Geçtiğimiz Cuma günü
2021-2022 Eğitim Öğretim yılı karne töreni yapılarak 81 il ve 922 ilçede toplam
18 Milyon öğrenci karne aldı. Her yıl olduğu gibi protokol konuşmaları ve
törenler yapılarak, yapılanlar ve yapılacaklar anlatıldı. Ancak eğitimdeki
sorunlar yumağı olduğu gibi hatta artarak devam ediyor. Ve bu sorunları çözme
iradesini maalesef göremiyoruz.
Geçen hafta da eğitim sistemi
ve müfredatta olan sıkıntılara değinmiştim. Bu sorunun temeline indiğimizde;
tek parti döneminde 27 Aralık 1949 tarihinde ABD ile imzalanan ve 13 Mart
1950’de yürürlüğe giren Fulbright Anlaşması ile eğitim sistemi ABD’ye teslim
edildi. Böylece nesillerimiz hem zihniyet hem de “Karma
eğitim” tuzağı ile bilinçli olarak inanç ve değerlerimizden uzaklaştırılıp,
batı tipi bir nesil yetiştirmenin önü açıldı. Halen de bu sözleşme ve zihniyeti
marifetiyle, ders kitapları ve müfredatta İslam düşmanlığını dayatan içerikler
barındırma ve nesilleri İslam’dan uzaklaştırma amacına hizmet edilmeye devam ediliyor.
Aslında Milli Eğitim hiçbir
zaman milli olmadı. Bu konuyu en güzel ve keskin ifadelerle dillendiren
Türkiye'nin Einstein'ı olarak adlandırılan merhum Prof. Dr. Oktay
Sinanoğlu: “1923’ten 1945’e kadar İngiliz sömürgesiydik. 1945’ten sonra
Amerikan sömürgesi olduk. Milli Şef İsmet İnönü 1947 tarihinde yaptığı
Fulbright anlaşması ile Türk Eğitim Sistemini ABD’lilere teslim etti… Bir
ülkeyi ele geçirmenin en keskin yolu, o ülkenin eğitim sistemini ele
geçirmektir.” Diyerek konunun vahametini ifade etmiştir.
Bu gerçeği farklı ifadelerle
de olsa 20 yıldır iktidarda olan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı
Erdoğan defaatle: “Türkiye'de her alanda çok büyük reformlara imza attık.
İki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir.
Kültürdür” diyerek itiraf etmiştir.
28 Şubat 1997 Post Modern
Askeri Darbesi döneminde sırf İmam Hatip Okulları orta kısımları ve Kur’an
Kursları kapatılsın diye 8 yıllık kesintisiz eğitim ucubeliğine geçildi. Bu
arada meslek liseleri de büyük bir darbe yedi. İslam’ı ortadan kaldırmayı hedef
edinmiş bu darbeden sonra 2002 yılında iktidara gelen AK Parti hükümetleri 8
yıllık kesintisiz eğitim hezeyanına son verdiler vermesine yalnız, eğitim
sistemi ve temel mantığına dokunulmadı. Hal böyle olunca sorunların çözülmesi
mümkün değildir.
8 yıllık zorunlu eğitim
yerine 4+4+4 diye 12 yıllık zorunlu eğitim getirildi. 6-7 yaşlarında çocuklar
ailelerden alınarak okullarda ABD etkisindeki eğitim sisteminde birer robot ve
sınava endeksli “at yarışı” moduna sokuldu. Ailelerden alınan çocuklar manevi
açıdan ihmal edildiğinden; inancından, tarihinden ve toplum değerlerinden uzak
bir nesil yetiştirildi.
Eğitim sistemi ile ilgili bir
başka sorun da 18-19 yaşına kadar çocuklar okullarda olduğundan sanayii
sektörü, esnaf ve tarımda büyük bir boşluk oluştu. Çıraklık ve kalfalık tarihe
karıştı. Birçok meslekte ustalar artık mesleği devam ettirecek çırak
bulamadılar ve meslekler bir bir ortadan kalktı. Gençler hep üniversiteyi
kazanma ve devlette çalışmaya yönlendirildi. 19 yaşına gelen bu çocuklar bütün
melekelerini kaybedip küçüklükten beri meslek öğrenmedikleri için, liseyi
bitirip te sınavı kazanmayınca ya askere gidiyor veya ortada kalıyorlar.
Köylerde oturanlar da 28
Şubat ürünü “taşımalı eğitim” saçmalığı ile şehirlere taşındı.
Tarımda da aynı sorun olduğundan köyler ya boşaldı ya da sadece yaşlılar kaldı.
Şehirleri gören çocuklar bir daha köye dönmek ister mi? Şehirde rahatlığa
alışan gençler ziraat ve hayvancılıkla uğraşır mı? Böylece köyler boşaldı,
tarım ve hayvancılık darbe aldı. Sonuçta nesillerimiz ne ziraat ve hayvancılık
ne de sanayii ve üretim alanlarında meslek öğrenemediklerinden; köylerdeki
gençler tarım ve çiftçilik yapmadıkları gibi, şehirdeki gençler de asgari ücret
ve üzeri maaşla sanayii ve diğer üretim merkezlerinde çalışmıyorlar.
Sanal âlemin etkisiyle hayatı
kolay zanneden ve tepeden inme başarı hikâyelerini gerçek zanneden nesiller
çalışmak ve yorulmak istemiyor. Bu boşluğu Suriyeli, Afgan ve diğer mülteciler
doldurunca da işimizi elimizden alıyorlar diye kızıyoruz.
Sonuç itibariyle bütün bu
sorunların kaynağının, özgür bir toplum ve devlet olmamızın ve geleceğimizi
garantiye almamız için ABD ve batılı ülkelerin hegemonyasında olan anlaşmaların
ivedilikle iptal edilip, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve yerine inanç ve
değerlerimize uygun bir eğitim sistemi ve müfredatının getirilip, eğitimin
sömürüden kurtarılması elzemdir.
Selam ve dua ile…