Bir süredir, Türkiye’nin
gündemini bir mafya liderinin videoları belirlemektedir. Hemen her hafta bir
video ile bazı iddialar ortaya atmakta ve ülke bu iddiaların arkasında konuşup
durmaktadır. İddialardan bazıları ise yabana atılacak gibi de değil. Ama sadece
üzerinde konuşulmakta, birileri çıkıp iddiaları yalanlamakta, esas olarak yargı
mekanizmasının hemen harekete geçmesi beklenirken; şimdiye kadar ciddi bir
adımın atılmaması insanı hayrete sevk etmektedir.
Zira iddialar es geçilecek
cinsten değil. Cinayetten uyuşturucuya, rüşvetten ihaleye fesat karıştırmaya,
tehditten toplumun huzurunu bozmaya kadar istemediğiniz kadar iddia var. Ve
bütün bunlar hukukun en acil bir şekilde ilgi alanına girmektedir. Bundan
sonrada benzer videolarla yeni iddiaların muhatabı olacağımıza dair ipuçları
gelmeye devam etmektedir. İddialar ne olursa olsun, hukuka düşen bu işin
üzerine titizlikle, kararlılıkla ve sonuna kadar gitmektir.
Türkiye bu çağda, bu gündemi hak
etmiyor. 1990’ların gündemi eğer hala ülkeyi aynı mecralara sürükleyecek ise
mafya ve suç örgütlerinin fonksiyon ve ülkeyi yönlendirme kabiliyeti
konuşuluyorsa, ciddi bir yönetim zafiyeti var demektir. Hele İçişleri Bakanının
tehdit edildiği bir süreci yaşıyorsak, biz normal vatandaşların bu süreçten
nasıl emin bir şekilde hayatımıza devam edeceğimizi birilerinin bize izah
etmesi gerekmiyor mu?
Bir zaman devlet bürokrasisinde
ve siyaset kurumunda görev almış bazı tiplerin, mafya ve suç örgütlerinin
melanetlerini gölgede bırakacak şekilde, aynı zamanda‘devletin derinlerine kök
salmış’ ve bu eda ile marinalara, limanlara musallat olmuşlardır. Bu
mekânlardan tonlarca uyuşturucu geçişleri olduğu iddialarına rağmen hala
hukukun devreye girmemesi ise bizi bu sefer ciddi şekilde endişelendirmektedir.
Adalete olan özlemimiz başka baharlara kalmamalıdır. Nerede bir suç ve suçlu
varsa adalet hemen yakasına yapışmalıdır. Halkın gerçek özlemi budur.
Temiz bir toplum, temiz bir
gelecek ancak adalet mekanizmasının ayağa kaldırılmasıyla mümkündür. Bugün buna
her zamanınkinden çok daha fazla ihtiyacımız var. Eğer suç örgütleri ve
mafyatik oluşumlar memlekette cirit atıyorsa, ülkenin gündemini belirleme ve
hayatı bu denli etkileme kabiliyetini hala elde edebiliyorlarsa, adalet
mekanizması ya işlemiyor ya da işletilmiyor demektir. Bu adalet mekanizmasının
büyük bir yara aldığını ve toplum nezdinde büyük bir güven bunalımına yol
açtığını en iyi idarecilerimiz bilirler.
Toplumlarda çürümüşlük,
kokuşmuşluk, mafayatik özlemler, cürümler, bilumum keyfi uygulama ve
düzensizliklerin tek reçetesi hukukun üstünlüğü ile hareket edecek ‘bir
iradenin’ ortaya çıkmasıdır. Bu çok zor bir şeyde değildir. Bu ülkede yeteri
kadar savcı ve hâkim de vardır. Yeter ki Hz. Ömer gibi adaleti baş tacı edip,
kararlılıkla bütün bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak adımları atmalarıdır.
Hükümetin ve yargı sisteminin bu
işin üstesinden gelecek birikim ve kabiliyetleri vardır. Bizim özlemimiz, her
zaman ve her yerde adaletin en hassas bir şekilde işletilmesidir. Hukukun
üstünlüğünün, bu toplumun çürümüşlüklerden temizlenmesi, her daim temiz kalması
ve gelecek nesillere temiz bir gelecek bırakmamız için en tarafsız bir şekilde
müdahil olmasını ısrarla istiyoruz.
Ey hukukun üstünlüğü! Hiçbir suç
ve suçlu bu toplumun huzurunu kaçırmasın. Görevini yap!