Doksanlı yıllarda Kürt halkının iki önemli kesimi arasında
fitne çıkarıp, bir tarafı oyuna getirerek onları birbirine düşüren, binlerce
Kürt gencinin kanının dökülmesine, Kürt illerinde anarşi ve kaosun çıkmasına
neden olan Türk solunun şaibeli fosilleri yine fitne ve kaos peşinde anlaşılan.
İnşallah Kürt halkı, emperyalist güçlerin, kirli odakların emrindeki bu
kullanma tarihi geçmiş, bunak fosillerin hezeyanlarını ciddiye alıp da aynı
tuzağa düşmezler. Özellikle de HDP’liler…
Hatırlayın, doksanlı yıllarda dindar Kürtler ile milliyetçi
Kürtleri birbirlerine düşürüp düşman eden kalemler kimlerdi? Gece gündüz
gazeteler, dergiler, radyolar ve diğer iletişim araçları yollarıyla Kürt
illerindeki halkı düşman cepheye ayırmaya çalışan kirli yapıların başında kimler
vardı? Kuşkusuz Türk Marksistleri... Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, İsmail
Beşikçi ve onların peşinde koşan sözde Kürt milliyetçisi Komünist, ateist
aydınlar…
Şimdi de fitne odaklarının başında onlar var. Kürt’le,
Kürtlükle zerre kadar alakaları olmayan, Kürd’ün her şeyine, dinine, diline,
değerlerine, geleneklerine, yaşam tarzına, huzuruna düşman Türk Marksistleri…
Onların tek derdi Kürt halkının kanı üzerinden, acıları üzerinden
Marksist-Leninist ideolojilerini hayata hâkim kılma, dünyanın diğer ülkelerinde,
hatta anayurdunda bile tarihin çöp tenekesine çoktan atılmış bu zamanı geçmiş,
insanlık dışı ideolojilerine asker bulma…
Kürtler onların umurunda değil! Kürt halkının sorunları,
sıkıntıları, mağduriyetleri, içine düştükleri derin yokluklar ve on yıllardır
süren dışlanmışlık onları mutlu ediyor adeta. İstiyorlar ki bu sorunlar sürsün.
Mağduriyetler devam etsin. Kürtler hep acı çeksin. Kürt illerinde sürekli kaos
olsun, anarşi olsun, huzursuzluk olsun. Kürt analar hep ağlasın. Kürtlerin
sorun ve sıkıntılarına yönelik gerçekçi çözüm önerileri, bu yolda atılan olumlu
adımlar onları adeta çıldırtıyor. Kürtler hep düşman kamplara bölünsün,
birbirlerini öldürsünler, çocuklarını yetim, eşlerini dul bıraksınlar
istiyorlar.
Çünkü onlar, akbabalar gibi kandan, anarşiden, çatışmadan
besleniyorlar. Kürt illerinin kalkınması, Kürt dilinin önündeki engellerin
kalkması, farklı fikirlerdeki Kürtlerin birbirlerine dostluk ellerini uzatması,
Kürtlerin makus talihinin değişmesi yönündeki adımlar bu bunak fosillerin, tarihin
karanlıkları arasından fışkırıp gelmiş bu çağdışı adamların asla tahammül
edebilecekleri şeyler değil.
O yüzden biz bu samimiyet yoksunu, Kürt halkının düşmanı
gerici Marksist bunaklardan, Ertuğrul Kürkçü, Veysi Sarısözen gibi kaşarlı
Komünistlerden bir şey beklemiyoruz. Sözümüz, gerçekten yurtsever olduklarına
inanan, Kürt halkına acıyan, bu mazlum halkın huzurunu isteyen kesimlere…
Lütfen aklınızı başınıza alın. Daha ne zamana kadar bu kaşarlı dinsizlerin
peşinden koşacaksınız? Bunların Kürt halkının gelecek ve huzuruyla, insani ve
etnik haklarını kazanma arzusu ve mücadelesiyle zerre kadar alakadar
olmadıklarını anlamak için Kürt halkının kaç yıl daha acı çekmesi gerekiyor?
Kürt halkını sürekli birbirine karşı kışkırtıp, kokuşmuş ideolojilerine iman etmeyen,
hizmet etmeyen Kürtleri hain ilan eden bu satılık adamlara inanmayı ne zaman
bırakacaksınız?
Kendi yayın organlarında, televizyon ve gazetelerinde, ajans ve sitelerinde bu değersiz adamları konuşturup Kürt gençlerinin zihin ve kalplerinin kendileri gibi Kürt olan, Kürtlerin dertleri için gözyaşı döken samimi insanlara karşı kin ve nefretle dolmasına sebep olan sözde yurtseverler, HDP’li yetkililer, bu yaptıklarınızla en büyük zararı Kürt halkına veriyorsunuz. Kürtlerin geleceğine, huzur ve vahdetine kurşun sıkıyorsunuz. Sizin ya Kürtlerin geleceği, huzur ve mutluluğu diye bir derdiniz yok, dış güçlerin adına hareket ediyorsunuz ya da büyük bir gaflet ve cehalet içerisindesiniz… Her iki durumda da bu mazlum halkın temsilcisi olmaya layık değilsiniz.