ÜÇ KURALI İLE AYAĞINA SIKANLAR

              İnsanlar kendi yanlarından kurallar koydukları zaman çoğu sefer kendilerine zarar veriyorlar. Tarihte gerçekleri görmeden kendilerini kısıtlayacak kural koyanlar kurallarının kurbanları olmuşlardır. Bildiğimiz ilk kurbanlar rahiplerdir. Bunlar daha fazla Allaha yaklaşırız diye evlenmeme kuralı koydular. Sonra bunun gereğini yerine getiremediler ve büyük sıkıntılara girdiler. Şu anda bile bu kuraldan dolayı rahip ve rahibeler büyük skandallara imza atıyorlar.

             İnsanların yapılarını bilmeyenler onların fıtratlarını göz önüne almadan yasaklar getirirler. Bu kural sonradan kuralı koyanların başına bela olur. Adalet ve kalkınma partisi ( adalet baştan beri yoktu. Güçler bazı grupların eline geçmişti. Onlarda kendileri için tehlikeli gördükleri insanları, grupları çeşitli hile ve komplolarla yok ediyorlardı. Bunlar her ne kadar bu işleri kendi başlarına yapıyor gibi görünseler de asıl onlara bu makamı verenler onların yaptıklarını biliyorlardı ve göz yumuyorlardı. Ne zaman ucu onlara değince feryat etmeye başladılar. Ama bütün bu hile ve oyunlar açığa çıktığı halde elinde güç bulunduranlar bu haksızlıkları ve mağduriyetleri telafi etmek için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.

Sadece menfaat bekledikleri insanlar için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Hapisler bu komplocuların mağdur ettiği insanlarla doludur. Fakat şimdiye kadar en ufak bir adım bile atılmamış. Eğer bu konuda samimi olsalardı, bu mağduriyetleri giderebilirlerdi. Demek ki daha da bu konudan istifade edecekleri noktalar vardır. Önemli olan onların kazanımlarıdır. Halkın sıkıntı çekmesi önemli değildir. İhya der komplosunda ve Sivas’taki madımak otelinin yanmasında olanları bildikleri halde oralı olmuyorlar. İsteseler bu tip dosyaları yeniden açabilirler. Ama adaletin geç gelmesini istiyorlar. Fakat geç gelen adalet, adalet değildir. Kalkınmada başbakanın cumhurbaşkanı olmasıyla o da gerilemeye başladı. Tabii ki, biz ülkenin ekonomik olarak sıkıntıya girmesini istemeyiz. Fakat yönetenler sevk ve idarede tam yeterli olmayınca sıkıntılar baş gösterir.

               Asıl üzerinde durmak istediğim konu AK partinin milletvekili seçilme kısmını üç dönemle sınırlandırmasıdır. Yıllardır halkın sırtından şişmanlayanlar bu kuralı kabul etmezler. Kanaatimce haziran seçiminden sonra üç dönem şartına takılanlar yeni bir atılım yapabilirler. Hatta yeni bir parti bile kurabilirler. Başta ARINÇ bu işin sinyallerini veriyor. Üç dönem kuralına takılanlar bu işe sıcak bakarlar. Bazıları bu paralel yapı ile ilgili olan çalışmalardan da hoşnut değildirler. Bazılarının akrabaları, kızları ve damatları onları sıkıştırıyor olabilirler. Bazıları da inadına muhalefet ederler. Kimisi de ben yıllarca çalıştım ve kovuldum der. İntikam almaya çalışır. Mir dengi Fırat’ı unutmamak lazımdır.  

Bir hareket bir kararı aldığı zaman onun gücü bu kuraldan zarar görecekleri frenlemeye yetmezse kendisi zarar görür. Örgütler, karar aldıkları zaman uymayanlar ölümle cezalandırılacaklarını bildikleri için seslerini çıkarmıyorlar. Ama bir siyasi parti bu konumda değil ki, zarar görenleri tutabilsin. 7 Haziran seçimlerinden sonra bu üç dönem kuralına takılanların büyük bir kısmı yeni bir siyasi hareket kurabilirler. Başlarına da 11. cumhurbaşkanı geçebilir. Siyaset birbirine çelme takma ve arkadan hançerleme yeri olmuş. Asıl siyaset ise hakka ve halka hizmet yeridir. Takvalı ve işin ehli olan insanlar başa geçince şu anda var olan sıkıntıların çoğu olmaz.

Adam koluna yedi yüz binlik liralık saat takarak halkın arasında dolaşıyor. Bizim kültürümüzde fakir halkın arasında böyle israf ve gösteriş olmaz. Halkın hepsi o durumda olsaydı Kılıf bulabilirdiler. Buna rağmen yöneticiler çok mütevazi olmalıdırlar. Kendi mallarından almış olsalar bile, halkın bakışları onların üzerinde olduğu için zan altında olurlar. Halk bunlara çok içerlemiş fakat karşılarında onları temsil edecek bir parti görmedikleri için onlara dönmek zorunda kalıyor. Ama dindar halkın değerlerine sahip çıkan bir hareket ortaya çıkar ve onları kendine inandırırsa dini hassasiyeti fazla olanlar bu partiye yönelirler. Halkı, bana mecburdurlar şeklinde görmemek lazımdır. Halk hiç tahmin edilmeyen zamanda darbeyi vurur. AK parti kendine zarar vermek istemiyorsa bu üç dönem kuralından vazgeçmelidir. Yıllarca önde olanlar arkaya atılmayı kabul etmezler. Tekrar öne geçmek için çalışırlar. Ama bunların en önemli dezavantajları Sayın ERDOĞAN gibi bir liderleri yoktur. Güven vermede lider çok önemlidir.