107

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali birçok perdeyi yırttı, attı. İşgaller sadece İslam beldelerine yönelik yapılırdı. Bir Avrupa şehrine hiç füze atılır, bombalanır mıydı? Bir Avrupa şehrinden insanlar mülteci olur muydu? İslam şehirleri yakılır, yıkılır ve yaşanmaz hale getirilirdi. Bu İslam beldelerinden kaçan insanlar mülteci olur, hiçbir yere kabul edilmez; Akdeniz’in sularında boğulur, batının sınır telleri arasında açlık ve susuzluktan ölebilirdi.

Batılı sarışın ve mavi gözlü barbar; şimdiye kadar sarışın ve mavi gözlü olmayan ve özellikle müslüman olanların başında bombayı eksik etmedi. Katliam ve işgalleri rutin hale getirdi. Katliamlardan kurtulup mülteci durumuna düşenleri de; sarı saçlı ve mavi gözlü olmadıkları için elbette aralarına alıp insan muamelesi yapamazlardı. Dolayısıyla göç yollarında, toplama kamplarında, sınır tellerinin dibinde ölebilir ve sadece istatistiklerde yer alabilirdi.

Ama Ukrayna işgali ile sarı saçlı insanlar da mülteci durumuna düşmeye başlayınca, barbar sarışınların canı sıkılmaya başladı. Bunun kabul edilmezliğini, ne kadar acı verici bir durum olduğunu, hemen bütün dünyanın seferber olup buna bir çözüm üretmesi gerektiğini vurgulamaya başladılar. Barbar sarışınlar hemen avrupanın bütün sınır kapılarını açarak Ukraynalı mültecileri içeri almaya başladılar.

Sakın bu durum yanlış anlaşılmasın. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa dini, dili, rengi ve coğrafyası ne olursa olsun, ayrım yapılmaksızın sahip çıkılmalı, derdine derman olunmalı, mazlumiyyetinden kurtulması için seferber olunmalıdır. Ama bu mazlumiyyet üzerinden de ayrımcılık ve ırkçılık yapanlar da yine sarışın batılı barbarlardır.

Allah u Teâlâ ‘Küfrün tek millet’ olduğunu bize emrediyor. Ve ne yazık ki; bu uygulamaları, işgalleri, katliamları yakinen görüyor olmamıza rağmen; içimizdeki bazı beyinsizlerin bunu hala görmüyor olması ve küfrün payandası olmak gibi bir zilleti tercih etmelerini ise ibretle müşahede ediyoruz. Gazetecisinden politikacısına kadar, akademisyeninden diplomatına kadar bu ırkçı söylem ve uygulamalarını bas bas bağırarak dile getirmekte ve yıllardır barbar yöneticileri de bunu devlet politikası olarak en gaddar bir şekilde uygulamaktadır.

Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in ifadesiyle;‘batı hiçbir zaman uygar olmamıştır.’ Her iki dünya savaşını da bunlar kendi aralarında yapmışlardır. On milyonlarca insanı birbirlerinden öldürdüler. Birbirlerine bu kadar kinliyken, diğer insanlara karşı acaba ne kadar insani olabilirler? Birbirlerine karşı barbarlıklarını çok iyi bildikleri için; son elli yılda tek düşmanın müslümanlar ve yok edilmesi gereken hedef olarak da İslam’ı ortaya koydular. Bu gaye üzerine birlikteliklerini sağlamaya çalışırken, işgal ve katliamlarla da bizi yok etmeye başladılar.

Küfrün bu oyununu anlamayacak kadar basiretsiz, bu işgalleri ve katliamları göremeyecek kadar kör ve ölüm sırası kendinse gelmesini bekleyen bu gayretsiz ve vicdansız bazı müslüman idareciler ölüm sessizlikleriyle; bilincimizi, birlik olmamızı ve ümmet olarak ayağa kalkma hedefimizi yok etmektedirler. Ancak batılı barbarların birbirlerine karşı olan kin ve nefretlerini maharetle gizleme ve erteleme gayretlerinin de artık sonuna gelinmiş görünmektedir.

Batılı sarışın barbarların birlikteliğinden çok yıkılışları daha açık bir şekilde görülmektedir. Müslümanların birliği için Yüce Allah’ın emri, Peygamber efendimizin kati sünneti varken ve Selahaddini Eyyübi gibi bir örneğimiz olmasına rağmen bunu hala anlamayanların içine düştükleri gafletin dehşeti ise daha bizi çok uğraştıracaktır.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *