0

 

Geçen yazımızda Peygamber efendimizin risaletiyle beraber Mekke’de bir fikri mücadelenin başlamasını, yeni bir düşünce oluşumunun ve bu düşüncenin insanlara vaaz ettiği hayat sisteminin güzelliklerini anlatmaya çalışmış, bu yeni davanın müntesiplerinin ilahi mesajla elde ettikleri aşk ve heyecanlarının, davayı tebliğ etme gayret ve fedakârlıklarını ifade etmeye çalışmıştım.

Şimdi de Muhammedi davayı omuzlayanlar, tıpkı ilk nesil Müslümanlar gibi ilahi mesajdan elde ettikleri heyecan ve samimiyetle, bu kutsal davayı tebliğ edip insanları hakka çağırma ve elim cehennem azabından korunmaları için her fırsatı, her ortamı ve her zemini değerlendirmektedirler. Onun davasına gönül vermek, sadece kendi yakın çevresinin kurtuluşunu istemek değil, belki de tüm insanlığın hidayetini istemek ve bu amacın gerçekleşmesi için de gece gündüz durmadan İslami tebliğ faaliyetlerinde bulunmaktadırlar.

İşte böylesi gayretlerin neticesinde, Kutlu Doğum etkinlikleriyle Muhammedi sevda dalga dalga yayılmış, sadece coğrafyamızda değil, ta Avrupa’ya varıncaya kadar dünyanın hemen her yerinde bu sevgi seli ortaya çıkmaya başlamıştır. O rahmet vesilesi nebinin kutlu doğumunu duyup ta iştirak etmemek mümkün mü? Bu nisan ayında en az birkaç tane kutlu doğum etkinliğine katılmadan, bu rahmet ikliminin bereketli havasını soluyup salâvatlar eşliğinde aşk ve heyecan ile Peygamber efendimizi anmadan evlerimizde oturmak Peygamber Sevdalılarına uygun düşer mi?

Bu özlem ile şehirlerimizden köylerimize varıncaya kadar, her bir mahalleden, her bir evden insanlar cadde ve sokaklara çıkıyor, büyük bir sevgi ve heyecan ile ‘Mevlid Alanlarına’ doğru, hakkı haykırıyor, Tevhidi dile getiriyor, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e olan bağlılıklarını yeniden tazeliyorlar. Okunan ‘Salâvat-i Şeriflere’ eşlik ediyor, Hz. Muhammed (s.a.v.)’i anlatan konuşma ve İlahileri can u gönülden dinlemek için büyük bir özveri ve heyecan içerisinde ‘Kutlu Doğum’ alanlarına koşuyorlar.

Dillerinde salâvat, kalplerinde zikir, gözlerinde büyük bir mutluluk ile tıpkı 1400 sene önceki Peygamber efendimiz ve Sahabesiyle Mekke sokaklarından Kâbe’ye doğru yürürken yüklenmiş oldukları duygu seli gibi bir duygu ile bugünün ‘Peygamber Aşıkları’da hakkı haykırıyorlar. Kur’an-i Kerim’in anlaşılması için gayret gösteriyor, bu anlamda Kur’an-i Kerim’i güzel okuma, Kur’an-i Kerim meal yarışmaları düzenleyerek büyük bir çaba sarf ediyorlar. Aynı şekilde Peygamber efendimizin hayatının öğrenilmesi ve ‘Sünnet’inin yaşanılması için ‘Siyer sınavı’ düzenliyor, Salâvat-i Şerif kampanyaları başlatılıyor, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in hayatımızın her anında bizimle beraber olması gerektiği bilincini bize tekrar tekrar hatırlatıyorlar.

Nasıl ki zülüm ve şirk karanlığının kapladığı Mekke toplumunun ne kadar peygamberi mesaja ihtiyacı var ise, aynı şekilde, bütün kötülüklerin toplumumuzu, ailemizi ve insanlarımızı kasıp kavurduğu, inanç ve düşüncelerde büyük savrulmaların yaşandığı ve insanların büyük bir arayış içerisinde oldukları bu günlerde de ‘Peygamberi Mesaja’ daha fazla ihtiyacımız vardır.

‘Kutlu Doğum’ etkinlikleri Peygamber efendimizi hatırlamaktır, O’nu yeniden okumaktır, yeniden anlamaktır. Getirdiği mesaja yeniden muhatap olmaktır. Kur’ana yeniden başlamaktır, yeniden okuyup anlamaktır. Tövbe edip Allah’a iltica etmektir. Özellikle İslam’ın ilk yıllarındaki Müslümanlar gibi Tevhid mesajı karşısında o aşk ve heyecanı yeniden yaşamaktır.

Kutlu Doğum mevlidleri yeni ve özlenen bir hayata başlama heyecanıdır. Bu yeni hayatta ibadetlerin çoğaltıldığı, zikrin ve salâvatın artırıldığı, Kur’an okumanın ve Kur’ani mesajın anlam kazandığı, İslami tebliğin temel gaye olduğu ‘Gerçek Baharların’ mevsimidir.

Kutlu Doğum mevlidleri Ümmetin vahdetinin gerçekleşmesi müjdesidir. Bu ümmetin Peygamberinin hatırlandığı, hayatımızın merkezine yerleştirerek sünnetini bayraklaştırdığımız, ihtilaf ve meşreplerimizi bir kenara bırakıp sadece Onun davasına lebbeyk diyerek, sadece onun sevdasını baş tacı edinerek,  sadece Onu düşünce dünyamızın tek belirleyicisi olarak kabul ettiğimizde ümmetin vahdetinin de gerçekleşmiş olduğunu göreceğiz. Zaten Muhammedi sevda da bu değil midir?

 

Kutlu Doğumu aşkla yaşayıp, heyecanla yaşatanlara selam olsun.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *