MİLLİ EĞİTİM GERÇEKTEN MİLLİ Mİ?
Ülkemizde bir kurumu veya uygulamayı, politikayı, icraatı
meşrulaştırmanın kolay yolu onun önüne milli kelimesi koymaktan geçer. Halkın,
milletin inancıyla, kültürüyle, değerleriyle, gelenekleriyle taban tabana zıt,
hatta savaş halinde olan bir kurum veya icraatın önüne milli koydunuz mu iş
tamam. O şey artık millidir, dokunulmazdır. Milli kelimesi topluma kabul
ettirilmek istenen şeyin bir meşrulaştırma aracına dönüştürülmüş ne yazık ki…
Bu durum cumhuriyetten beri böyledir. Ve hala da böyle devam
etmektedir.
Ha bir de Türk kavramı var. Türk kelimesi de sihirli bir
kelime. Bir kurumun isminin başına Türk kelimesi koydunuz mu o da artık milli
oluyor. Türk kelimesinin arkasına sığınıp her türlü çirkinliği yapabilirsiniz.
Mesela Türk Dil Kurumu… Türk halkının dili ile yakından uzaktan alakası
olmayan, Avrupa’dan devşirilmiş veya uydurulmuş yüzlerce ismi, kelimeyi getirip
halka kabul ettirdiler. Halkın bin yıllık diline ait yüzlerce isim ve kelimeyi
de yabancı kaynaklı diye yasakladılar veya unutturdular. Bunu Dil Kurumunun
önüne Türk kelimesini koyarak yaptılar.
Ya da Türk Hekimler Birliği… Bu ismi gören bu birliği
gerçekten milli, bu ülkeye ait, bu ülkenin değerlerine bağlı bir birlik sanır.
Hâlbuki Batı kültürünün, yabancı kültürlerin birer gönüllü temsilcisi gibi
hareket ediyor bu birlik. Nerede bu halkın inanç ve değerlerine düşmanlık yapan
bir oluşum varsa bu birlik onların destekçisi…
Gelelim milli kelimesine… Kumarı, şarabı, faizi, halkın
değerleriyle savaş halinde olan birçok uygulamayı milli kelimesiyle
meşrulaştırıyorlar. Mesela Milli Piyango… Tüm âlimlerin, din adamlarının kumar
olarak ilan ettiği bu icraatı Müslüman Türkiye halkına milli etiketiyle kabul
ettirmeye çalışıyorlar. Kumarı milli kelimesiyle meşrulaştırıyorlar.
Ve asıl konumuz; Milli Eğitim… Milli Eğitim gerçekten milli
mi? Milletin değerlerinin, inancının temsilcisi mi? Milli değer ve öğretilerle
uyumlu mu? Milletin değerleriyle barışık mı?
Ne yazık ki bu kurum önündeki milli kelimesinin dışında
millilikle yakından uzaktan alakalı değil. Bir asırdır Milli Eğitim Kurumu
milletin değer ve gelenekleriyle, iman ve inancıyla savaş halinde. Bu milletin
çocuklarını beş yaşından itibaren zorunlu eğitim adı altında zorla anne
babasından, ailesinden koparıp alan Milli Eğitim Kurumu on iki veya on üç
yıllık eğitimin sonunda onları anne babalarına düşman, ailelerinin değer ve
geleneklerine yabancı birer genç olarak geri gönderiyor.
Milli Eğitim Kurumu milli ve manevi değerlere düşman ve
yabancı bir nesil yetiştiriyor. Gençliğin, milletin değerlerini, imanını bir
buğday öğütme makinası gibi öğütüyor, parçalıyor, yok ediyor.
Sözde milli eğitim ama milli olmayan ne varsa bu kurumun
müfredatında var. Yabancı milletlerin, Batılı kültürlerin, emperyalist
devletlerin yazarlarını, sanatçılarını, fikir ve edebiyat ekollerini,
ideolojilerini, tarihlerini, inançlarını milli etiketiyle on üç yıl boyunca
çocukların, gençlerin dimağlarına aşılayan, onları yabancı kültürlerin
bombardımanına tutan bu kurum bu ülkedeki yabancılaşmanın, bozulmanın,
savrulmanın, ahlaki çöküntünün en büyük müsebbiplerinden biridir.
Milli Eğitim, 5 yaşında ailesinden zorla aldığı çocuğu 18
yaşında bağımlı, saygısız ve vasıfsız bir halde ailesine teslim ediyor.