olarak değişime uğramış, bir kanun ve kurul olsa da, bu ve benzeri yayınlar bazı belediyelerin kontrolünde olan, kültür merkezi kütüphanelerinde ve buna benzer yerlerde raflarda gayet rahat bir şekilde yer alabiliyorlar ne yazık ki!

Hem de 7-14 yaş aralığı için belirlenen bölümlerde. Bunun tesadüf olmadığı aşikâr.

Küçükleri muzır neşriyattan koruma kanunu’na dayanarak yapılan  bir işlem var. Yazmadan geçmeyelim..

“Basılmış yapıtların küçüklere zararlı etkisinin olup olmayacağı değerlendiriliyor. Kurulun zararlı gördüğü eserlerin sahipleri, sorumlu müdürleri ve telif hakkı sahipleri bu eserlerin ön kapaklarına “küçüklere zararlıdır” damga ve işaretini koymakla mükellef tutuluyor. Bu tür yapıtlar on sekiz yaşından büyüklere, ancak içi görünmeyen zarf ya da poşet, bilhassa siyah içinde satılabiliyor”

Evet, bu bir önlem olarak gözükebilir. Ancak sigara paketlerinin üzerinde de, “sağlığa zararlıdır “ hatta “sigara öldürür “ gibi ibareler var. Ancak asla sigara içen insanlar üzerinde caydırıcı ve etkin bir tesiri olmuyor.

Aynı şekilde alkol şişelerinin gazete kağıdına sarılması ve içenlerin ulu orta, buna dayanarak rahatlıkla sosyal ortamlarda alkol tüketmesi var olan  mahzurlu durumu ne denli izale edebiliyor?

En nihayetinde çocuklara ve gençlere de bu alışkanlıklar bir şekilde aşılanıyor.

Hulâsa, bu yayınların kesinlikle ama kesinlikle toplatılması, imha edilmesi, engellenmesi ve bu yayınlar hakkında toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bilhassa ebeveynlerin...

Ayrıca ebeveynlerin bu gibi muzır yayınlardan çocuklarını, gençlerini muhafaza etmesi ve bu konuda velev ki, tek mücadele eden kendisi olsa dahi, asla pes etmemesi, ye’se düşmemesi çok önemli.

Yaratan Rabbin adıyla yaşamak için, yaratan Rabbin adıyla okumak gerekiyor.

Bunun için de, bu mefkureye sahip, okuma bilinci olan ve bilinçli okumalar yapacak nesiller gerekiyor.