Hatırlarsanız bu köşede yedi yıl önce “gördüğüm lüzum üzerine” Kürtlükten istifa etmiş ve o gün bugün Kürt olmanın getirdiği bütün yüklerden kurtulmuş; rahatlamıştım. Kürt olmanın o çetin ve dikenli yollarından kurtulmuştum. Kürt kimliğinin dayattığı düşünme, itiraz etme, hak talep etme gibi bütün mesuliyetlerden azade olmuştum. Artık dışlanmıyor, horlanmıyor, aşağılanmıyor ötekileştirilmiyor, derdest edilmiyorum. Nihayetinde müstafiyim kardeşim, kim ne diyebilir ki! Sıkıldıysanız siz de deneyin. Aksi halde gün yüzü görmeyi unutun.

Ancak Kürtlükten istifa ettim de kurtuldum sanıyorsanız fena yanılıyorsunuz. Başımı ondan da daha büyük bir belaya sokan bir de Müslümanlığım var dostlar. Allah sizi inandırsın Kürt kimliğimden daha çok belalar açıyor başıma. Bir taraftan hayatıma dünya kadar kaide-kural koyan iman ettiğim Allah, beri taraftan bütün bu kaideleri çiğnetmeye çalışan devletlu. Bir taraftan Allah'ın beni kardeş kıldığı bir ümmet, diğer taraftan bir tek aidiyet tayin eden “millet” denilen illet. Allah “tüm müminler kardeş” diyor, muktedirler "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" diyor. Hangisini dinlesem, Allah aşkına siz söyleyin. Birini çiğnesem gavur diğerini çiğnesem hain oluyorum. Birinde ahiret yurdunun ebedi elemi, diğerinde bu dünyanın bin kahr-û kederi...

                Müslüman olmak Kürt olmaktan da zor be dostlar! Dindarlığımı Kürdlüğümden daha tehlikeli buluyorlar. Kürdlüğümün bir çaresi varmış da Müslümanlığıma hiç yokmuş.

               Hiç rahat yüzü görmedim Müslümanlar, hiç!..

Büyük dedem Çanakkale’de şehid oldu. Dedeme, babasının silah arkadaşı tarafından, “babasının oğlu” diye sürgünde ömür tükettirildi. Babam “yasaklı Mushaf’ı” yakalanmasın diye Mushaf’ıyla bir ömür boyu mahzenleri mesken edindi. Ben gah “meydanda” gah zindanda çile tükettim. Oğlum dünya kadar korku ve öfke biriktirmiş. Umudu şimdiden tüketmiş. Torunuma hiçbir miras bırakmadık galiba. İçim acıyor. Oysa mesela Kemalist veya laik olsaydım ne düşünmeme ne üzülmeme ne direnmeme ne de yoksulluk çekmeme gerek kalmayacaktı.

Müslüman olmak ne zormuş be kardeşim! Her cinliği görüyor her hinliği biliyorsun. Gördükçe, bildikçe kahroluyorsun. Yasamı-tasamı, atamı-asamı, çarşımı-pazarımı, okulumu-camimi, televizyonumu-gazetemi her şeyimi ama her şeyimi almışlar. Yetmezmiş gibi suskunluğuma bile bir mana biçip sile-sopa atıyorlar.        

  Çok zor çok! Nasıl bir Müslüman olayım bilmiyorum. Kimi “Kürtçü Müslüman” olmamı isterken diğeri “Türkçü Müslüman” olmamı bekliyor. Beriki “demokrat Müslüman” öteki “otokrat”... Amerikancı Müslüman'dan Kemalist-laik Müslüman’a değin giymediğim kisve kalmadı. Yine de yaranamadım. Verdiğim taviz şehvetlerini arttırmaktan başka işe yaramadı. Dinlerine girmedikçe razı olmadılar. Kemalist'in dindarı değilsem "Arap", Kürd'ün dindarı değilsem “faşist”, iktidarın dindarı değilsem “İrancı”, Amerika'nın-FETÖ’nün dindarı değilsem “terörist” oluyorum.

               Hele Gazze soykırımı kimleri açığa çıkarmadı ki... Meğer sadece kral çıplak değilmiş. Tepedeki-tebâdaki, taciri-siyasetçisi, sporcusu-sanatçısı, yazarı-çizeri... Hepsi çıplak hepsi! Korku filmi gibi. Kendimden şüphe eder oldum. Gündüz yanımda gece siyonizmin yatağındalar.

 Çok korkuyorum çoook!

Gördüğün gibi Müslüman olmak çok zor Allah'ım! Bir tarafta “bir” "tek" Sen, beri tarafta herkes... Sen söyle ben hangi tarafta durayım? 

Olmuyor Allah'ım olmuyor! Ne kadar çabalarsam çabalayayım senin Müslüman'ın olamıyorum. Ve ne tavizler verirsem vereyim onlara da yaranamıyorum. Bir istifa helâkım olur biliyorum Allah'ım. Kürtlükten istifaya benzemez bu. Ama bana bir yol göster bir çıkış kapısı ver. Gayrı yetim kızlara, parçalanmış yığınla çocuk cesedine, dul kadınlara, çaresiz babalara ve tek başına çarpışan kahramanlara dayanamıyorum!..